Esas No: 2021/10670
Karar No: 2022/2235
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/10670 Esas 2022/2235 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemiyle açılmıştır. Mahkeme, önceki kararların bozulmasına rağmen taşınmazın sulanıp sulanmadığına dair yeterli araştırmanın yapılmaması ve bilirkişi raporlarının doğru olmaması sebebiyle yanlış karar vermiştir. Bu nedenle mahkeme kararı bozulmuş ve davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesi ve 4650 sayılı Kanunla değiştirilen hali.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından verilen dilekçeler ile istenilmiş; davalı vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 15/02/2022 günü taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen ilk hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu Adıyaman İli, Besni İlçesi, Karalar Köyü, ... ada, ...parsel sayılı taşınmazın kuru arazi kabul edilerek değer belirlendiği, taraf vekillerinin temyizi üzerine; ilk kararın, taşınmazın sulanıp sulanmadığı, sulu arazi mi kuru arazi mi olduğunun araştırılıp yeniden değerlendirme yapılması için bozulduğu, Dairemiz bozma ilamı sonrası yapılan delil tespiti dosyasında düzenlenen fen bilirkişi raporunda taşınmazın sağında ve solunda yazın kuruyan dere olduğu, bahar ortasına kadar motopomp ile sulama yapılabileceği, keşifte motopomp kurularak dava konusu parselin sulanabileceği gösterilmeye çalışılan derenin parsele sınır olduğunun belirtildiği, 16.11.2018 tarihinde düzenlenen keşif tutağında mahalli bilirkişi beyanında ve yapılan mahkeme gözleminde, taşınmazın sulamasının Kırkgöz kaynağından su pompası ile yapıldığının belirtildiği ve yine bozma ilamı sonrası düzenlenen 17.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise yakın parsellerde de sulu tarım ürünlerine rastlandığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki delil ve belgelere göre davacı idarenin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
1-Mahkemece, taşınmazın sular altında kalması sebebiyle su kaynağının tespit edilememesi ve çiftçi kayıt sisteminde tutulan belgelere göre kuru badem bahçesi olarak kabul edildiği gerekçesi ile taşınmaza kuru badem bahçesi olarak değer belirleyen 02.08.2019 tarihli bilirkişi raporu ve 20.09.2019 tarihli ek rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Bozma ilamı öncesi ve sonrasında düzenlenen keşif tutanakları, mahkeme gözlemi, mahalli bilirkişi ve köy muhtarının beyanları gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın sulu arazi niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın zeminine sulu tarım arazi (badem bahçesi) niteliğine göre değer biçen 17.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan bedel doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, taşınmazın zeytin bahçesi olduğu kabul edilerek değer belirleyen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi,
2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesi'nin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
3-Kabule göre; hükmedilen kamulaştırma bedelinin ilk kararda hükmedilen kısmına ilk karar tarihine, fark bedele ikinci karar tarihine kadar faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan mahkeme kararının açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davalı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 3.815,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 15/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.