21. Hukuk Dairesi 2017/1592 E. , 2018/7459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, ... Başkanlığınca olayın iş kazası olarak kabul edildiği, hükme esas alınan 14/03/2014 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda davacının davacının bakım onarım ustası olarak çalıştığı, olayın oluşu; konveyör bantının altında bulunan ruloların ve tamburun arasına düşen malzemeleri temizlemek için, işyeri yetkilisi mühendis ile birlikte malzemelerin miks edildiği bölüme geldiği, burada çalışırken sağ kolunun tambur ile kasnak arasına sıkıştığı, bu sırada operatörün kumanda odasından sistemi çalıştırması neticesinde (ifade edilmektedir denilerek) kolunu kurtaramayarak bantla birlikte sürüklenmesi şeklinde kabul edilerek davalı işverene % 75, davacı kazalıya % 25 oranında kusur izafe edildiği, Kurumtarafından davalıya karşı açılan rücuan tazminat dosyasında aldırılan 14/07/2014 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda davacının birbiri ile çelişen farklı beyanlarına göre (birinci ifadesinde bantlı konveyör çalışırken sıkışan malzemeyi almaya çalışırken kazanın meydana geldiğini, diğer beyanında ise sanki tanbura sıkışan malzemeyi almaya çalıştığı sırada bantlı konveyörün tesis operatörü tarafından habersizce çalıştırıldığından kazanın meydana geldiğini belirterek) seçenekli kusur dağılımları yapıldığı, birinci (kolluktaki) beyanına göre kusur oranlarının davalıya % 55, davacıya % 45 olacak şekilde izafe edildiği, ikinci (SGK müfettişine verdiği) beyanına göre kusur oranlarının davalıya % 70, davacıya % 30 olacak şekilde izafe edildiği anlaşılmaktadır.
İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle,incelenmesi,işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Somut olayda sigortalının 04/10/2005 tarihinde olayın hemen akabinde alınan kolluk ifadesi esas alınarak kusur oranarının belirlenmesi gerekirken 04/10/2010 tarihinde olaydan beş yıl sonra SGK müfettişine verdiği ifadesinin esas alınarak kusur oranlarının belirlendiği kusura ilişkin bilirkişi raporuna itibar edilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarından oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden olayın oluşunun davacının kolluk beyanı esas alınarak kabulü ile olayı yeniden inceletmek ve tüm delilleri birlikte değerlendirerek hükme esas alınan hesap raporundaki veriler açısından ve diğer açılardan oluşan kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.