
Esas No: 2016/1033
Karar No: 2017/5509
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/1033 Esas 2017/5509 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek tamamen kusurludur. Kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava akabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer tanıttan gene böyle bir düşünce tek laraih irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isleyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi lek başına boşanma karan verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davaçı-karşı davalı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-karşı davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek, davacı -karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince:
a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı -karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Dava dilekçesinde: davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK m.119/1-e). Mahkeme, davacının ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde dayanılmayan vakıaları kendiliğinden inceleyemez. Dava sebebi ve dayanağı vakıalar açık ve somut şekilde ispata ve karşı tarafın savunmasına elverişli olarak ortaya konmalıdır. Davalı-karşı davacı kadın, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar, davacı-karşı davalı erkeğin sadakatsizlik ve güven sarsıcı davranışlar vakıasını ileri sürmemiştir. Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan bir vakıa esas alınarak kişilik haklarının saldırıya uğradığından bahisle manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Gerçekleşen duruma göre davacı-karşı davalı tarafından, davalı-karşı davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek bir eylemi ispatlanamamıştır. Bu halde Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesinde düzenlenen manevi tazminat koşulları oluşmamıştır. Davalı-karşı davacı kadın lehine manevi tazminat takdiri bu nedenle doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b bendinde gösterilen sebeple davalı-karşı davacı erkek yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ..."e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 136.00 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran ..."a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.05.2017(Pzt.)