Esas No: 2017/384
Karar No: 2019/1323
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/384 Esas 2019/1323 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ödeme emirlerinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 8. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair 09.07.2015 tarihli ve 2015/270 E., 2015/1077 K. sayılı karar davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 15.12.2015 tarihli ve 2015/19281 E., 2015/22543 K. sayılı kararı ile;
“...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı Kurum tarafından alacağın şirketten tahsile çalışılmadan doğrudan davacıya takip başlatması nedeniyle davacının borçtan sorumlu olmayacağı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davanın süresi içerinde açıldığı, davacının dava dışı Jeo-Mad Jeoloji Madencilik Müh. Müş. Har. Tic. Ltd. Şti."nin % 5 hisse sahibi ortağı iken, Altındağ 2. Noterliği"nin 27/05/2013 tarih 9464 yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesiyle tüm hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, dava dışı borçlu şirkete 2013 ve 2015 yıllarında ödeme emri tebliğ edildiği ancak tebliğ belgelerinin bila tebliğ iade edildiği, borçlu şirkete yapılan takibata ilişkin dosyada başkaca bilgi ve belge bulunmadığı, Kurum alacağının borçlu şirketten tanhsilinin semeresiz kalıp kalmadığının araştırılmadığı, 16/03/2015 tarih 4279501 sayı ve 2013/14393 ve 2013/14394 takip sayılı ödeme emirleriyle takibi yapılan dava konusu prim ve işsizlik sigortası primi borçlarının 2012/5 ila 9. aylara ait olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarını oluşturan, 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin Kurum"a karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinde de Kurum"un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun"da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum"a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
Öte yandan, 6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesinde de, ( Değişik madde: 22.07.1998 - 4369/21. m. ) limited şirket ortakları ( Değişik ibare: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m. ) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Somut olayda, limited şirket ortağı olan davacı hakkında şirketin prim ve işsizlik sigortası primi borçları ile ilgili 16/03/2015 tarih 4279501 sayı ve 2013/14393 ve 2013/14394 takip sayılı ödeme emirlerinin tebliğ edildiği, dava dışı borçlu şirkete de 2013 ve 2015 yıllarında ödeme emri tebliğ edildiği ancak tebliğ belgelerinin bila tebliğ iade edildiği, dava dışı ödeme emri tebliğinin mümkün olmamasının " şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" olarak değerlendirilemeyeceği, alacağın dava dışı şirketten tahsilinin semeresiz kalıp kalmadığının araştırılması gerektiği açıktır.
Mahkemece borçların 6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesi gereğince şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilip edilemeyeceğinin araştırılmadan davacı hakkında dava dışı şirket borçları ilgili ödeme emri tebliğ edilmesinin mümkün olmadığı hususunda araştırma yapmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, borçların 6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesi gereğince şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilip edilemeyeceğini araştırmak, borçların şirketten tahsil edilemememesi durumununda davacının şirketteki hissesi oranında borçlardan sorumlu olacağına karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalı kurum tarafından müvekkiline gönderilen 2013/014394 ve 2013/014393 takip nolu ödeme emirlerinin dava dışı Jeo Mad Jeoloji Mad. Müh. Müş. Haritacılık Tic. Ltd. Şti. aleyhine düzenlendiğini ve sonradan ödeme emirlerine müvekkilinin adının el yazısı ile dâhil edildiğini, ödeme emirlerinin yasal unsurları taşımadığını, müvekkilinin dava dışı 12.04.2005 tarihinde kurulan ve tescil edilen Jeo Mad Jeoloji Mad. Müh. Müş. Haritacılık Tic. Ltd. Şti."nin %5 hisse ile kurucu ortağı iken 27.05.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile ortaklığının sona erdiğini ve bu hususun 04.06.2013 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi"nde ilan edildiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereği sorumluluğun doğabilmesi için üst düzey yönetici olunması gerekmekte iken 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereği sorumluğun doğabilmesi için kamu alacağının şirketten tahsil imkânı kalmaması ve borcun ortağa ancak payı oranında yönetilmesi gerektiğini, ancak alacağın Jeo Mad Jeoloji Mad. Müh. Müş. Haritacılık Tic. Ltd. Şti."den tahsil imkânının kalıp kalmadığının araştırılmayarak şirketin sorumlu olduğu tüm borcun müvekkiline yüklendiğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı ... vekili; davanın haksız olduğunu savunarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; 6183 sayılı Kanun"un 35. maddesi uyarınca öncelikle limited şirketten borcun talep edileceği daha sonra ortaklardan talep edilebileceği, ortağın da sermaye payı oranında sorumlu olduğu hususu gözetildiğinde doğrudan davacı hakkında takip yapılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Kurum tarafından davalıya (davacıya) gönderilen 2013/014393-014394 sayılı takiplerin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; 6183 sayılı Kanun"un 35. maddesi gereğince borcun şirketten kısmen veya tamamen tahsili mümkün olmadığı takdirde kamu alacağının tahsili için şirket ortağına takip yapılacağı, şirkete tebligat yapılamaması üzerine doğrudan Kurumun takibi ortağa yöneltemeyeceği gerekçesi ile davanın kabul edildiği, şirkete ödeme emrinin tebliğ edilememiş olmasının tek başına borcun şirketten tahsil edilmeyeceği anlamına gelmeyeceği, Kurum tarafından borcun şirketten tahsil olanağının kalmadığına ilişkin yeterli araştırma yapılmadığından davacı aleyhine başlatılan takibin usulsüz olduğu, Kurumun yapmadığı araştırmanın mahkemece yapılarak, şirketin borca batık olduğunun tespitinin davacı aleyhine başlatılan usulsüz takibi geçerli hâle getirmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu ödeme emirlerinin dava dışı Jeo Mad Jeoloji Mad. Müh. Müş. Haritacılık Tic. Ltd. Şti."ne bila tebliğ iade edilmesi karşısında 6183 sayılı Kanun"un 35. maddesi gereğince borcun şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilip edilemeyeceğine ilişkin Kurum tarafından yapılmayan araştırmanın mahkemece yapılmasının gerekip gerekmediği, burada varılacak sonuca göre davacıya dava dışı şirket borçları ile ilgili ödeme emri tebliğ edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekmektedir.
6183 sayılı Kanun"un 35. maddesi;
"...Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur ..." hükmünü içermektedir.
04.06.2008 tarihli ve 5766 sayılı Kanun"un 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanun"un 3. maddesine eklenen "Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını”, “Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını” ifade eder, olarak açıklanmıştır.
Bu terimlerden anlaşılacağı üzere tahsil edilemeyen prim alacağından söz edebilmek için limited şirkete karşı 6183 sayılı Kanun"un 54 ve devamındaki maddelerinde yer alan bütün cebren tahsil yollarının tüketilmiş olmasına rağmen tahsil edilememiş olması gerekir. Tahsil edilemeyeceği anlaşılan prim alacağında ise bütün cebren tahsil yollarının tüketilmesi gerekmez, takip sırasında yapılan malvarlığı araştırması sonucunda prim alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması yeterlidir. Kurum tarafından yapılan malvarlığı araştırması sonucunda tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağı için limited şirket ortaklarına sermaye hisseleri oranında ödeme emri tebliğ edilebilir. Görülmektedir ki bu mal varlığı araştırmasının da takip sırasında Kurum tarafından yapılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda takip dosyaları incelendiğinde; dava konusu ödeme emirlerinde dava dışı Jeo- Mad Jeoloji Mad. Müh. Müş. Haritacılık Tic. Ltd. Şti."ne ait işyerine ilişkin 2012 yılının 5 ve 9. ayları arasındaki prim ve işsizlik sigortası primi borçları nedeniyle dava dışı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı eski adresine gönderilen ödeme emirlerinin "adresin mesai saatlerinde sürekli kapalı olup muhatabın bırakılan ihbara uymadığından iade" şerhiyle 27.02.2013 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, dava konusu ödeme emirlerinin davacıya 27.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, dava dışı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan adresine ödeme emirlerinin tebliğe çıkarıldığı ve adresten ayrılmış olduğundan 23.03.2015 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, Kurum tarafından davacı şirket hakkında herhangi bir mal varlığı araştırması yapılmadığı ve takip dosyasında başkaca bir işlem bulunmadığı görülmektedir.
Yeniden vurgulamak gerekir ki, dava dışı şirkete ödeme emri tebliğinin mümkün olmamasının "şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" olarak değerlendirilemeyeceği, alacağın dava dışı şirketten tahsilinin semeresiz kalıp kalmadığının araştırılması gerektiği hususunda yerel mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, araştırmanın takip aşamasında alacaklı Kurum tarafından yapılmasının gerekip gerekmediği, takip aşamasında yapılmayan bu araştırmanın yargılama aşamasında mahkemece yapılıp yapılamayacağı noktasındadır.
O hâlde, yukarıda yer verilen "tahsil edilemeyen" ve "tahsil edilemeyeceği anlaşılan" amme alacağı kavramlarının yasadaki açık tanımları ve takip hukuku genel ilkeleri nazara alındığında dava dışı şirketin malvarlığının bulunup bulunmadığı yönünde Kurum tarafından takip sırasında hiç bir araştırma yapılmadan davacıya ödeme emri gönderilmesi hâlinde, 6183 sayılı Kanun"un 35. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen şartlar gerçekleşmemiş olacağından araştırmanın yargılama sırasında Mahkemece yapılması gerekmediği yönündeki direnme kararı yerindedir. Ancak bu durumda da Mahkemece dava konusu takiplerin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespiti yerine, davacı adına gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 6183 sayılı Kanun"un amacının primlerin hızlı tahsil edilmesi olduğu, "veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan" teriminin hukuki olarak karşılığının tam olarak belli olmadığı, Kurumun iddiasının ödeme emri tebliğ edildiği ve tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı şeklinde olduğu, mahkemece bu iddianın araştırılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.12.2019 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.