Esas No: 2019/145
Karar No: 2022/2771
Karar Tarihi: 15.04.2022
Danıştay 8. Daire 2019/145 Esas 2022/2771 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/145 E. , 2022/2771 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/145
Karar No : 2022/2771
DAVACI : ...Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ...Birliğİ
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN KONUSU :
02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin;
"Genel Hükümler" bölümünde yer alan,
1- 11. maddesinin 1. ve 6. fıkrasının,
2- 12. maddesinin 1. fıkrasının,
3- 13. maddesinin 1. fıkrasının,
4- 14. maddesinin 4. fıkrasının,
5- 15. maddesinin 1. fıkrasının,
6- 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentlerinin,
7- 17. maddesinin 2. fıkrasının,
8- 22. maddesinin,
"Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan,
1- Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 2. maddesinin (b) bendi ile 6. maddesinin,
2- İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. maddesinin, 8. maddesinin, 16. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 18. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 20. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 23. maddesinin (b) bendinin,
3- Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesinin ve
4- Maktu ücretlerdeki artış oranının, iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Genel Hükümler" bölümünde yer alan, "İcra ve iflas müdürlükleri ile icra mahkemelerinde ücret" başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrası yönünden, icra dairelerindeki takipler için öngörülen 360,00 TL maktu vekalet ücretinin 2018 yılı tüketici fiyatları endeksinde Ekim ayı itibariyle on iki aylık ortalamaya göre %14,90 oranında artış gerçekleşmesine rağmen, 2019 yılı Tarife taslağında bu oranın çok üzerinde %25 oranında artış yapılarak 450,00 TL maktu ücret belirlendiği ileri sürülmüştür.
11. maddesinin 6. fıkrası yönünden, çocuk tesliminde yapılan masrafların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca kural olarak çocuğu teslim almak isteyen tarafa ait olduğu, ancak çocuğu elinde bulunduran tarafın, teslim işlemlerini engellemesi halinde masraf ile sorumlu tutulması gerekeceği, bu kapsamda söz konusu düzenlemenin, çocukla şahsi münasebetlere ilişkin ilam borçlusunun rızaen bu yükümlülüğünü yerine getirmesi durumunda, borçlunun vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına sebebiyet verdiği belirtilmiştir.
"Tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyetlerinde ücret" başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrası yönünden, tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin, Tarife'nin üçüncü kısmına göre dolayısıyla Tarife'nin 13. maddesi uyarınca belirlenmesi gerekirken, "nisbi tarife üzerinden" hükmedileceğine ilişkin yapılan düzenlemenin Tarife'nin bütünlüğüne aykırılık teşkil ettiği, öte yandan Tarife'nin 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan istisnalara "12 inci maddenin birinci fıkrası hükümleri" ibaresinin eklenmesinin de kısmen iptal kararı verilen miktarın çok düşük olması durumunda tüketici aleyhine nispi oranlara göre hükmedilecek vekalet ücretinin hesabında Tarife'nin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tereddüte yol açabileceği ifade edilmiştir.
"Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrası yönünden, maktu ücretin icra mahkemelerinde öngörülen davalar yerine davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmesinin, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu, avukatların davanın görülmesi sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğin karşılığı, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususları dikkate alındığında uygun görülmediği, öte yandan, maddi tazminat talebiyle açılan davalarda talebin kısmen kabul-kısmen reddine yahut tümden reddine karar verilen durumlarda, Tarife'nin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmediği iddia edilmiştir.
"Ceza davalarında ücret" başlıklı 14. maddesinin 4. fıkrası yönünden, gerek hukuk mahkemesinde gerekse ceza mahkemesinde davada taraf sıfatı bulunmayan aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, beraat eden veya haksız yere yakalanan ve tutuklanan sanığın daha sonra Hazine aleyhine açacağı ayrı bir dava ile tüm zararlarını, avukatına ödemek zorunda kaldığı vekalet ücreti de dahil Devletten talep etmesinin mümkün bulunduğu, Devletin beraat eden sanığa avukatlık ücreti ödemesi gerekiyorsa bunun ancak yasal düzenleme ile mümkün olabileceği, düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
"Danıştayda, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen dava ve işlerde ücret" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrası yönünden, düzenlemeyle feragat veya kabul halinde hükmedilecek avukatlık ücretinin belirlenmesinde, davaya cevap verme süreleri yerine birinci savunma dilekçesi süresinin bitiminin esas alındığı, buna göre, zımni ret veya gerekçesi yetersiz olan idari işlemin iptali için açılan idari davalarda, davacının davalı idarenin savunmasını görmeden ya da yeteri kadar inceleyemeden feragat hakkını kullanmaya zorlandığı, öte yandan, düzenlemeyle avukatlık ücretinin yarısına hükmedilmesinin avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile orantılı olmadığı belirtilmiştir.
"Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret" başlıklı 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentleri yönünden, arabuluculuk faaliyetleri için öngörülen maktu avukatlık ücretinin 600,00 TL'den 750,00 TL'ye; 5.000,00 TL olarak belirlenen parasal sınırın da 6.250,00 TL'ye çıkarılmasının 2018 yılı tüketici fiyatları endeksinde Ekim ayı itibariyle on iki aylık ortalamaya göre %14,90 oranında artış gerçekleşmesine rağmen, 2019 yılı Tarife taslağında bu oranın çok üzerinde %25 oranında artış yapılması sebebiyle uygun bulunmadığı öne sürülmüştür.
"Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret" başlıklı 17. maddesinin 2. fıkrası yönünden, konusu para olan veya para ile ölçülebilen işlerde Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanan nisbi ücretin asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete mi yoksa maktu ücretin beşte birine mi hükmedileceği konusunda tereddüt bulunduğu ifade edilmiştir.
"Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesi yönünden, seri davalarda ilk dilekçede harcanan çaba, gayret ve emek ile daha sonraki dilekçelerde harcanan çaba, gayret ve emeğin aynı olmadığı, kademelendirme yapılırken bu hususun dikkate alınmadığı, belirlenen kademelendirmenin adil olmadığı ve avukatlık ücretinin dava değerini aşmasına, davayı kaybeden taraf için ağır yükümlülükler getirmesine neden olduğu, bu tür davaların genelde kamuya karşı açılması karşısında Devletin ciddi bir mali yükün altına girmesinin kaçınılmaz olduğu iddia edilmiştir.
2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan, Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 2. maddesinin (b) bendi yönünden, Borçlar Kanunu'nda düzenlenen hizmet sözleşmelerinde tarafların hizmet karşılığını serbestçe kararlaştırabilecekleri ve Avukatlık Kanunu'nda olduğu gibi ücret konusunda herhangi bir sınırlandırma bulunmadığı dikkate alındığında, düzenlemede yer alan "sürekli sözleşme ile çalışılan..." ibaresinin hizmet sözleşmesi niteliğini vurguladığından, Tarife ile ücret konusunda yapılan sınırlandırmanın sözleşme serbestisine aykırılık teşkil ettiği, ipotek tesisi veya fekki gibi işlemler Avukatlık Kanununun 35. maddesi kapsamında olmadığından bu işlemlerin vekaleten yürütülmesinde avukat ile temsil zorunluluğunun bulunmadığı, bankaların bu gibi işlemleri gayrimenkul finans kuruluşları ile bu kuruluşların da takip elemanı ve avukat aracılığı ile gerçekleştirdiği dikkate alındığında, tarifede öngörülen maktu ücretin bu işlemlerin tesisindeki maliyeti artıracağı ve finans kuruluşlarının avukat yerine takip elemanı ile çalışması sonucunu doğuracağı, bu durumun da tüketiciye yansıyan dosya masraflarını artıracağı belirtilmiştir.
Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 6. madde yönünden, il ve ilçe tüketici hakem heyetleri ile sebze ve meyve hal hakem heyetleri nezdinde sunulacak hizmetlerde akdi vekalet ücretinin nispi olarak belirleneceği ve üçüncü kısma göre belirlenecek hizmete konu işin ücretinin maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücretin esas alınacağı nazara alındığında, hizmete konu işin değerinin maktu ücretin altında olması halinde ücretin maktu olarak belirlenmesinin, tüketicilerin hak arama yollarına başvurmalarından imtina etmelerine neden olabileceği öne sürülmüştür.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. madde yönünden, Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 2016 yılı Tarifesi'nde 30.11.2016 tarihli değişiklikle 700,00 TL maktu ücret belirlendiği, bu belirlemenin üzerinden çok geçmeden 02.01.2017 tarihli Tarife ile vekalet ücreti %41 oranında artırılarak 990,00 TL'ye yükseltildiği, Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 23.05.2017 tarih ve E:2017/1257 sayılı kararıyla belirtilen zaman diliminde ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışın haklı bir nedeninin bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi üzerine, Tarife değişikliği ile %21,4 oranında artış yapılarak 850,00 TL olarak belirlendiği, söz konusu miktarın 2018 yılı Tarifesi'nde yaklaşık %9,4 oranında artış yapılmak suretiyle 930,00 TL'ye çıkarıldığı, bu ücret üzerinden de %25 oranında artış ile 2019 yılı Tarifesi için 1.162,00 TL olarak belirlendiği dikkate alındığında, gerek 2016 gerekse 2018 yılı Tarifelerinde fahiş oran üzeriden artış yapılması nedeniyle 2019 yılı Tarifesi'nde öngörülen ücretin yüksek olduğu ifade edilmiştir.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 8. madde yönünden, sulh ceza hakimliğinin soruşturma aşamasında, infaz hakimliğiin de cezanın infazı aşamasında bir çok yetki ile donatılmış olup, yargılamaya ilişkin vazifelere haiz bulunmamaları karşısında, vermiş oldukları kararlarda vekalet ücretine hükmetmelerinin yasal olarak mümkün bulunmadığı, öte yandan 2017 yılı Tarifesi'nde %10, 2018 yılı Tarifesi'nde %9.7, 2019 yılı Tarifesi'nde ise %25 oranlarında artış yapılmak suretiyle belirlenen 1.056,00 TL maktu vekalet ücretinin yüksek olduğu öne sürülmüştür.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 20. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden, duruşmalı uyuşmazlıklar için daha fazla avukatlık ücreti belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmasa da, özellikle idare ve vergi mahkemelerinde birden fazla duruşma yapılmadığı, yapılan duruşmanın da içeriği ve şekli göz önüne alındığında, duruşmalı davalarda ödenecek ücretin duruşmasız davalarda ödenecek ücretin iki katına yakın olarak belirlenmesinin uygun görülmediği; ayrıca 2018 yılı tüketici fiyatları endeksinde %14,90 oranında artış gerçekleşmesine karşın, düzenlemelerle duruşmalı ve duruşmasız işler için öngörülen maktu ücretlerde bu oranın çok üzerinde %25 oranında artış yapıldığı ileri sürülmüştür.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden, Sayıştay'ın yargı yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunda Anayasa Mahkemesi'nin farklı kararlarının bulunduğu, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 61. maddesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na atıfta bulunulmakta ise de, aynı Kanunun Sayıştay ilamlarının içeriğini düzenleyen 51. maddesinde vekalet ücretine yer verilmemesi karşısında, söz konusu düzenlemenin 6085 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiği, ayrıca Sayıştay'ın hesap yargılamaları bakımından verdiği kararlarda vekalet ücreti öngörülmesi halinde, bu durumun Hazineyi mali yük altına sokabileceği, yine duruşmalı incelemelerde ödenecek ücretin duruşmasız işlere oranla iki katına yakın olarak belirlenmesinin uygun görülmediği belirtilmiştir.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 23. maddesinin (b) bendi yönünden, bireysel başvurunun bir temel hak ihlali iddiasını kendine has yöntemlerle incelemesine imkan tanıyan istisnai bir yargı yolu olduğu, bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin, mahkeme kararlarını her türlü hukuka aykırılık sorunu açısından inceleyebilecek bir temyiz makamı olmadığı nazara alındığında, 2019 yılı Tarifesi'nin 21. maddesinde, diğer yüksek mahkemelerde temyiz yolu ile görülen işlerin duruşması için 2.037,00 TL maktu ücret belirlenmesine rağmen, 23. maddesinin (b) bendinde bireysel başvurunun duruşmasız incelenmesinde 2.475,00 TL maktu avukatlık ücretine hükmedilmesinin, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı ile orantılı olmadığı ifade edilmiştir.
Üçüncü Kısımda yer alan 8. madde yönünden, maddede yer alan kademelendirmenin 8. bendinde, 2013 yılı Tarifesi'nde %0,1 oranı belirlenmesine karşın, 2014 yılı Tarifesi'nde bu oranın %1'e çıkarılması, devam eden Tarifelerde aynı oranın muhafaza edilmesi ve bu orandaki artışın %900 olması karşısında, geçen yılların yıllık enflasyon oranları birlikte değerlendirildiğinde, 2019 yılı Tarifesi için de yüksek olduğu iddia edilmiştir.
Maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden, 2010 yılında %8.45, 2011 yılında %5.93, 2012 yılında, %9.53, 2013 yılında, %7.32, 2014 yılında, %8.65, 2015 yılında %7.69, 2016 yılında %7.89, 2017 yılında ise %10.37 oranında artış gerçekleşmesine rağmen, her yıl tüketici fiyatları endeksinde %10 oranında artış olduğu kabul edilse dahi, maktu ücretlerde 2010 yılından 2018 yılına kadar yıllık %10'dan çok daha fazla oranda artış yapıldığı ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Genel Hükümler" bölümünde yer alan, "İcra ve iflas müdürlükleri ile icra mahkemelerinde ücret" başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrası yönünden, Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi uyarınca 2018 yılı Ekim ayı sonunda Adalet Bakanlığı'na gönderilen Tarife taslağının hazırlandığı tarihte geçerli olan yıllık enflasyon oranı ile ÜFE ve TÜFE ortalamaları göz önüne alınarak makul ölçüler içerisinde %25 oranında artış yapıldığı öne sürülmüştür.
11. maddesinin 6. fıkrası yönünden, tarafların çocuk tesliminde ancak sorun çıkarmaları durumunda icra takibinin yapıldığı, icra dairesi aracılığıyla yapılacak çocuk teslimleri zahmetli ve zaman alıcı olduğundan, alacaklı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykılırık bulunmadığı ifade edilmiştir.
"Tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyetlerinde ücret" başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrası yönünden, dava konusu Tarife maddesinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 70/6. maddesinden alıntılandığı, davacıın iddiasının aksine Tarife'nin 13. Maddesindeki istisnanın tüketici lehine bir düzenleme getirdiği, Tarife'nin 13. maddesindeki istisna ile tüketici aleyhine karar verilen dosyalarda nispi olarak hesaplanacak vekalet ücretinin, maktu ücretin altında kalsa dahi miktarın maktu ücrete yükseltilmeyeceği belirtilmiştir.
"Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrası yönünden, Tarife'de mahkemelere göre farklı maktu ücretler belirlenerek, her davanın tek bir mahkemeye göre değil, davanın görüldüğü mahkemeye göre değerlendirilmesi ve davanın görüldüğü mahkeme için öngörülen vekalet ücretine hükmedilmesinin daha doğru ve hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
"Ceza davalarında ücret" başlıklı 14. maddesinin 4. fıkrası yönünden, zorunlu müdafilere ödenen ücretin Hazine üzerinde kalmasına karşın, kendisini ihtiyari olarak vekille temsil ettiren sanığın beraat etmesi halinde vekalet ücretini kendisinin ödemek durumunda kaldığı, bu nedenle 13.12.2006 tarih ve 26375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne anılan hükmün eklendiği ve bu tarihten sonra yayımlanan tüm Tarifelerde bahsi geçen hükmün yer aldığı, açılan davaların ret ile sonuçlanarak kesinleştiği; öte yandan, davacının iddiasının aksine sanığın sadece Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 141 ve devamı maddelerinde öngörülen koruma tedbirleri sebebiyle tazminat davası açabileceği, dolayısıyla beraat eden her sanık yönünden bu madde hükmünün işletilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.
"Danıştayda, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen dava ve işlerde ücret" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrası yönünden, madde ile avukatın ilk savunmaya kadar sarf edeceği emeğe orantılı bir vekalet ücretine hükmedilmesinin amaçlandığı, düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı öne sürülmüştür.
"Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret" başlıklı 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentleri yönünden, Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi uyarınca 2018 yılı Ekim ayı sonunda Adalet Bakanlığı'na gönderilen Tarife taslağının hazırlandığı tarihte geçerli olan
yıllık enflasyon oranı ile ÜFE ve TÜFE ortalamaları göz önüne alınarak makul ölçüler içerisinde %25 oranında artış yapıldığı ifade edilmiştir.
"Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret" başlıklı 17. maddesinin 2. fıkrası yönünden, Sigorta Tahkim Komisyonlarına başvuran davacı sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler yararına Tarife uyarınca tam vekalet ücretine hükmedilirken, talebin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde ise davalı sigorta şirketleri lehine Tarife'nin beşte biri oranında vekalet ücretine hükmedildiği, düzenlemeyle Danıştay Sekizinci Dairesi'nin yürütmenin durdurulmasına ilişkin 10.07.2018 tarih ve E:2018/453 sayılı karar gereklerinin yerine getirildiği iddia edilmiştir.
"Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesi yönünden, davacının iddialarının aksine seri dava da olsa, avukatın her dava için ayrı çalışma yaparak ve her dosya için ayrı emek sarf ederek dosyanın oluşumu ve yargılamaya ilişkin görevlerini özenle yerine getirme yükümlülüğünün bulunduğu, dava dosyasının çokluğunun avukatın emeğinin karşılığı olan ücretin azaltılması için bir sebep olamayacağı ileri sürülmüştür.
2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan, Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 2. maddesinin (b) bendi yönünden, anılan işlemlerin avukatın tekel hakkı kapsamına alınmasının hak ve adaletin yerine getirilmesi bakımından gerekli olduğu, belirtilen işlemler nedeniyle iş ilişkisi içinde bulunan avukatların, bankalar, finans kuruluşları ve benzerlerine verilen her bir hukuki yardım için alacakları ücretin, avukatlar ile vergi daireleri arasında çıkabilecek uyuşmazlıkları çözümlemede yardımcı olacağı belirtilmiştir.
Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 6. madde yönünden, Tarife maddesinde düzenlenen ücretin, avukat ile müvekkil arasında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretine ait olduğu, tüketicilerin, başvurusunu kendisine vekil tayin etmeden bizzat kendisinin de yapabileceği, maddenin hakem heyetleri nezdinde karşı taraf aleyhine hükmedilecek avukatlık ücreti olarak düşünülmesinin hukuka ve Tarife sistematiğine aykırı olduğu iddia edilmiştir.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7 ve 8. madde yönünden, Tarife taslağının hazırlandığı tarihte geçerli olan yıllık enflasyon oranı ile ÜFE ve TÜFE ortalamaları göz önüne alınarak makul ölçüler içerisinde %25 oranında artış yapıldığı öne sürülmüştür.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 20. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden, duruşmalı davalar için duruşmasız davalara oranla iki katı tutarında belirlenen avukatlık ücretine karşı açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ise de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04.11.2015 tarih ve YD İtiraz No: 2015/1105 sayılı kararıyla, avukatın ayrı bir hazırlık süreci içinde emek ve çaba sarf ederek söz almak suretiyle iddia ve savunmalarını sunduğu duruşmalı uyuşmazlıklar için görece daha fazla avukatlık ücreti belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığına karar verildiği, ayrıca dava konusu Tarife maddesinde duruşmalı uyuşmazlıklar için iki katı tutarında ücret belirlemesine gidilmediği iddia edilmiştir.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden, Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararı ile, Sayıştay da dahil olmak üzere yüksek mahkemelere ilişkin avukatlık ücretlerinin farklı belirlenmesini gerektirecek bir nedenin bulunmadığı, bu nedenle vekalet ücreti belirlenirken, bir önceki yıla ilişkin enlasyon oranı da dikkate alınarak bu merciler arasında denge kurulması gerektiği belirtildiğinden, yargı kararının gereği olarak dava konusu Tarife'de yer alan tüm yüksek mahkemelerin duruşmalı işleri için aynı ücretin tespit edildiği ifade edilmiştir.
İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 23. maddesinin (b) bendi yönünden, davacının iddialarının aksine, avukatın çaba, gayret ve mesaisi ile mesleki bilgi ve becerisi ile orantılı olarak düzenlenen Tarife maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Üçüncü Kısımda yer alan 8. madde yönünden, 2014 yılı Tarife değişikliği gerekçesinde de belirtildiği üzere, değişikliğin daha önceki yanlış uygulamanın düzeltilmesi amacıyla yapıldığı, aynı düzenlemenin 2019 yılı Tarifesinde de yer almasının artış olarak değerlendirilemeyeceği öne sürülmüştür.
Maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak düzenlenen Tarifede avukatların hak edeceği belirtilen ücretlerin, ülkenin ekonomik koşullarına uygun olduğu, tarifede saptanacak ücret miktarlarıyla ilgili Avukatlık Kanunu'nda hüküm bulunmadığından, kamu yararı gözetilerek Türkiye Barolar Birliği'nce hazırlanan Tarife'de hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan; 12. maddesinin birinci fıkrasının, 13. maddesinin birinci fıkrasının ve 22. maddesi ile "Ücret Tarifesi" Bölümünün; Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 6. maddesinin ikinci cümlesinin iptaline; "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 11. maddesinin birinci ve altıncı fıkrası, 14. maddesinin dördüncü fıkrası, 15. maddesinin birinci fıkrası, 16 maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri, 17. maddesinin ikinci fıkrası ile "Ücret Tarifesi" Bölümünün; Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 2. maddesinin (b) bendi, İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7., 8., 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri, 20. maddesinin (a) ve (b) bentleri, 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri ve 23. maddesinin (b) bendi ile Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesi yönünden davanın reddine; maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden, "Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümde yer alan, "5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için: 825,00 TL" ve "13. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için: 2.725,00 TL" şeklindeki düzenlemelerin iptaline; diğer düzenlemelerdeki maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan: 11. maddesinin 1. ve 6. fıkrasının, 12. maddesinin 1. fıkrasının, 13. maddesinin 1. fıkrasının, 14. maddesinin 4. fıkrasının, 15. maddesinin 1. fıkrasının, 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentlerinin, 17. maddesinin 2. fıkrasının, 22. maddesinin; "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan, Birinci Kısım, İkinci Bölüm 2. maddesinin (b) bendi ile 6. maddesinin; İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. maddesinin, 8. maddesinin, 16. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 18. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 20. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin, 23. maddesinin (b) bendinin; Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesinin ve maktu ücretlerdeki artış oranının, iptali istemiyle açılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinde, baro yönetim kurullarının, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderecekleri, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarifenin o yılın Ekim ayı sonuna dek hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderileceği, tarifenin Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşeceği; ancak Adalet Bakanlığının uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri göndereceği, geri gönderilen bu tarifenin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılacağı ve sonucun Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasal düzenlemede avukatlık asgari ücret tarifesinin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından tüm baroların teklifleri göz önüne alınarak hazırlanması ve yürürlüğe girmesi aşamasına ilişkin usul hükümleri belirlenmiş, tarifenin hazırlanması aşamasında dikkate alınacak esas ve ölçütler konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Avukatlık asgari ücret tarifesinin hazırlanması konusunda Türkiye Barolar Birliğine tanınan yetkinin kullanımında, yargının kurucu unsurlarından savunmayı temsil eden avukatın, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde öngörüldüğü üzere, emek ve mesaisinin dikkate alınmasının yanısıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere de yer verilmemesi gerekmektedir.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 1. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11. maddesinin 1. fıkrasında hükme bağlanan, İcra ve İflas Müdürlüklerindeki konusu para veya para ile değerlendirilen hukuki yardımlarda, davanın sonucunda hükmedilecek avukatlık ücretinin Tarife'nin üçüncü kısmına göre nispî olarak belirleneceği, hükmedilecek nispi avukatlık ücretinin, takip miktarı 3.750,00 TL'ye kadar olan icra takiplerinde Tarife'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu avukatlık ücret olduğu, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceği kuralıyla, avukatların mesleklerini icra ederken hak edecekleri ücretlere belli bir asgari sınır getirilmek suretiyle yapılan hukuki yardımın niteliği ve niceliği ne olursa olsun avukatın verdiği hukuki hizmetin maddi karşılığının belli bir miktarın altına düşmesinin engellenmek istenildiği anlaşılmaktadır.
İdari işlemlerin temel amacı kamu yararı olduğundan, tarifenin hazırlanması sırasında, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususlarının da dikkate alınmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
İcra dairelerinde yapılacak takipler için öngörülen ücretlerdeki artışların, tarifenin hazırlandığı tarihdeki Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyatları Endeksi yıllık artış oranları göz önünde bulundurulup avukatların ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle belirlendiği anlaşılmaktadır.
Herkesin üzerinde mutabık kalabileceği bir artış oranı belirlemenin güçlüğü de dikkate alındığında, Yasa ile Türkiye Barolar Birliğine tanınan takdir yetkisi içerisinde yapılan artışda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 6. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 6. fıkrasında; Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilamın icra müdürlüğü aracılığıyla yerine getirilmesi halinde alacaklı lehine Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün birinci sırasındaki maktu avukatlık ücretine hükmolunur, kuralı yer almaktadır.
Çocuk tesliminde icra takibinin sadece tarafların sorun çıkarıp teslime rıza göstermemeleri halinde yapıldığı, tarafların rızaen bu yükümlülüğü yerine getirdiği durumlarda ise icra takibi yapılmayacağı ve avukatlık ücreti borcu doğmayacağı dikkate alındığında, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 12. maddesinin 1. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Davaya konu Tarife'nin "Tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyetlerinde ücret" başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında, "Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifenin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." yolundaki düzenlemeyle, Tarife'nin 13. maddesine göre hükmedilecek vekalet ücretlerinde, maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla nispi vekalet ücretine hükmedileceği kuralı getirilmiş ve bu kuraldan, Tarife'nin 12. maddesinin 1. fıkrası istisna edilmiştir.
2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin İkinci Kısım İkinci Bölümü'nde, Tüketici Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret ise 1.362,00 TL olarak belirlenmiştir.
Bu durumda, Tarife'nin 12. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı yapılan itiraz başvurularında, Tüketici Mahkemeleri'nce kararın tamamının iptali durumunda, tüketici aleyhine nispi olarak hesaplanan vekalet ücretinin, maktu ücret sınırının altında kalması halinde, Tarife'nin 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan istisna hükmü gereği, maktu ücret sınırına yükseltilmeden hükmedileceği açık ise de; Tüketici Mahkemeleri tarafından kısmen iptal kararı verilen miktarın çok yüksek olduğu durumlarda, bu miktar üzerinden tüketici aleyhine hükmedilecek nispi vekalet ücretinin, itirazın reddedilen kısmına oranla yüksek kalabileceği sonucuna varılmaktadır. Buna göre Tarife'nin 13. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." şeklindeki kuralı ihtiva etmeyen dava konusu Tarife maddesinde eksik düzenleme sebebiyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 13. maddesinin 1. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Tarifenin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin dava konusu 1. fıkrasında, "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise, "(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen, mahkeme kararını anlamsız hale getiren ya da önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği kabul edilmektedir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesinin mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturduğu kabul edilmekte, böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi için kamu yararı ile birey hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmiş olması aranmaktadır. Öngörülen yükümlülüklerin dava açmayı imkânsız hale getirmesi, aşırı derece zorlaştırması bu bağlamda davayı kaybetmesi halinde başvurucuya yüklenecek olan vekâlet ücretinin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan başvurucuların, reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan vekâlet ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmeleri ihtimali veya olgusu, belirli dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmalarını engelleme ya da mahkemeye başvurmalarını anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu çerçevede, davanın özel koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir.
Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler, mahkemeye erişim hakkına müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak, yukarıda da ifade edildiği üzere, bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil dengeyi bozacak şekilde birey aleyhine katlanılması zor külfetler yüklenmemiş olması gereklidir.
Dava konusu tarife maddesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise; avukatlık ücretinin, tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanacağı, hesaplanan ücretin davanın görüldüğü mahkeme için öngörülen maktu ücretin altında kalması halinde ise, maktu ücrete hükmedileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Mevcut durum, maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi sonucunu doğurarak açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacıyı dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmaktadır.
Söz konusu Tarifenin, manevi tazminat davalarında avukatlık ücretini düzenleyen 10. maddesinde ise, davanın kısmen reddi durumunda karşı taraf vekili yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği, bu davaların tamamının reddi durumunda ise, avukatlık ücretinin, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu hükmedileceği öngörülmüştür.
Bu durumda, tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusundaki eksik düzenleme nedeniyle, başka bir ifadeyle, dava konusu Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, dava konusu Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 13. maddesinin 1. fıkrasında hukuka uyarlık görülmemektedir.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 14. maddesinin 4. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin dava konusu edilen 14. maddesinin 4. fıkrasında, "Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir." hükmü yer almaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Yargılama Giderleri" başlıklı 324. maddesinde, harçların ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamaların ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama giderleri olduğu belirtilmiştir.
Anılan Kanunun, "Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Halinde Gider" başlıklı 327. maddesinde ise; hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişinin sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edileceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Devlet Hazinesince üstlenileceği kurallarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan yasal düzenleme uyarınca, beraat eden kişinin sadece kendi kusurundan oluşan giderleri ödeyeceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Hazinece üstlenileceği düzenlendiğinden, ücret ödeyerek avukat tutan ve beraat eden kişinin ödediği avukatlık ücreti de kişinin önceden ödemek zorunda olduğu giderler kapsamında yer aldığından, Devlet Hazinesince karşılanması esastır.
Bu durumda, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 15. maddesinin 1. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu edilen 15. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedilir.” hükmü yer almaktadır.
Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği kuralı yer aldığından, avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın harcadığı emek ve mesainin göz önünde tutulması gerekmektedir.
Dava konusu fıkrada, avukat tarafından harcanan emek ve mesai dikkate alınarak, birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği düzenlemesine yer verildiğinden, söz konusu düzenlemede hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentleri yönünden yapılan inceleme:
Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret başlıklı 16. maddenin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde; Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücretinin arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanacağı, şu kadar ki miktarın 6.250,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücretinin 750,00 TL maktu ücret olduğu; arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde ise, avukatın, 750,00 TL maktu ücrete hak kazanacağı ve her iki bu halde de, ücretlerin asıl alacağı geçemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında öngörülen ücretlerdeki artışların, tarifenin hazırlandığı tarihdeki Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyatları Endeksi yıllık artış oranları göz önünde bulundurulup avukatların ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle belirlendiği anlaşılmaktadır.
Herkesin üzerinde mutabık kalabileceği bir artış oranı belirlemenin güçlüğü de dikkate alındığında, Yasa ile Türkiye Barolar Birliğine tanınan takdir yetkisi içerisinde yapılan artış da hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 17. maddesinin 2. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Tarife'nin "Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret" başlıklı 17. maddesinin 2. fıkrasında, "Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine Tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun "Sigortacılıkta tahkim" başlıklı 30. maddesinin 17. fıkrasında, "Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir." kuralına yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla getirilmiş alternatif bir çözüm yolu olan tahkim yoluna başvurulmasında, diğer bir ifade ile Sigorta Tahkim Komisyonunda takip edilen işlerde, talebi tamamen veya kısmen reddedilenlerin sigorta poliçesinden menfaat temin edenler, sigortalılar olduğu ve bu tür bir başvurunun sigorta şirketlerine karşı yapıldığı hususları ile 5684 sayılı Kanunun madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine pozitif bir ayrımcılık yapılarak, talebin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde sigorta şirketleri lehine hükmedilecek vekâlet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biri olacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu düzenlemede, konusu para olan veya para ile ölçülebilen işlerde "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmedileceği" belirtilmektedir.
Talebin kısmen veya tamamen reddi hallerine münhasır olmak üzere, sigorta şirketleri lehine vekalet ücretinin beşte birine hükmedileceği 5684 sayılı Kanun'un amir hükmü olduğundan, uyuşmazlık miktarı 22.700,00 TL'ye kadar olan başvurularda, talebin kısmen veya tamamen reddi durumlarında, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücretinin beşte biri oranında sigorta şirketleri lehine vekalet ücretine hükmedilecektir.
Bu durumda, dava konusu Tarife uygulamasında bir duraksama ya da hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 22. maddesi yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu Tarifenin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde; "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda onbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %30’u oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." hükmü kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve olanaklı olan çabuklukla sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğu belirtilmiş; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığın Amacı” başlığını taşıyan 2. maddesinde, avukatlığın amacının; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu; “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan tutarı veya değeri ifade ettiği bildirilmiş; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında da, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği ve çabasının, işin önemi ve niteliğinin ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü” başlığını taşıyan 29. maddesinin birinci fıkrasında, tarafların, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda oldukları; “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde, hâkimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu; 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Buna göre, getirilen düzenleme ile, onbeş olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı, diğer taraftan, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği yolundaki düzenleme ile seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesine yol açılacağı kuşkusuzdur.
Bu nedenle kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, pratikteki uygulamalara ilişkin istatistiksel verilerin de hesaba katılmasıyla, belirtilen ilkeler ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 15'ten başlar şekilde ve tam ücretin %60'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenleme, hukuka ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğundan hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün, Birinci Kısım, İkinci Bölüm, 2. maddesinin (b) bendi yönünden yapılan inceleme:
İpotek tesisi ve fekki gibi işlemler de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu ve sona erdirilmesi olarak nitelenen işlemler nedeni ile sürekli sözleşme ile çalışan bankalar, finans kuruluşları ve benzerlerine verilecek olan hizmetin avukat marifetiyle yerine getirilmesi hakkın doğru ve usulüne uygun bir şekilde kullanılmasına ve buna bağlı olarak da olası ihtilafların engellenmesine sağlayacağı katkı dikkate alındığında avukatın emeği dikkate alınarak belirlenen maktu ücrette ve artış miktarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün, Birinci Kısım, İkinci Bölüm, 6. maddesi yönünden yapılan inceleme:
6502 sayılı Kanunun 70. maddesinin birinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla il ve ilçe tüketici hakem heyetleri, sebze ve meyve hal hakem heyetleri nezdinde sunulacak hukuki yardımların tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, ancak üçüncü kısma göre belirlenecek hizmete konu işin ücretinin maktu ücretin altında ise 493,00 TL olarak uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Tüketicilerin vekil tayin etmeden il ve ilçe tüketici hakem heyetleri, sebze ve meyve hal hakem heyetlerine bizzat başvurmalarını engelleyen bir durumun söz konusu olmadığı hususu dikkate alındığında, anılan düzenlemede yer alan ücretin, avukat ile müvekkili arasında iş takibi konusunda alınabilecek hukuki yardımlara ilişkin akdi ilişkiye dayanan bir vekalet ücreti olduğu, maddede belirlenen miktarı ve uygulanan artış oranında ise hukuka aykırı bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün, İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesi yönünden yapılan inceleme:
Avukatların emeği ve ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle, Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen 1.162,00 TL maktu ücrette, hukuka aykırılık bulunmadığı düşünülmektedir.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün, İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 8. maddesi yönünden yapılan inceleme:
Tarifenin bu kuralında, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 1.056,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Avukatların emeği ve ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle, Sulh Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücrette, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün, İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri; 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri, 20. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 23. maddesinin (b) bendi yönünden yapılan inceleme:
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu Ekli Çizelgesinin İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde idare ve vergi mahkemelerinde takip edilen davalar; 18. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde Sayıştayda görülen hesap yargılamalarına ilişikin işler; 20. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde Danıştayda ilk derece görülen davalar; 23. maddesinin (b) bendinde de Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler için asgari avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için öngörülen avukatlık ücreti, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalardaki ücretten daha yüksek olarak belirlenmiştir.
1136 sayılı Kanun'un 168. maddesinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin hazırlanması ve yürürlüğe girmesine ilişkin usul saptanmış olmakla birlikte, Tarife hazırlanırken esas alınacak ölçütler konusunda bir belirleme yapılmamıştır. Ancak 1136 sayılı Kanun hükümleri, avukatlığın amacı ve avukatlık ücretinin tanımı ile bugüne kadar yayımlanmış Tarife hükümlerinden; yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden avukatların, ücretinin asgari sınırlarının
belirlenmesinde, gösterilen emek ve çabanın, uyuşmazlığın niteliğinin, çözüme kavuşturulma şeklinin dikkate alınması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bağlamda, avukatın ayrı bir hazırlık süreci içinde emek ve çaba sarf ederek söz almak suretiyle iddia ve savunmalarını sunduğu duruşmalı uyuşmazlıklar için duruşmasız işlere göre daha fazla avukatlık ücreti belirlenmesi hukukun ve hakkaniyetin bir gereğidir.
Tarifenin hazırlandığı tarihdeki Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyatları Endeksi yıllık artış oranları göz önünde bulundurulup avukatların ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle davaların duruşmalı ya da duruşmasız olması durumuna göre belirlenen söz konusu ücretlerde, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün, Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesi ile maktu ücretlerdeki artış oranının iptali istemi yönünden yapılan inceleme:
Tarifenin hazırlandığı tarihdeki Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyatları Endeksi yıllık artış oranları göz önünde bulundurulup avukatların ekonomik refahlarının geliştirilmesi gayesi de dikkate alınmak suretiyle belirlenen maktu ücretlerde ve "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün, Üçüncü Kısmında yer alan, yargı yerleri ile icra iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki yardımlara ödenecek ücrete ilişkin olarak 8. maddede belirlenen miktar ve bu miktara uygulanacak oranda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin; "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 12. maddesinin 1. fıkrası; 13. maddesinin 1. fıkrası ile 22. maddesi yönünden iptaline; dava konusu edilen diğer maddeler yönünden ise reddine karar verilmesi gerektiği düşülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ SÜREÇ :
Dava konusu 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun "Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması" başlıklı 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanmış ve 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücreti" başlıklı 164. maddesinde; "(Değişik : 2/5/2001 - 4667/77 md.) Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.
İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13/1/2004 – 5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez." hükmü ile
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması" başlıklı 168. maddesinin 1. fıkrasında, "Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler."; 2. fıkrasında, "Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. (...) " hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Avukatlık Kanunu'nda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından tüm baroların teklifleri göz önüne alınarak hazırlanması ve yürürlüğe girmesi aşamasına ilişkin usul hükümleri belirlenmiş, tarifenin hazırlanması aşamasında dikkate alınacak esas ve ölçütler konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Avukatlık asgari ücret tarifesinin hazırlanması konusunda Türkiye Barolar Birliğine tanınan yetkinin kullanımında, yargının kurucu unsurlarından savunmayı temsil eden avukatın, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde öngörüldüğü üzere, emek ve mesaisinin dikkate alınmasının yanısıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere de yer verilmemesi adil yargılanma hakkının gereğidir.
Uyuşmazlığın çözümü için dava konusu Tarife maddelerinin ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
1- Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 11. maddesinin birinci fıkrasının incelenmesi;
Dava konusu Tarifenin "İcra ve iflas müdürlükleri ile icra mahkemelerinde ücret" başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasında, "İcra ve İflas Müdürlüklerindeki hukuki yardımlara ilişkin avukatlık ücreti, takip sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün işlemlerin karşılığıdır. Konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Şu kadar ki takip miktarı 3.750,00 TL’ye kadar olan icra takiplerinde avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde, icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." hükmü yer almaktadır.
Davacı tarafından, icra dairelerindeki takipler için Tarifenin 2. Kısım 2. Bölümünde öngörülen 360,00 TL maktu vekalet ücretinin 2018 yılı tüketici fiyatları endeksinde Ekim ayı itibariyle on iki aylık ortalamaya göre %14,90 oranında artış gerçekleşmesine rağmen, 2019 yılı Tarife taslağında bu oranın çok üzerinde %25 oranında artış yapılarak 450,00 TL olarak belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan enflasyon verilerine göre 2018 yılı enflasyon oranının %20,30 olarak belirlendiği anlaşılmakta olup davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette yapılan artış oranında orantısızlık ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2- Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 11. maddesinin altıncı fıkrasının incelenmesi;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun çocuk teslimi ve çocukla şahsi münasebetlere ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 25., 25/a., 25/b. 133. ve 341. maddeleri 30.11.2021 tarih ve 31675 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 32. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış; aynı Kanunun 39-48. maddeleri gereğince 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa 41. maddesinden sonra gelmek üzere "Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması" başlıklı dördüncü kısım eklenerek bu kısım altında çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması ile ilgili usul ve esaslar 41/A-41/İ maddelerinde düzenlenmiştir.
Önceden çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrası, icra müdürlükleri aracılığıyla yerine getirilmekte iken; Çocuk Koruma Kanununun 41/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenleme gereği artık bu husustaki ilam veya tedbir kararlarının, çocuğun üstün yararı esas alınarak, Adalet Bakanlığınca kurulan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince yerine getirileceği kurala bağlanmış bulunmaktadır.
7343 sayılı Kanunun 48. maddesiyle 5395 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2. maddesinde, "(...) (2) Bu Kanunun Dördüncü Kısmının uygulanmasına, Adalet Bakanlığınca belirlenen il veya ilçelerde başlanır ve birinci fıkra uyarınca çıkarılan yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yılın sonunda ülke genelinde uygulamaya geçilir. Dördüncü Kısmın hangi il veya ilçede ne zaman uygulanacağı Adalet Bakanlığının resmî internet sitesinde duyurulur.
(3) İkinci fıkra uyarınca Dördüncü Kısmın henüz uygulanmadığı yerlerde, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun, bu maddeyi ihdas eden Kanunla yürürlükten kaldırılan 25, 25/a ve 25/b maddelerinin uygulanmasına devam olunur. (...)
(6) İkinci fıkra uyarınca Dördüncü Kısmın uygulanmaya başlandığı il ve ilçelerde, çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrasına ilişkin derdest takip dosyaları, icra dairesince teslim veya kişisel ilişki kurulması işlemleriyle sınırlı olmak üzere resen işlemden kaldırılır. Şu kadar ki, çocuğun, bu tarih itibarıyla kişisel ilişki kurulması kapsamında hak sahibinde bulunduğu hâller bakımından dosya, çocuğun yükümlüye teslim edilmesinden sonra işlemden kaldırılır.
(7) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrası için icra daireleri nezdinde yapılacak takip işlemleri, 492 sayılı Kanun ile diğer kanunlar uyarınca alınması gereken tüm harçlardan istisnadır. İşlemleri yerine getiren icra müdürlerine 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde, uzman ve öğretmenlere ise 41/H maddesinde belirtilen esaslara göre ücret ödenir. Bu iş ve işlemler için yapılacak tüm masraflar, avukatlık ücreti hariç, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca belirlenir." hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal değişiklik uyarınca 04.04.2022 tarihi itibarıyla Adıyaman, Elazığ, Erzurum, Gümüşhane, Kırıkkale, Kırşehir, Mardin, Muğla, Sivas, Tekirdağ, Uşak İllerinde çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair işlemlerin Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri tarafından yerine getirilmesi kararlaştırılmıştır.
Buna göre, İcra ve İflas Kanununda çocukla şahsi münasebet kurulmasına ilişkin düzenlemeler yürürlükten kaldırılmış ise de; 5395 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası gereği henüz yurt genelinde yeni uygulamaya geçilmediği, yukarıda belirtilen 11 il haricinde kalan diğer illerde yürürlükten kaldırılan düzenlemeler esas alınarak çocuk teslimi ve şahsi münasebete dair ilamların icrasının icra müdürlüklerince yerine getirildiği, ayrıca Tarife kuralının 2019 yılına ait olduğu da dikkate alındığında, dava konusu düzenleme bakımından hukuka uygunluk denetiminin yapılması gerekmektedir.
Dava konusu tarife kuralında, "Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilamın icra müdürlüğü aracılığıyla yerine getirilmesi halinde alacaklı lehine Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün birinci sırasındaki maktu avukatlık ücretine hükmolunur." hükmü yer almaktadır.
Çocukla şahsi münasebetlere dair ilamların sadece tarafların ilama dayalı yükümlülüklerine uygun davranmadığı hallerde icraya konu edildiği, tarafların rızaen bu yükümlülüğünü yerine getirdiği durumlarda ise icra takibi yapılmayacağı ve avukatlık ücreti borcu doğmayacağı dikkate alındığında, davacının iddiaları yerinde görülmeyip davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3- Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 12. maddesinin birinci fıkrasının incelenmesi;
Dava konusu Tarife maddesinde, "Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir." kuralı yer almaktadır.
Dava konusu düzenlemeye ilk kez 2018 yılı Tarifesinde yer verilmiş olup 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 70. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan aynı düzenleme Tarife kuralı haline getirilmiştir.
Davacı, Tarife'nin 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan istisnalara "12 inci maddenin birinci fıkrası hükümleri" ibaresinin eklenmesinin, kısmen iptal kararı verilen miktarın çok düşük olması durumunda tüketici aleyhine nispi oranlara göre hükmedilecek vekalet ücretinin hesabında Tarife'nin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tereddüte yol açtığını ileri sürmektedir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifenin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında, "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. "; 2. fıkrasında ise, "Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesi yer almaktadır.
Düzenlemeyle, Tarife'nin 13. maddesine göre hükmedilecek vekalet ücretlerinde, maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla nispi vekalet ücretine hükmedileceği kuralının getirildiği, ancak bu kuraldan, Tarife'nin 12. maddesinin 1. fıkrasının istisna edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Tarife'nin 12. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı yapılan itiraz başvurularında, Tüketici Mahkemeleri'nce kararın tamamının iptali durumunda, tüketici aleyhine nispi olarak hesaplanan vekalet ücretinin, 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin İkinci Kısım İkinci Bölümü'nde, Tüketici Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret (1.362,00 TL) sınırının altında kalması halinde, Tarife'nin 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan istisna hükmü gereği, maktu ücret sınırına yükseltilmeden hükmedileceği ve bu durumun tüketici lehine düzenleme getirdiği açık ise de; Tüketici Mahkemeleri tarafından kısmen iptal kararı verilen miktarın kısmen ret kararı verilen miktardan önemli ölçüde yüksek kaldığı durumlarda, kısmen iptal kararı verilen miktar üzerinden tüketici aleyhine hükmedilecek nispi vekalet ücretinin, itirazın reddedilen kısmına oranla yüksek kalabileceği sonucuna varıldığından, Tarife'nin 13. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." şeklindeki kuralı ihtiva etmeyen dava konusu Tarife maddesinde eksik düzenleme sebebiyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan 01.04.2022 tarih ve 31796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7392 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 14. maddesi ile 6502 sayılı Kanunun 70. maddesinin altıncı fıkrasına "Ancak, mevcut olduğu halde tüketici hakem heyetine sunulmayan bir bilgi veya belgenin tüketici mahkemesine sunulması nedeniyle kararın iptali halinde tüketici aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilemez." hükmü eklenmiş, bu hükmün Kanunun yürürlük tarihinden altı ay sonra (01.10.2022) yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştır.
Buna göre, tüketicilerin vekalet ücreti sorumluluğu bakımından yeni bir düzenleme getiren söz konusu yasa kuralının, iptal kararı üzerine yürürlüğe girecek yeni Tarifede ve sonraki yıllara ilişkin Tarifelerde dikkate alınması gerekmektedir.
4- Tarifenin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 13. maddesinin birinci fıkrasının incelenmesi;
Tarifenin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinin dava konusu 1. fıkrasında, "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise, "(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90. maddesinin son fıkrasında “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine, Anayasa'nın 148. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir.” hükmü yer almıştır.
Anayasa Mahkemesi; Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkı çerçevesinde vekalet ücretine ilişkin temel ilkeleri çeşitli kararlarında ortaya koymuştur.
Buna göre, Sözleşmenin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde, mahkemeye erişim hakkına açıkça yer verilmemişse de maddenin, (1) numaralı fıkrasındaki “herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, … bir mahkeme tarafından davasının … görülmesini istemek hakkı...” ifadeleri çerçevesinde ve hakkın doğası gereği mahkemeye erişim hakkını da kapsadığının kabulü gerekir.
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi için kamu yararı ile birey hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmiş olması gerekir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hale getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi halinde başvurucuya yüklenecek olan vekâlet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir. (B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38 - 39)
Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan başvurucuların, reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan vekâlet ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmeleri ihtimali veya olgusu, belirli dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmalarını engelleme ya da mahkemeye başvurmalarını anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu çerçevede, davanın özel koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir.
(...) Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak, yukarıda da ifade edildiği üzere, bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil dengeyi bozacak şekilde birey aleyhine katlanılması zor külfetler yüklenmemiş olması gereklidir. (bkz: 07/11/2013 gün ve Başvuru No:2012/791 numaralı kararı)
Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmelere göre, istenen tazminatın reddedilmesi üzerine belirli bir oranının karşı tarafa vekâlet ücreti olarak ödenmesi yükümlülüğü öngörülmesi tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlal eden bir müdahale olarak nitelendirilemeyecektir. Ancak her bir uyuşmazlığın kendine özgü niteliklerinin ve uyuşmazlığa konu olayın, davacıların mahkemeye erişim hakkı üzerinde farklı sonuçlar doğurabilmesi de mümkündür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu - Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Dava konusu tarife maddesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise; avukatlık ücretinin, tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanacağı, hesaplanan ücretin davanın görüldüğü mahkeme için öngörülen maktu ücretin altında kalması halinde ise, maktu ücrete hükmedileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Mevcut durum, maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi sonucunu doğurarak açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacıyı dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmaktadır.
Söz konusu Tarifenin, manevi tazminat davalarında avukatlık ücretini düzenleyen 10. maddesinde ise, davanın kısmen reddi durumunda karşı taraf vekili yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği, bu davaların tamamının reddi durumunda ise, avukatlık ücretinin, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu hükmedileceği öngörülmüştür.
Bu durumda, tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusundaki eksik düzenleme nedeniyle, başka bir ifadeyle, dava konusu Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, dava konusu Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 13. maddesinin 1. fıkrasında hukuka uyarlık görülmemektedir.
5- Tarifenin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 14. maddesinin dördüncü fıkrasının incelenmesi;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin dava konusu edilen 14. maddesinin 4. fıkrasında, "Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir." hükmü yer almaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Yargılama Giderleri" başlıklı 324. maddesinde, harçların ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamaların ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama giderleri olduğu belirtilmiştir.
Anılan Kanunun "Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Karar Verilmesi Halinde Gider" başlıklı 327. maddesinde ise; hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişinin sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edileceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Devlet Hazinesince üstlenileceği kurallarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan yasal düzenleme uyarınca, beraat eden kişinin sadece kendi kusurundan oluşan giderleri ödeyeceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Hazinece üstlenileceği düzenlendiğinden, ücret ödeyerek avukat tutan ve beraat eden kişinin ödediği avukatlık ücreti de kişinin önceden ödemek zorunda olduğu giderler kapsamında yer aldığından, Devlet Hazinesince karşılanması esastır.
Bu durumda, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır.
6- Tarifenin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 15. maddesinin birinci fıkrasının incelenmesi;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu edilen 15. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedilir.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu düzenlemede; Danıştay’da ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen bir davanın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda hükmedilecek avukatlık ücretinin nasıl belirleneceği hususu kurala bağlanmıştır. Buna göre, birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedilecektir.
Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği kuralı yer aldığından, avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak düzenlenen dava konusu Tarife maddesinde hukuka ve hakkaniyete aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, yukarıda alıntısı yapılan yasal düzenlemeler ile Tarifenin 15. maddesi birlikte dikkate alındığında, vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında yer aldığı ve avukatlık ücretine hak kazanabilmek için avukatın hukuki yardımda bulunmuş olması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu nedenle, anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda, Tarifede yazılı ücretin yarısına veya tamamına hükmedilebilmesi için, süresi içinde ve kararın verildiği tarihte savunmanın verilmiş olması gerektiği açıktır. Başka bir ifadeyle, süresi içinde ve kararın verildiği tarihte savunma verilmemiş ise, anlaşmazlık feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkmış olsa veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiş olsa bile avukatlık ücretine hükmedilmeyeceği tabiidir.
7- Tarifenin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 16. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (c) bentleri yönünden yapılan inceleme;
Dava konusu Tarifenin "Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret" başlıklı 16. maddesinde, "(1) Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 6.250,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 750,00 TL maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 750,00 TL maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir." hükmü yer almıştır.
Davacı tarafından, arabuluculuk faaliyetleri için öngörülen maktu avukatlık ücretinin 600,00 TL'den 750,00 TL'ye; 5.000,00 TL olarak belirlenen parasal sınırın da 6.250,00 TL'ye çıkarılmasının 2018 yılı tüketici fiyatları endeksinde Ekim ayı itibariyle on iki aylık ortalamaya göre %14,90 oranında artış gerçekleştiği dikkate alındığında 2019 yılı Tarifesine geçişte %25 oranında artış yapılmasının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmekte ise de; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan enflasyon verilerine göre 2018 yılı enflasyon oranının %20,30 olarak açıklandığı anlaşılmakta olup davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette yapılan artış oranında orantısızlık ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
8- Tarifenin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 17. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi;
Dava konusu Tarife maddesinde, "Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez." hükmü yer almaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun "Sigortacılıkta tahkim" başlıklı 30. maddesinin 17. fıkrasında, "Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir." kuralına yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu çerçevesinde sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla getirilmiş alternatif bir çözüm yolu olan tahkim yoluna başvurulmasında, diğer bir ifade ile Sigorta Tahkim Komisyonunda takip edilen işlerde, talebi tamamen veya kısmen reddedilenlerin sigorta poliçesinden menfaat temin edenler, sigortalılar olduğu ve bu tür bir başvurunun sigorta şirketlerine karşı yapıldığı hususları ile 5684 sayılı Kanunun madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine pozitif bir ayrımcılık yapılarak, talebin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde sigorta şirketleri lehine hükmedilecek vekâlet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biri olacağı düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu düzenleme ile konusu para olan veya para ile ölçülebilen işlerde, Tarife'nin Üçüncü Kısmına göre hesaplanan nispi ücretin asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücretin altında kalması halinde, maktu ücrete mi yoksa maktu ücretin beşte birine mi hükmedileceği konusunda tereddüt bulunduğu ileri sürülmektedir.
Uyuşmazlık miktarı 22.700,00 TL'ye kadar olan Sigorta Tahkim Komisyonları'na yapılan başvurularda, Tarife'nin Üçüncü Kısmına göre hesaplanan nispi vekalet ücretinin, 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde Asliye Mahkemelerinde takip edilen işler için öngörülen 2.725,00 TL maktu ücret sınırının altında kaldığı görülmektedir.
Dava konusu düzenlemede ise, konusu para olan veya para ile ölçülebilen işlerde "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmedileceği" yönünde düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Buna göre, konusu para olan veya para ile ölçülebilen işlerde, Asliye Mahkemeleri için öngörülen maktu ücretin altında vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden, uyuşmazlık miktarı 22.700,00 TL'ye kadar olan başvurularda, davacı sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilecektir.
Öte yandan, sadece talebin kısmen veya tamamen reddi hallerine münhasır olmak üzere, sigorta şirketleri lehine vekalet ücretinin beşte birine hükmedileceği 5684 sayılı Kanun'un amir hükmü olduğundan, uyuşmazlık miktarı 22.700,00 TL'ye kadar olan başvurularda, talebin kısmen veya tamamen reddi durumlarında, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücretinin beşte biri oranında sigorta şirketleri lehine vekalet ücretine hükmedilecektir.
Bu durumda, dava konusu Tarife maddesinin uygulanmasında tereddüt bulunmadığından, iptal isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
9- 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 22. maddesi yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu Tarifenin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde; "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda onbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %30’u oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." hükmü kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve olanaklı olan çabuklukla sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğu belirtilmiş; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığın Amacı” başlığını taşıyan 2. maddesinde, avukatlığın amacının; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu; “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan tutarı veya değeri ifade ettiği bildirilmiş; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında da, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği ve çabasının, işin önemi ve niteliğinin ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü” başlığını taşıyan 29. maddesinin birinci fıkrasında, tarafların, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda oldukları; “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde, hâkimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu; 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Buna göre, getirilen düzenleme ile, onbeş olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı, diğer taraftan, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği yolundaki düzenleme ile seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesine yol açılacağı kuşkusuzdur.
Bu nedenle kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, pratikteki uygulamalara ilişkin istatistiksel verilerin de hesaba katılmasıyla, belirtilen ilkeler ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 15'ten başlar şekilde ve tam ücretin %60'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenlemede, hukuka ve hak arama özgürlüğüne uyarlık bulunmamaktadır.
10- "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün, Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 2. maddesinin (b) bendinin incelenmesi;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu edilen "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün "İş Takibi Konusundaki Hukuki Yardımlarda Ödenecek Ücret" başlıklı Birinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 2. maddesinin (b) bendinde, "İpotek tesisi ve fekki gibi işlemler de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu ve sona erdirilmesi olarak nitelenen işlemler nedeni ile sürekli sözleşme ile çalışılan bankalar, finans kuruluşları ve benzerlerine verilen her bir hukuki yardım için 218,00 TL” hükmü yer almaktadır.
Davacı tarafından, fahiş miktarda belirlenen maktu ücretin, finans kuruluşlarının avukat yerine takip elemanı ile çalışması sonucunu doğuracağı gibi tüketiciye yansıyan dosya masrafını da arttıracağı iddia edilerek bu düzenlemenin iptaline karar verilmesi istenilmiş ise de; davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmemektedir.
11- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 6. maddesinin incelenmesi;
Dava konusu Tarife maddesinde, "6502 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla il ve ilçe tüketici hakem heyetleri, sebze ve meyve hal hakem heyetleri nezdinde sunulacak hukuki yardımlarda için Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak üçüncü kısmına göre belirlenecek hizmete konu işin ücreti, maktu ücretin altında ise: 493,00 TL" hükmü yer almaktadır.
Tarife'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün Birinci Kısım, İkinci Bölümü'nde "İş takibi konusundaki hukuki yardımlarda ödenecek ücret" başlığı altında yapılan düzenlemelerin, vekil ile müvekkil arasındaki akdi ilişkiye dayanan akdi vekalet ücretini içerdiği anlaşılmaktadır.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde 395,00 TL olarak belirlenen maktu vekalet ücretine %24,81 oranında artış yapılmak suretiyle dava konusu 2019 yılı Tarifesinde 493,00 TL olarak düzenlendiği görülmektedir.
Buna göre, 2018 yılı enflasyon oranının %20,30 olarak açıklandığı da dikkate alındığında davalı idarenin takdir yetkisi çerçevesinde, avukatların gelişen ekonomik refahtan pay almaları amacına yönelik olarak hazırlanan Tarife maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, dava konusu Tarife maddesinin ikinci cümlesinde "Ancak üçüncü kısmına göre belirlenecek hizmete konu işin ücreti, maktu ücretin altında ise, 493,00 TL" düzenlemesine yer verilmek suretiyle hizmete konu işin ücretinin maktu ücretin altında kalması halinde hükmedilecek akdi vekalet ücretinin maktu ücrete yükseltildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2018/229 K:2022/2405 sayılı; 05.04.2022 tarih ve E:2019/10 K:2022/2406 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava konusu kural hizmete konu işin değerinin üzerinde vekalet ücreti ödenmesine yol açacağı ve hakem heyetine başvuran taraf aleyhine ölçüsüz yükümlülüğe sebebiyet verebileceğinden, dava konusu düzenlemede "hizmete konu işin değeri maktu ücretin altında ise hizmete konu işin değeri kadar" ibaresine yer verilmemesi, başka bir ifadeyle eksik düzenleme bulunması nedeniyle dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
12- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. ve 8. maddelerinin incelenmesi;
21/12/2015 gün ve 29569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 900,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için, daha önce aynı kısma yönelik 09/11/2015 tarihli değişiklikte belirlenen 600,00 TL vekâlet ücretinin çok geçmeden 21/12/2015 tarihinde yayımlanan tarife ile %50 artırılarak 900,00 TL'ye yükseltildiği, belirtilen zaman dilimlerinde ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla 30/11/2016 gün ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarife değişikliği yapılarak, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 700,00 TL maktu ücret öngörülmüş, daha sonra 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan dava konusu 2017 yılı Tarifesinin 7. maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 990,00 TL, 8. maddesinde de, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 770,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 gün ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararının kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, daha sonra Dairemizin 02/10/2018 gün ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/1027 K:2020/2808 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2017 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. maddesinde, "Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 990,00 TL", 8. maddesinde, "Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 770,00 TL” maktu ücret düzenlemesine karşı açılan davada ise; Dairemizin 09.10.2018 tarih ve E:2017/1257 K:2018/5478 sayılı kararı ile dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/824 K:2020/2813 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler hukuka uygun bulunduğundan, makul düzeyde artış yapılmak suretiyle belirlenen 2018 yılı Tarifesinde yer alan düzenlemeler de hukuka uygun bulunarak Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2018/453 K:2022/2416 sayılı kararı ile davanın bu kısım yönünden reddine karar verilmiştir.
2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu edilen "Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. maddesinde, "Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 1.162,00 TL" hükmü, 8. maddesinde ise, "Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 1.056,00 TL” hükmü yer almaktadır.
TÜİK verilerine göre 2018 yılı enflasyon oranının %20,30 olarak açıklandığı anlaşılmakta olup 2018 yılı Tarifesinde yer alan maktu ücretler üzerinden ortalama %25 oranında artış yapılmak suretiyle belirlenen dava konusu maktu ücretlerdeki artış oranında, davalı idarenin takdir yetkisi ile avukatın emek ve çabası da dikkate alındığında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
13- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin incelenmesi;
21.12.2015 gün ve 29569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 16. maddesinde, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşmasız ise 1.000,00 TL, duruşmalı ise 1.500,00 TL; maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, 09/11/2015 tarihli değişiklik ile bu davalar "duruşmalı" ise vekalet ücreti 1.250,00 TL olarak belirlendiği, dava konusu tarife ile de bu tutarın kısa zaman içinde %20 oranında artırılarak 1.500,00 TL'ye yükseltildiği, öte yandan bu davalar "duruşmasız" ise bu miktarın dava konusu tarifeye göre 1.000,00 TL olarak öngörüldüğü, ancak 2015 yılına ilişkin tarifede bu miktarın 750,00 TL olarak belirlendiği, her ne kadar 2014 yılı Asgari Ücret Tarifesinde belirtilen miktarlar 2015 yılında değiştirilmemiş ise de yaklaşık %33'lük bir artış yapıldığı, ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla 30/11/2016 gün ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarife değişikliği yapılarak, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşmasız ise 900,00 TL, duruşmalı ise 1.375,00 TL maktu ücret öngörülmüş, daha sonra 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 yılı Tarifesinde, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşmasız ise 990,00 TL, duruşmalı ise 1.510,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 gün ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalara nazaran daha fazla avukatlık ücreti öngörülmesi suretiyle düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararının kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine ve daha sonra Dairemizin 02/10/2018 gün ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla da bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/1027 K:2020/2808 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 yılı Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 17. maddesinde yer alan, "İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için a) Duruşmasız ise 990,00 TL, b) Duruşmalı ise 1.510,00 TL” düzenlemesine karşı açılan davada ise, Dairemizin 09.10.2018 tarih ve E:2017/1257 K:2018/5478 sayılı kararı ile dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/824 K:2020/2813 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Diğer taraftan 2018 yılı Tarifesinde yer alan düzenlemeye karşı açılan davada ise Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2018/453 K:2022/2416 sayılı kararı ile bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 2019 yılı Tarifesinin "Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünün 16. maddesinde ise; "İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için;
a) Duruşmasız ise: 1.362,00 TL,
b) Duruşmalı ise: 2.075,00 TL" düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı tarafından, duruşmalı ve duruşmasız davalar için öngörülen vekalet ücretleri arasında ciddi fark bulunduğu ve ülkenin ekonomik verileri üzerinde artış yapıldığı ileri sürülmüştür.
Yukarıda yer verilen yargısal süreç ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararları dikkate alındığında, idare ve vergi mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşma kriteri esas alınarak duruşmasız olarak takip edilen davalara göre duruşmalı uyuşmazlıklar için daha fazla asgari vekalet ücreti belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
14- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 20. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin incelenmesi;
21/12/2015 gün ve 29569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 21. maddesinde, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için duruşmasız ise 1.800,00 TL, duruşmalı ise 3.000,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, 2015 yılı için öngörülen tarifede bu davalar duruşmasız ise 1.500,00 TL maktu ücret belirlendiği, her ne kadar 2014 yılı tarifesinde belirlenen bu miktar 2015 yılında değiştirilmemiş ise de, dava konusu tarife ile bir önceki yıla oranla yaklaşık %20'lik bir artış yapıldığı, bununla birlikte 09/11/2015 tarihinde yapılan değişikliklerde anılan bu davalar duruşmalı ise 2.500,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, fakat çok kısa bir süre sonra bu miktarın da, dava konusu tarife ile %20'lik bir artışla 3.000,00 TL'ye yükseltildiği, ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla 30/11/2016 gün ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarife değişikliği yapılarak, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için duruşmasız ise 1.650,00 TL, duruşmalı ise 2.750,00 TL maktu ücret öngörülmüş, daha sonra 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 yılı Tarifesinde, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için duruşmasız ise 1.800,00 TL, duruşmalı ise 3.000,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 gün ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalara nazaran daha fazla avukatlık ücreti öngörülmesi suretiyle düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı kararının kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine, daha sonra Dairemizin 02/10/2018 gün ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/1027 K:2020/2808 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan 02/01/2017 gün ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 yılı Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 21. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yer alan "Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için a) Duruşmasız ise 1.800,00 TL, b) Duruşmalı ise 3.000,00 TL” düzenlemesine karşı açılan davada ise, Dairemizin 09.10.2018 tarih ve E:2017/1257 K:2018/5478 sayılı kararı ile dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/824 K:2020/2813 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Diğer taraftan 2018 yılı Tarifesinde yer alan düzenlemeye karşı açılan davada ise Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2018/453 K:2022/2416 sayılı kararı ile bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu Tarifenin "Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünün 20. maddesinde, "Danıştay’da ilk derecede görülen davalar için;
a) Duruşmasız ise: 2.475,00 TL
b) Duruşmalı ise: 4.125,00 TL" düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı tarafından, duruşmalı ve duruşmasız davalar için öngörülen vekalet ücretleri arasında ciddi fark bulunduğu ve ülkenin ekonomik verileri üzerinde artış yapıldığı ileri sürülmüştür.
Yukarıda yer verilen yargısal süreç ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararları dikkate alındığında, Danıştay'da ilk derecede takip edilen davalar için duruşma kriteri esas alınarak duruşmasız olarak takip edilen davalara göre duruşmalı uyuşmazlıklar için daha fazla asgari vekalet ücreti belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
15- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 23. maddesinin (b) bendinin incelenmesi;
2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün Tarifenin İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 19. bendinde, "Sayıştayda görülen hesap yargılamaları için" 3.500,00 TL vekalet ücreti; "Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler için" başlıklı 24. maddesinin "Bireysel Başvuru" başlıklı (b) bendinde; duruşmalı ise 3.600,00TL, duruşmasız ise 1.800,00 TL vekalet ücreti öngörülmüştü.
Belirtilen düzenlemeye karşı açılan davada ise, Dairemizin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararında, 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 19. bendi ile 24. bendinin (b) alt bendi bir arada incelenerek; Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarih ve E:2014/172, K:2014/170 sayılı kararında Sayıştay'ın "Mahkeme" sıfatına haiz bulunduğu ve yaptığı hesap yargılamasının "dava" niteliğinde olduğunun vurgulandığı belirtilerek Anayasa'da yüksek mahkemeler arasında sayılmasa da Anayasa Mahkemesinin tespitlerinden hareketle niteliği itibarıyla Sayıştay'ı bir mahkeme, gördüğü hesap yargılamasını da dava olarak değerlendirmenin doğru olacağı, 2016 yılı Tarifesinde, Sayıştay dahil olmak üzere Anayasa'nın "Yargı" başlıklı üçüncü bölümünde yüksek mahkemeler arasında zikredilen Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesinde görülen dava ve işlere ilişkin ayrı ayrı avukatlık ücreti belirlenmiş ise de esasen nitelikleri itibariyle vekalet ücretini farklı kılacak bir nedenin bulunmadığı, belirtilen yargı mercilerinin gördüğü davaların, yargısal niteliği itibari ile farksız olduğu, dolayısıyla vekalet ücreti belirlenirken bir önceki yıla ilişkin enflasyon
oranı da dikkate alınarak bu merciler arasında bir denge kurulmasının zorunlu olduğu gerekçelerine yer verildiği görülmektedir.
Dairemizin mezkur kararı doğrultusunda 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife'nin 10. maddesi ile 2016 yılı Tarifesinin 19. satırı “19. Sayıştay’da görülen hesap yargılamaları için 3.000,00 TL” şeklinde; 12. maddesiyle de 2016 yılı Tarifesinin 24. maddesinin (b) alt bendi, " b) Bireysel başvuru Duruşmalı işlerde 3.500,00 TL; Duruşmasız işlerde 1.750,00 TL” şeklinde değiştirilmiştir.
Adalet Bakanlığı tarafından, 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife'nin muhtelif maddelerine karşı açılan davada, Dairemizin 02.10.2018 tarih ve E:2016/15202 K:2018/5105 sayılı kararı ile "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 19. maddesi ile 24. maddesinin (b) bendinde yapılan değişiklik yönünden, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, yüksek mahkemeler arasında denge kurulması amacıyla, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/463 K:2020/2812 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
2017 yılı Tarifesine karşı açılan davada, Dairemizin 09.10.2018 tarih ve E:2017/1257, K:2018/5478 sayılı kararı ile yüksek mahkemeler yönünden eşit avukatlık ücreti öngörülmesine ilişkin dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/824 K:2020/2813 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş, 2018 yılı Tarifesine karşı açılan davada da aynı gerekçeyle Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2018/453 K:2022/2416 sayılı kararı ile davanın bu kısım yönünden reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 2019 yılı Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 18. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde; Sayıştay’da görülen hesap yargılamaları için a) Duruşmasız ise: 2.475,00 TL, b) Duruşmalı ise: 4.125,00 TL"; "Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler için" başlıklı 23. maddesinin (b) bendinde; "b) Bireysel başvuru, Duruşmalı işlerde 4.125,00 TL, Duruşmasız işlerde: 2.475,00 TL" düzenlemesi yer almıştır.
Bu durumda, Dairemizin ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yukarıda belirtilen kararları doğrultusunda, Sayıştay da dahil olmak üzere yüksek mahkemelere ilişkin ayrı vekalet ücreti belirlenmesinden vazgeçilerek Tarifede yer alan tüm yüksek mahkemeler için eşit avukatlık ücreti tespit edildiği görüldüğünden düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
16- Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün Üçüncü Kısmında yer alan 8. maddesinin incelenmesi;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dava konusu edilen "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün üçüncü kısmında yer alan 8. maddesinde, "3.000.000,00 TL’dan yukarısı için %1,00” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Tarife'nin Üçüncü Kısmında yargı yerleri ile icra ve iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki yardımlara ödenecek avukatlık ücreti düzenlenmiş olup, söz konusu düzenlemede; hukuki yardımın kapsadığı parasal değerlerin tutarları kademelendirilerek, ilk 35.000,00 TL için %12, sonra gelen 45.000,00 TL için %11, sonra gelen 80.000,00 TL için %8, sonra gelen 240.000,00 TL için %6, sonra gelen 600.000,00 TL için %4, sonra gelen 750.000,00 TL için %3, sonra gelen 1.250.000,00 TL için %1,50, 3.000.000,00 TL'den yukarısı için %1,00 şeklindeki usul izlenerek avukatlık ücretinin hesaplanacağı öngörülmüştür.
Davacı tarafından; 2013 yılı Tarifesinin 8. maddesinin, 3.000.000,00 TL'den yukarısı için %0,1 şeklinde düzenlenmiş olmasına karşın, 2014 yılı Tarifesinde bu oranın %1,00 olarak belirlendiği ve dava konusu Tarifede de bu oranın aynen muhafaza edildiği, %900 oranında yapılan söz konusu artışın, yıllık enflasyon oranı, kalkınma hızı ve refah payı göz önüne alındığında çok yüksek olduğu ileri sürülmekte ise de, 28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesinin iptali istemiyle açılan davada Dairemizin 15.01.2018 tarih ve E:2014/898 K:2018/11 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22.05.2019 tarih ve E:2018/1964 K:2019/2565 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, öte yandan aynı Tarife kuralına 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı Tarifelerinde de yer verilmesi sebebiyle davacı tarafından söz konusu Tarife kuralının iptali istemiyle Dairemizin 2015/787, 2015/15049, 2017/1257, 2018/453 esasına kayıtlı olarak açılan davalarda da Dairemizin 15.01.2018 tarih ve E:2015/787, K:2018/13; 02.10.2018 tarih ve E:2015/15049, K:2018/5104; 09.10.2018 tarih ve E:2017/1257, K:2018/5478; 05.04.2022 tarih ve E:2018/453, K:2022/2416 sayılı kararlarıyla davanın reddine karar verilmiş olup 2015, 2016 ve 2017 yılı Tarifeleri hakkında verilen kararlar temyiz incelemesinden geçerek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca onanmıştır.
Bu durumda daha önce yargısal denetimi yapılan ve temyiz incelemesinden de geçerek hukuka uygun bulunan aynı tarife kuralına 2019 yılı Tarifesinde yer verilmesi sebebiyle açılan davanın reddi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
17- Maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden yapılan inceleme;
Dava konusu 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Ücret Tarifesi" Bölümünde yer alan maktu ücretler incelendiğinde, bir önceki yıl Tarifesine göre ortalama %25 oranında artış yapıldığı görülmektedir.
21/12/2015 gün ve 29569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine karşı açılan davada, Dairemizin 02.10.2018 tarih ve E:2015/15049 K:2018/5104 sayılı kısmen iptal kısmen ret kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 02.12.2020 tarih ve E:2019/1027 K:2020/2808 sayılı kararı ile maktu ücretlerdeki artış oranına ilişkin verilen iptal kararı yönünden bozulmuş diğer kısımlar yönünden ise onanarak kesinleşmiştir. Bozma kararında yer verilen gerekçeler doğrultusunda yeniden yapılan incelemede ise, Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2021/2151 K:2022/2403 sayılı kararı ile 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olmayan veya Para ile Değerlendirilemeyen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret" başlıklı İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan; a) "5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için 600,00 TL" düzenlemesi yönünden, bir önceki tarife olan 2015 yılı Tarifesine kıyasla %100 oranında; b) "11. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için: 1.800,00 TL" ve c) "13. Askeri Mahkemelerde takip edilen davalar için:1.800,00 TL" şeklindeki düzenlemeler yönünden ise bir önceki 2015 yılı Tarifesine kıyasla %63,63 oranında artış gerçekleştirildiği anlaşıldığından, belirtilen maktu ücretlerdeki artış oranının ülkenin ekonomik ve sosyal durumu, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emek ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca hukuka uygun bulunan oranın (%33,33) oldukça üzerinde gerçekleştirildiği ve bu artış oranlarının hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu sonucuna varılarak iptaline karar verilmiştir.
2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısım İkinci Bölümünde ise 2016 yılı Tarifesi için iptal edilen söz konusu düzenlemeler; "5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için: 600,00 TL" , "13. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için: 1.980,00 TL" ve 15. Askeri Mahkemelerde takip edilen davalar için:1.980,00 TL" şeklinde düzenlendiği anlaşılmış ve Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2021/2152 K:2022/2404 sayılı kararı ile İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için öngörülen maktu ücrette bir önceki Tarifeye göre hiç artış yapılmadığı, Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar ve Askeri Mahkemelerde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrette ise bir önceki Tarifeye göre %10 oranında artış yapıldığı anlaşılmakta ise de; 2016 yılı Tarifesine geçişte bahsi geçen düzenlemelerdeki artış oranı, Dairemizin 05.04.2022 tarih ve E:2021/2151 K:2022/2403 sayılı kararı ile hukuka aykırı bulunarak iptal edildiğinden ve dava konusu 2017 yılı Tarifesinde belirtilen maktu ücretlerin yeniden belirlenmesi gerekeceğinden, söz konusu düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle belirtilen düzenlemelerin iptaline karar verilmiştir.
11.02.2017 tarih ve 29976 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair 6771 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle 2709 sayılı Kanuna (T.C. Anayasası) eklenen Geçici 21. maddenin E bendi ile askeri mahkemeler kapatıldığından ve 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa Değişikliği Referandumunun kabul edilmesiyle birlikte Anayasa değişikliğini içeren kanun yürürlüğe girdiğinden askeri mahkemelerde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret düzenlemesine 2018 yılı Tarifesinde yer verilmemiş; 2016 ve 2017 yılı Tarifelerinde yer alan İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için ve Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret düzenlemeleri Dairemizin yukarıda belirtilen kararları ile iptal edildiğinden ve iptal kararının gereği olarak bu maktu ücretlerin yeniden belirlenmesi gerekeceğinden dava konusu 2018 yılı Tarifesinde yer alan düzenlemelerde de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu 2019 yılı Tarifesinde ise "Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde "5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için: 825,00 TL" ve "13. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için: 2.725,00 TL" şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
Buna göre, 2016, 2017 ve 2018 yılı Tarifelerinde yer alan İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için ve Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret düzenlemeleri Dairemizce iptal edildiğinden ve iptal kararının gereği olarak bu maktu ücretlerin yeniden belirlenmesi gerekeceğinden, iptal edilen düzenlemeler üzerinden artış yapılmak suretiyle belirlenen dava konusu maktu ücretlerde de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan dava konusu Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan diğer maktu ücretlerde davalı idarenin takdir yetkisi doğrultusunda avukatın emek ve çabası da gözetilerek ortalama %25 oranında artış yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan;
a)- 12. maddesinin birinci fıkrasının, İPTALİNE,
b)- 13. maddesinin birinci fıkrasının İPTALİNE,
c) 22. maddesinin, İPTALİNE,
d) 11. maddesinin birinci ve altıncı fıkraları yönünden DAVANIN REDDİNE,
e) 14. maddesinin dördüncü fıkrası yönünden DAVANIN REDDİNE,
f) 15. maddesinin birinci fıkrası yönünden DAVANIN REDDİNE,
g) 16. maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
h) 17. maddesinin ikinci fıkrası yönünden ise; DAVANIN REDDİNE,
2- 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Ücret Tarifesi" Bölümünde yer alan;
a) Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 6. maddesinin ikinci cümlesinin İPTALİNE,
b) Birinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 2. maddesinin (b) bendi yönünden DAVANIN REDDİNE,
c) İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 7. ve 8. maddeleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
d) İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
e) İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 20. maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
f) İkinci Kısım, İkinci Bölümde yer alan 18. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 23. maddesinin (b) bendi yönünden DAVANIN REDDİNE,
g) Üçüncü Kısımda yer alan 8. maddesi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3- 02/01/2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2019 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan,
a) "5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için: ...TL" ve "13. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için: ...TL" şeklindeki düzenlemelerin maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden İPTALİNE,
b) Diğer maktu ücretlerdeki artış oranı yönünden ise DAVANIN REDDİNE,
4- Dava kısmen iptal kısmen ret ile sonuçlandığından ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...TL yargılama giderinin yarısı olan ...TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına; diğer yarısı olan ...TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine; ...TL vekalet ücretinin de davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
6- Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
7- Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
15/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.