(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/29888 E. , 2020/2221 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20.09.1991 tarihinde davalı Bakanlığa bağlı Yerköy Devlet Hastanesi bünyesinde çalışmaya başladığını ve 2014 yılı Ekim ayına kadar işçi olarak çalıştığını, iş aktinin müvekkili tarafından 506 sayılı Yasanın geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı almak üzere sona erdirildiğini, emeklilik nedeni ile işten ayrılmanın haklı bir neden olduğunu ancak yasal alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, izin ücreti alacağı ve fazla, mesai alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili idarenin çalışanı olmayıp alt işveren şirketin işçisi olduğunu, taraflarına bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, kendi isteğiyle emekliye ayrılan davacının kullandığı izinleri ve tuttuğu nöbetleri gösterir belgeleri mahkeme dosyasına gönderdiklerini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık, davacının davalı ... bünyesinde değişen alt işverenlerde geçen çalışmasının kıdem tazminatına etkisi konusunda toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. maddesi uyarınca, "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. "
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesi kapsamında işyeri devri niteliğindedir. Dairemizin içtihatları bu yöndedir.
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışmasının devir olup olmadığı, tazminatı ödenip ödenmediğinin belirlenmesi için her alt işverenden şahsi sicil dosyasının temin edilerek getirtilmesi, incelenmesi ve asıl işveren alt işverenlere ihbar edilmesini talep ettiğinde davanın ihbar edilerek, anılan delillerin toplanması gerekir.
Dosya içeriğine göre davacının davalı ... Bakalığı bünyesindeki hastanede yardımcı hizmet olan temizlik hizmetinde değişen alt işverenler işçisi olarak çalıştığı sabittir. Davalı Bakanlık ile davacının hizmet süresi boyunca değişen alt işveren ve son alt işveren arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun"un 2/6. maddesi uyarınca asıl-alt işveren ilişkisi olduğu anlaşılmakla Mahkemenin bu konudaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak yukarda açıklanan hukuki olgulara göre, değişen alt işverenler arasında işyeri devri olup olmadığı, davacının uyuşmazlık konusu dönemin tamamında davalı Bakanlığa ait hastanede çalışıp çalışmadığı, arada ödenen kıdem tazminatı bulunup bulunmadığı, varsa mahsubunun gerekip gerekmediğinin belirlenmesi için son alt işveren dahil tüm alt işverenlerdeki şahsi sicil dosyasının getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre davalı belediyenin sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece davacının alt işverenlerdeki şahsi sicil dosyaları ve hizmet alım sözleşmeleri getirtilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu da, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasındadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili, davacının hizmet süresi boyunca yıllık izin haklarının kullandırılmadığını, sadece 1-2 günlük mazeret izinleri kullanabildiğini iddia etmiştir. Mahkemece, yapılan değrlendirmede davacının toplam hizmet süresi olan 10 yıllık dönemde 26 gün izin kullanıldığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 9 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının bu konudaki beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, 11.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.