11. Hukuk Dairesi 2016/12221 E. , 2018/407 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/12/2015 tarih ve 2014/370-2015/711 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/01/2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... ile müvekkili arasında geçmişte iş akdi bulunduğunu, akdin sonlanmasıyla davalının husumet içerisine girdiğini, ... Gazetesi’nde sigorta sektörüne ilişkin yazılar yazdığını, müvekkilinin faaliyet gösterdiği sigorta sektörüne yönelik aylık yayın yapan ve diğer davalının imtiyaz sahibi olduğu “Sigortalı” isimli derginin genel yayın yönetmenliği ve sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevini ifa ettiği, aynı zamanda davalı şirketin müdürü olduğunu, müvekkilinin gazetelere verdiği tanıtım ilanlarında “Müşteri Memnuniyeti” kavramını ön palana çıkardığını, davalının 08/06/2011 tarihli ... gazetesinde yayınlanan yazıda "....8-10 kişilik çağrı merkezleri müşteri memnuniyetsizlikleri ile sigorta şirketlerine zarar veriyor..." ifadeleri ile hedef aldığını, Sigortalı Dergisi’nin Kasım 2011 sayısında "Merdivenaltı Asistans Şirketleri Elenecek" başlıklı, Aralık 2011 sayısında "...Hizmetinde Promosyon Dönemi" başlıklı, Şubat 2012 sayısında "...." başlıklı yazı ile yine müvekkilini hedef alan ve haksız rekabet teşkil eden ifadeler kullanıldığını, bu yazılarda müvekkili şirketin ismi doğrudan kullanılmasa da, müvekkilinin anlaşılmasına sebebiyet veren ifadeler kullanıldığını, davalıların eyleminin haksız rekabet ve haksız fiil teşkil ettiğini ileri sürerek, fiilin haksız rekabet ve haksız fiil teşkil ettiğinin tespiti ile 1.000.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu yazılarda herhangi bir şekilde davacıyı hedef alan ibare kullanılmadığını, haksız rekabet teşkil eden bir eylemlerinin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu yazıların hiçbirinde davalıların isminin açıkça belirtilmediği, bizzat davacı hedef alınarak kaleme alınmadığı, aksine yazıların tümü birlikte değerlendirildiğinde, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte, sırf ona yönelik bir yayın olmadığı, sektörel bazı sorunların yansız olarak yazıldığı, basının haber verme, yorum ve eleştiri hakkı şeklindeki hukuka uygunluk nedeni kapsamında yer aldığı, yansıma yoluyla manevi tazminat talep edilemeyeceği, dava konusu köşe yazılarında kullanılan ifadelerin hukuka uygun olduğu, haksız rekabet oluşturmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 6762 sayılı ..."nın 56. maddesinde haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali olarak tanımlanmış, ..."nın 57/1 maddesinde de, başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek hüsnüniyet kurallarına aykırı hareket olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, davacı şirketin "" Müşteri memnuniyetinin sırrı satış sonrası hizmettir"" başlıklı tanıtım ilanlarının bir çok gazetede yayınlanmasından sonra, dava konusu 2011 Haziran tarihli yazıda, "" Müşteri memnuniyetsizliği"" başlığı altında ""...8-10 kişilik çağrı merkezleri müşteri memnuniyetsizlikleri ile sigorta şirketlerine zarar veriyor..."", 2011 Kasım tarihli, ""Merdivenaltı asistans şirketleri elenecek"" başlıklı yazıda ""...Uzmanlık alanı asistanlık olmayan bazı küçük asistans şirketleri de pazarda kalmak için her yolu deniyor. 10-15 kişilik çağrı merkezleri ile ""merdivenaltı"" asistans şirketleri olarak tanımlanan bazı şirketlerin de sürekli müşteri kaybettiği duyumlarımız arasında..."", 2011 Aralık tarihli, "" Asistans hizmetinde promosyon dönemi"" başlıklı yazıda, ""... 10-12 kişilik çağrı merkezleriyle hizmet vermeye çalışan, bu arada müşteri memnuniyetine gönderme yaparken diğer taraftan hizmet kalitesi ile "" Müşteri Memnuniyetsizliği"" yaratan bu küçük asistans şirketleri "" asistans işini bize verirseniz, yaptığımız diğer işlerdeki hizmetlerimizi size ücretsiz veririz"" demeye başlamışlar..."" ve yine, 2012 yılı Şubat tarihli, ""Ziynet Sali Asistans İşine Giriyor"" başlıklı yazıda, ""... asistans pazarında bir türlü dikiş tutturamayan küçük asistans şirketleri strateji değiştiriyormuş. Şirketlerinden ayrılan yöneticilerinin sırayla görev aldığı bu küçük şirketlerde çıta son atamalarla yükselse de bunların sonuca nasıl yansıyacağının kestirelemediği konuşuluyor. ...Boşa vakit geçirileceğine birçok sigorta şirketinin acenteler toplantısına katılan ... genel müdür ve acenteleri eğlendiren Ziynet Sali gibi sanatçılar bu şirketlere ortak edilsin, yöneticilik görevi verilsin, en azından 4-5 şirket garanti esprileri yapılmaya başlanmış. Bence de iyi fikir... Hiç olmazsa acenteler de şikayet etmez bu şirketlerden !"" şeklindeki ifadeleri içeren yazılar ile bir asistans şirketi olan davacının ""müşteri memnuniyeti"" başlıklı reklam ilanlarından sonra ve bu ilanlara gönderme yapılarak, piyasada sınırlı sayıda asistans şirketi olması nedeniyle de davacı şirketin kastedildiğinin ve bu anlamda matufiyet unsurunun gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, eleştiri sınırının ötesinde, gereksiz yere incitici mahiyet arz eden işbu yazıların haksız rekabet oluşturduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.