
Esas No: 2020/9122
Karar No: 2022/2349
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/9122 Esas 2022/2349 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava bir taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde bırakılması nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesi davalı Hazine yönünden kısmen kabul etmiş, davalı idare yönünden ise husumet yokluğundan reddetmiştir. İstinaf başvurusu sonucu davalı Hazine yönünden reddedilmiş, davacı taraf yönünden kısmen kabul edilmiştir. Ancak yapılan emsal karşılaştırması doğru olmadığı için hüküm bozulmuştur. Taraflara benzer satışlar bildirilmeleri ve imar/kadastro parselleri hakkında bilgi alınması için imkan tanınması, mahallinde keşif yapılması ve rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: 4721 sayılı TMK'nın 1007. Maddesi, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 Maddesi, HMK'nın 371. Maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde bırakılması nedeniyle 4721 sayılı TMK.'nın 1007. maddesine dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın Hazine yönünden kısmen kabulüne, davalı ... idaresi yönünden ise husumet yokluğundan reddine ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı, davacılar ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin reddi ile davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden karar verilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davacılar ve davalı Hazine vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde bırakılması nedeniyle 4721 sayılı TMK.'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne, davalı ... idaresi yönünden ise husumet yokluğundan reddine, davacılar adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar ve davalı Hazine vekillerince yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce; davalı Hazine yönünden esastan reddine, davacılar yönünden ise kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiş olup, hüküm, davacılar ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Sakarya İli, Arifiye İlçesi, Neviye (Arifiye) Mahallesi, 5100 parsel (yeni 615 ada 2 parsel) sayılı 6.853,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydına 02/10/2015 tarihinde orman sınırları içerisinde kaldığına dair şerh konulduğu ve taşınmazın fiilen orman sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, arsa niteliğindeki Sakarya İli, Arifiye İlçesi, Neviye Mahallesi 5100 (yeni 615 ada 2) parsel sayılı taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin TMK'nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazine'den tahsiline, taşınmazın tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun davacı taraf yönünden kısmen kabulü ile hükmün faize ilişkin bendinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Arsa niteliğindeki Sakarya İli, Arifiye İlçesi, Neviye Mahallesi 5100 (yeni 615 ada 2) parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğrudur. Ancak;
Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, rapora göre dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın değerlendirme tarihi olan 2016 yılında Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri karşılaştırıldığında, emsalin rayiç değeri 103,66 TL/m2 olduğu, dava konusu taşınmazın ise rayiç değerinin 3,78-TL/m2 olduğu halde, emsal ile imar durumu, ulaşım, geometrik yapı ve benzeri kıyaslama sonucunda dava konusu taşınmazın emsalden 1,26 kat değerli kabul edilerek bedel tespit edilmesi doğru olmadığı gibi, Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/420 E, 2019/243 K sayılı kararı ile dava konusu taşınmazla bitişik konumda olan 5101 parsel (yeni 615 ada 3 parsel) sayılı taşınmaza 29/08/2016 değerlendirme tarihi itibarıyla 359,13 TL/m2 bedel belirlendiği ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nin 15/01/2020 tarih ve 2019/2283 E, 2020/98 K. sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği, bu kararın Dairemizin 2020/9120 E - 2022/2348 K sayılı ilamı ile onandığı anlaşıldığından hükme esas alınan rapor inandırıcı görülmemiştir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi hükmünün açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 16/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.