Abaküs Yazılım
5. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9015
Karar No: 2022/2524
Karar Tarihi: 17.02.2022

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/9015 Esas 2022/2524 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu kaydının yanlış yazılmasından kaynaklı zararın, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davası açılmıştır. İlk derece mahkemesi kararı kabul edilmeyerek istinaf edilmiş ve bu süreçte davacı yönünden esastan reddedilirken davalı Hazine yönünden kabul edilmiştir. Ancak Yargıtay'a yapılan temyiz başvurusunda, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların Devlet sorumluluğunda olduğu, Devletin kesinleşen kadastro işlemi sonrasında oluşturulan tapu sicilinde gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlü olduğu vurgulanmıştır. Bu nedenle davacıların tazminat talebinin haklı olduğu ve hükümdeki yanılgılı değerlendirme sonucu davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Kararın dayandığı kanun maddesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesidir. Kanun maddesi, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin kusursuz sorumluluğunu, sorumlu olan görevlilere rücû etme hakkını ve davalara tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini düzenlemektedir.
5. Hukuk Dairesi         2020/9015 E.  ,  2022/2524 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
    Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce istinaf isteminin davacılar yönünden esastan reddine, davalı idare yönünden kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden karar verilmesine dair yukarıda gün ve sayıları yazılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    - K A R A R -
    Dava, tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce davacı yönünden esastan reddine, davalı Hazine yönünde ise kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; dava konusu Tekirdağ İli, Merkez İlçesi, Karaevli Mahallesi 575 parsel sayılı, 1800 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 1984 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle muris Hüseyin Ceylan adına tespit ve tescil edildiği, 30.03.2011 tarihinde intikal yoluyla davacılara, 10.11.2015 tarihinde ise davacılar tarafından dava dışı Ahmet Ertan’a satış yoluyla devredildiği, 31.05.2016 tarihli tescil bildirimi ve eki teknik hataları düzeltme formuna göre taşınmazın yüzölçümünün 2826,01 meterekare olarak tespit edildiği, hatanın planimetre karnesinde 2800 metrekare olan yüzölçümünün fen klasörü ve tapulama tutanağına 1800 metrekare olarak hatalı yazılmasından kaynaklandığı, tecviz sınırını aştığı, anlaşılmış olup, 31.05.2016 tarihinde düzeltmenin yapıldığı, eldeki davanın 01.11.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
    Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. Bundan başka; tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
    Bu itibarla; davacıların murisinin kadastro ile edindiği taşınmazın yüzölçümünün fen klasörüne ve kadastro tutanağına hatalı yazılmasından kaynaklı olarak oluşan ve tecviz sınırını aşan zararın Hazine'den tahsili için hukuki yararlarının bulunmakta olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi,
    Doğru görülmemiştir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 17/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi