16. Ceza Dairesi 2021/1442 E. , 2021/3332 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 3- 5/1. maddesi ile TCK"nın 53/1-2-3, 58/9, 62, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca
dosyanın Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.05.2021 tarihinde üye ...’ın muhalefeti ile oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafında yürüten soruşturma sonucunda 24.02.2017 tarihi ve 2017/1868 Esas sayılı iddianamesiyle kamu davası açıldığı sanık hakkında iddianamede gösterilen suç tarihinin 14.10.2016 tarihi olduğu sanık hakkında Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama sonucunda sanığın silahlı terör örgütü olma suçundan sonuç olarak 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından istinaf talebinin reddine karar verildi. Kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda kararın oyçokluğuyla ONANMASINA karar verildiği tespit edilmiştir.
Karara muhalefet etmemizin hukuki sebepleri;
Sanık hakkında yargılama devam ederken aynı suçtan CMK"nın 135 maddesi kapsamında iletişim tespiti dinlenmesi kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararına dayanılarak sanık hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçundan ikinci bir soruşturma başlatıldığı ve sonuçlandığı bu yargılama devam ederken sanık hakkında silahlı terör örgütü suçundan kamu davası açılarak Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/357 Esas sayılı dosyası üzerine yapılan yargılama sonucunda sanığın terör örgütüne üye olma suçundan sonuç olarak 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı tespit edilmiştir.
Bu kararda karşı oy kullanmamızın sebebi sanık hakkında yargılaması devam eden silahlı terör örgüt üyeliği suçundan iki ayrı dosyanın getirilerek yargılamalarının birlikte yürütülmesi gerekip gerekmediğine yöneliktir.
- Sanık hakkında Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2019 tarihli 2020/198 Esas, 2020/294 Karar sayılı ilamı (İddianamede suç tarihi: 14.10.2016), bu ilamın Yargıtay 16. Ceza Dairesinde 2021/1442 Esas sayılı dosyası olduğu öncelikle bu dosyanın mevcut dosya ile birlikte incelenmesi,
- Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli 2019/357 Esas, 2020/61 Karar (İddianamede suç tarihi 17.10.2019), bu ilamın Yargıtay 16. Ceza Dairesinde 2020/6239 Esas sayılı dosyası olduğu öncelikle bu dosyanın mevcut dosya ile birlikte incelenmesi,
Sanık hakkında terör örgütü üyeliğinden yargılama devam ederken CMK"nın 135 maddesi kapsamında aynı suçtan iletişim tespiti dinlenmesi kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararının mahkeme tarafından verilmesi gerekirken aynı suç kapsamında dinlenme kararının yargılama yapılan mahkeme dışındaki bir hakim tarafından verilmesi esas itibariyle usul ve yasaya aykırıdır.
Dairemizin ve Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararlarından silahlı terör örgütü suçunun tipik eylem unsuru şu şekilde tamamlamıştır. "...Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir.Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneteticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.)
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de, örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda da; silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasada ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir.
Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği, hukuki veya fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Örgüt üyeliği, yakalanma, örgütün dağılması, örgütten ihraç ya da kendiliğinden örgütten ayrılma gibi sebeplerden sona erer. Yakalanmayan sanık hakkında düzenlenen iddianame temadi eden suç için hukuki kesinti oluşturmaz. Örgüt üyeliğinden mahkum olduktan sonra tekrar örgütle hiyerarşik bağ kurup süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren faaliyetlere katılması halinde yeniden üyelik suçu oluşacaktır...."
Aksi takdirde sanığın mevcut eylemleri değerlendirilerek hukuki durumu belirlenir. Mevcut dosyada sanığın iletişim tespiti sonucu elde edilen bilgiler hukuki kabul edilse bile mahkeme kabulünde geçen "örgüt faaliyetleri kapsamında kurban parası toplanması, kurban kesilmesi ve dağıtılması faaliyetlerinde bulunması, işyerine gelen örgüt içerisinde yer alan şahısların dağılmalarını önleyici ve örgüte bağlılıkların artırmaya yönelik faaliyetlerde bulunması şeklindeki eylemleri esas alınarak örgüt üyeliği kabul edildiği. Oysaki bu eylemlerin örgüte yardım niteliğinde eylemler olduğu dolayısıyla; Sanık hakkında yargılaması devam eden örgüt üyeliği ve örgüte yardım suçlarına ilişkin dosyaların birlikte görülüp sonuçlandırılması gerektiği Dairemizin istikrarlı kararlarında benimsendiği bu nedenle sanık hakkında Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinde silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılaması yapılan 2020/198 Esas sayılı dosyası ile Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesinde silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılaması yapılan 2019/357 Esas sayılı dosyası getirilerek birleştirilip yargılamalarının birlikte yürütülmesi zorunludur.
Suç örgütüne üye olmak mütemadi suçlardan sayıldığından, devamlılık iradesi, suç örgütü üyeliğinin bir unsuru olarak kabul edilmelidir. Bir suç örgütünün üyesi kapsamında cezalandırılmışsa aynı dönemde işlenen eylemleri için artık örgüte üyelikten dolayı tekrar cezalandırılması mümkün olmayacaktır. Aksine uygulamalar bir suçtan bir defa cezalandırılmayı öngören “ne bis in idem” ilkesini ihlal edecektir.
Nitekim; Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 07.12.2016 tarih 2015/2186 Esas ve 2016/6600 Karar sayılı ilamında belirttiği gibi “Sanığa yüklenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olması da gözetilip, kesinleşmiş (dosyamızda yargılaması bitmiş) dosyanın onaylı örneği dosya arasına alınıp anılan dosyada sanığa atılı eylem ve faaliyetler belirlendikten ve dosyamızda aynı eylem ve faaliyetler sebebiyle mükerrer yargılama yapılıp yapılmadığı hiç bir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanıp önceki mahkumiyetine konu olan ve mahkemece sabit görülen eylem ve deliller çıkarıldıktan sonra bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre; üyelik suçunun oluşumu için eylemlerde çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk bulunup bulunmadığı, hukuki ve fiili kesinti sonrası örgütsel faaliyetlerine devam edip etmediği tartışılarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır ...“
Yine Dairemizin 27.09.2017 tarih ve 2017/4977 sayılı kararı aynı yöndedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bu tür kararlarında “Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği hukuki ve fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Örgüt üyeliği, yakalanma, örgütün dağılması, örgütten ihraç ya da kendiliğinden örgütten ayrılma gibi sebeplerle sona erer. Yakalanamayan sanık hakkında düzenlenen iddianame temadi eden suç için hukuki kesinti oluşturmaz. Örgüt üyeliğinden mahkum olduktan sonra tekrar örgütle hiyerarşik bağ kurup, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren faaliyetler katılması halinde yeniden üyelik suçu oluşacaktır.” (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 18.07.2017 tarih ve 2016/7162 Esas, 2017/4786 Karar)
Sanık hakkında “ne bis in idem” (ikinci kez yargılanamaz) kuralına aykırılık teşkil etmemesi bakımından tüm dosyaların birlikte değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekir. En azından bizim dosyamız bakımından;
Sanık hakkında yargılaması sonuçlanan kamu davalarındaki mahkumiyetine ilişkin yukarıda belirtilen dosyalar getirilerek sanığa atılı eylem ve faaliyetler belirlendikten ve dosyamızda aynı eylem ve faaliyetler sebebiyle mükerrer yargılama yapılıp yapılmadığı hiç bir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde tespit edildikten sonra karar verilmesi yasal zorunluluk olduğundan çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.