Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10866
Karar No: 2018/1284

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/10866 Esas 2018/1284 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/10866 E.  ,  2018/1284 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine, dahili davalılar Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü, .... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunun iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 19/04/2007 tarihli krokide (B1) ile gösterilen 779 m² ve (B3) ile gösterilen 6598 m² yüzölçümündeki taşınmaz ile üzerindeki ahır, samanlık ve evlerin davacı adına tapuya tesciline, (B2) ile gösterilen 2221 m² bölümü hakkındaki tescil talebinin reddine, bu bölümün zilyedliğinin davacıya ait olduğunun tesbitine, (A1), (A2) ve (A3) işaretli yerler hakkındaki tescil talebinin reddine karar verilmiş; davalı ... Yönetimi, Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06/09/2008 tarih ve 2008/9784 - 11128 E.K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında “Dosyadaki bilgi ve belgelerden yargılamanın devamı sırasında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılıp 16/11/2006 ilâ 16/05/2007 tarihleri arasında ilâna çıkarılan orman kadastro çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın varlığı orman kadastrosunun kesinleşmesini önler ve tescil istemiyle açılan dava orman kadastrosuna itiraza dönüşür. 6831 sayılı Kanuna göre orman tahdidine itiraz davasına bakma görevi kadastro mahkemelerinindir. Hal böyle olunca, mahkemece tescil istemi yönünden dava elde tutulup, orman kadastrosuna itiraz isteminin tefrik edilerek Kadastro mahkemesine gönderilmesi ve sonucunun beklenmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” denilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyulmasının ardından orman kadastrosuna itiraz davası bakımından görevsizlik kararı verilmiş, tescil davası ise elde tutulmuş ancak yargılama sırasında yörede kadastro çalışmalarının başlaması ve çekişmeli taşınmazlar için 112 ada 17 ve 248 ada 2 parsel numaraları ile senetsizden, davacının zilyetliğinde olduğu belirtilerek malik, yüzölçüm ve cins haneleri açık bırakılmak suretiyle kadastro tutanakları düzenlenip kadastro mahkemesine devredildiğinden tescil talebi bakımından da görevsizlik kararı verilmiş ve verilen görevsizlik kararları sonrasında kadastro mahkemesinin temyize konu esasında davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne, 08/10/2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda 7.12 m2 olan ve (A1) ile gösterilen, 755.43 m2 olan ve (A2) ile gösterilen, 803.38 m2 olan ve (A3) ile gösterilen dava konusu taşınmazların devlet ormanı sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 248 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 779.72 m2 olan ve (B1) ile gösterilen kısmının, 248 ada ve yeni parsel numarası verilerek toplam 1 pay kabul edilerek tarla vasfıyla 1/2 hissesinin ... adına, 1/2 hissesinin ise ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 2220.91 m2 olan ve (B2) ile gösterilen, 1586.74 m2 olan ve (C) ile gösterilen, 4620.27 m2 olan ve (B3) ile gösterilen taşınmazların tarla ve bir adet kagir ev, bir adet ahşap ev iki adet ahır, iki adet samanlık, bir adet ambar vasfıyla ve 112 ada ve yeni parsel numaralarıyla toplam 1 pay olarak kabul edilerek 1/2 hissesinin ... adına, 1/2 hissesinin ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine, dahili davalılar Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden sonra yapılan ve 16/11/2006 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmaları ile 2009 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
    Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
    Şöyle ki; eldeki dava tapusuz taşınmaz tescili davası iken yörede orman kadastro ve arazi kadastro çalışmalarının başlaması ve çekişmeli taşınmazların bir kısmının tahdit sınırları içerisinde bırakılması bir kısmına da tutanak düzenlenmesi nedeniyle kadastro tespitine ve tahdide itiraz davasına dönüşmüştür. Bu durumda 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince hâkim, re"sen lüzum gördüğü bütün delilleri toplayarak taşınmaz malların tamamının niteliğini belirleyip kimin adına tescil edeceğine karar vermek zorundadır. Hükme dayanak yapılan fen bilirkişi raporunda, tescili talep edilen ve kadastro geçmeden önce (A1), (A2), (A3), (B1), (B2), (B3) ve (C) harfleriyle gösterilen çekişmeli taşınmazların hangi parsel sınırları içerisinde kaldığına ilişkin raporun ekinde yer alan kroki incelendiğinde, çekişmeli (A2) ve (B2) harfli bölümlerin yol alanında kaldığı, (C) harfli bölüm yönünden kadastroda herhangi bir ada parsel numarası altında kadastro tutanağı düzenlenmediği, (A1) ve (B1) harfli bölümlerin malik hanesi açık bırakılan 248 ada 2 sayılı parsel sınırları içinde, (A3) ve (B3) harfli bölümlerin ise 112 ada 17 sayılı parsel sınırları içerisinde kaldığı belirtilmiş ise de; bir örneği dosyada yer alan ve çekişmeli taşınmazların bulunduğu yeri kapsayan geniş kadastro paftasındaki hat ile karara dayanak alınan fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokideki hat arasında açı, eğim ve uzaklık bakımından farklılık vardır. Bu nedenle söz konusu taşınmazların malik hanesi açık bırakılan 248 ada 2 ve 112 ada 17 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde kalıp kalmadığı ya da hangi bölümlerin bu parsellerde kaldığı, bu anlamda kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı ve hangi taşınmaz bölümlerinin orman sayılan yerlerden olup olmadığı noktasında tereddüt meydana gelmiştir.
    Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi ise aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, kadastro mahkemeleri, dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmesi halinde ve askı ilân tarihleri içerisinde açılacak davalarda görevlidir.
    O halde; mahkemece öncelikle en eski tarihli ve davadan 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tapu kayıtları ve dayanak kayıtları ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, öncelikle çekişmeli taşınmaz bölümlerinin yukarda değinilen şekilde tam olarak hangi parsel sınırları içerisinde kaldığı, davaya konu olup da hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen bölümlerin olup olmadığı fen bilirkişi yardımıyla usulüne uygun olarak kadastro paftası üzerinde yapılacak çakıştırma sonucu belirlenerek şayet yol alanında kalan ya da hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen dava konusu bölümler var ise bu bölümler yönünden açılan tescil davasında 3402 sayılı Kanunun 25 ve 27. maddeleri doğrultusunda kadastro mahkemelerinin görevli olmayacağı, bu davaya bakma görevinin genel mahkemelere ait olacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmelidir. Malik hanesi açık bırakılan parsel sınırları içerisinde kalan bölümler yönünden ise; memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı, zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, davadan 15-20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi, fen elemanı ve orman mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK. 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Ayrıca; çekişmeli 248 ada 2 ve 112 ada 17 parsel sayılı taşınmazlar kadastro çalışmalarında, kadastrodan önce dava konusu olduklarından malik haneleri açık bırakılmak suretiyle kadastro tutanakları davalı olarak kadastro mahkemesine gönderildiğinden söz konusu parsellerle ilgili sicil oluşturulması gerekmekte ise de mahkemece bu parsel numaraları yönünden tescil hükmü kurulmamış, malik haneleri açık kalmış olup bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine, dahili davalılar Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi