6. Ceza Dairesi 2017/812 E. , 2017/1148 K.
"İçtihat Metni"
Mağdur ...’e yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında, 08/10/2012 tarihinde yağma eylemine teşebbüs etme suçundan CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine, 17/10/2012 tarihinde mağdura yönelik hakaret suçunu işlemesi nedeniyle TCK"nın 150/1, 106/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 17/10/2012 tarihinde mağdura yönelik telefonda hakaret suçunu işlemesi nedeniyle TCK"nın 125/2, 62 ve 53. maddeleri nedeniyle 2 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.11.2012 gün, 2012/272 Esas 2012/290 Karar sayılı hükmün sanık savunmanı ve Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 20/10/2016 gün, 2014/1680 esas 2016/6242 karar sayı ile;
“1-Müştekinin servis taşımacılık işi yaptığı ve sanığa olaydan 1 yıl kadar önce bir fabrikanın servis işini verdiği, bu işten dolayı müştekinin sanığa borcu olduğu, 08.10.2012 günü sanığın müştekiyi aradığı ve buluşmak istediğini söylediği, müştekinin de kabul ederek gece sayılan saat 21.00 civarında sanıkla buluştuğu, arabayı kullanan sanığın müştekiyi ... tepesi olarak bilinen tenha bir yere götürerek arabasında müştekiye av tüfeği doğrultarak parasını ödemesi için tehditte bulunduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, müştekinin korkusundan parayı ödemeyi kabul etmesi üzerine, sanığın müştekiyi geldikleri araba ile Bahçelievler semtine bıraktığı, bu olaydan sonra bu kez 17.10.2012 günü müşteki araç kullanırken aynı araçta tanık ..." de olduğu halde sanığın müştekiyi aradığı, müştekinin sanıkla olan konuşmayı kaydettiği, bu konuşmanın dosya içinde yer alan çözüm tutanağına göre sanığın alacağını tahsil amacıyla müştekiyi yine ölümle tehdit ettiği ve sinkaflı küfürlerde bulunduğunun anlaşılması karşısında; eylemin hürriyetten yoksun kılma suçu ile yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hürriyetten yoksun kılma suçu yönünden sanığın mahkumiyeti yerine beraatine; yağma suçu yönünden ise, eylemin alacağın tahsili amacıyla aynı müştekiye karşı zincirleme şekilde silahla tehdit suçunu oluşturmasına karşın eylem ikiye bölünerek yağma suçundan beraat, tehdit suçundan ise hükümlülüğe karar verilerek 5271 sayılı CMK"nın 225. maddesine aykırı davranılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dosyadaki cd çözüm tutanağı ve müştekinin tutarlı beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın 08.10.2012 ve 17.10.2012 tarihlerinde müştekiye sinkaflı küfürler ederek hakaret suçunu işlemesine rağmen, sanığın cezasında TCK"nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir” şeklinde bozulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
Bozma sonrası Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2016 gün 2016/366- 2016/361 sayılı kararı ile;
“Mahkememizin 2012/272 Esas-2012/290 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere sanığın mahkememizce sübut bulan eylemi, mağdurun soyut beyanı dışında tanık anlatımları ve HTS raporlarını destekleyen eylemlerdir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesince 2014/1680 Esas - 2016/6242 Karar sayılı kararda sanığın 08/10/2012 tarihinde de müştekiyi arabasına bindirerek tenha bir yere götürdüğü, müştekiye av tüfeği doğrultarak parasını ödemesi için tehdit ettiği, sinkaflı küfürler ettiği ve müştekinin bu korkudan ötürü parayı ödediğine ilişkin eylemleri sübut bulduğu ve bu eylemlerden mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de;
Gece vakti hiç kimsenin olmadığı bir yerde av tüfeği doğrultularak ölüm ile tehdit edilen bir kişinin olaydan 10 gün sonra güvenlik güçlerine başvurarak şikayetçi olması, hayatın olağan akışına aykırı bulunmuş ve mağdurun bu beyanlarına itibar edilmemiştir. Bir an için mağdurun 08/10/2012 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen eylemlere ilişkin korkusu nedeniyle güvenlik güçlerine başvuramadığı düşünülebilir ise de 10 gün sonra bu kez yüz yüze değil, telefonla yapılan tehdide istinaden güvenlik güçlerine başvuruda bulunması, hayatın olağan akışına aykırıdır. Yüz yüze iken ve kendisine silah doğrultulmak suretiyle yapılan tehdidin,mağdurda telefon ile yapılan tehditten daha fazla korku ve kaygı yarattığı aşikardır. Ancak, yüz
yüze yapılan tehdide ilişkin güvenlik güçlerine herhangi bir başvuruda bulunmamasına karşın mağdurun yaklaşık 10 gün sonra telefon ile yapılan tehdide istinaden güvenlik güçlerine başvurması izahı zor bir durumdur.
Bir suçun işlendiğinin kesin olarak ortaya konulabilmesi için, suçun işlendiğine ilişkin hiçbir tereddüdün bulunmaması gerekir. Mağdur, sanığın 17/10/2012 tarihinde telefonla kendisini tehdit etmesi üzerine sanığın daha fazla ceza almasını sağlamak için 08/10/2012 tarihinde de kendisine tüfek doğrultarak ölüm ile tehdit ettiğini söylemesi muhtemeldir. Ceza yargılamasında muhtemel durumlara göre değil kesin ve şüpheden uzak kanıtlara göre yapılmalı ve şüpheden uzak kanıtlar elde edildiği takdirde mahkumiyet kararı verilmelidir.
Yargıtay bozma ilamında sanığa isnat edilen 08/10/2012 tarihindeki eylem sübut bulunarak hürriyetten yoksun kılma ve yağma eylemlerinden mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de;
Yukarıda belirtilen nedenlerle 08/10/2012 tarihinde sanığa isnat edilen eylem mahkememizce sübut bulunmadığından sanığa isnat edilen bu tarihli eyleme ilişkin olarak ayrı ayrı beraat kararı verilmiştir.
Dosyada yer alan CD çözüm tutanağında sanığın mağdura yönelik 08/10/2012 tarihinde sinkaflı küfür ederek hakaret ettiğine ilişkin herhangi bir belirleme söz konusu değildir. CD çözüm tutanağı ve içeriği telefon görüşmeleri incelendiğinde sanığın mağdura yönelik sarf etmiş olduğu sözler 08/10/2012 tarihine ilişkin değil 17/10/2012 tarihine ilişkindir. Bu nedenle sanığın farklı tarihlerde birden çok kez hakaret eylemi gerçekleştirdiği sabit değildir. Mahkememizce 08/10/2012 tarihli eylemin sübut bulmadığı değerlendirildiğinden bu tarihteki hakaret eyleminin de gerçekleştiğinin sübut bulmadığı mahkememizce değerlendirilmiştir. Bu nedenle sanık hakkında hakaret eyleminden ötürü zincirleme suç hükümleri de uygulanmamıştır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle mahkememizin 2012/272 Esas - 2012/290 Karar sayılı kararında direnilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün, sanık savunmanı ve Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozulması" istemli 12.01.2017 gün ve 2016/402396 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın eyleminin hürriyetten yoksun kılma suçu ile yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hürriyetten yoksun kılma suçu yönünden sanığın mahkumiyeti yerine beraatine; yağma suçu yönünden ise, eylemin alacağın tahsili amacıyla aynı müştekiye karşı zincirleme şekilde silahla tehdit suçunu oluşturmasına karşın eylem ikiye bölünerek yağma suçundan beraat, tehdit suçundan ise hükümlülüğe karar verilerek 5271 sayılı CMK"nun 225. maddesine aykırı davranılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması ve hakaret suçundan kurulan hükümde TCK"nun 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle, bozulmasına dair,
Dairemizin 20.10.2016 gün, 2014/1680 esas ve 2016/6242 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2016 gün, 2016/366- 2016/361 sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK"nun 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.