20. Hukuk Dairesi 2017/7289 E. , 2018/1282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 21/12/2011 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyü, ... mevkiinde bulunan yaklaşık 2 dönüm miktarındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalılardan Hazine 02/03/2014 havale tarihli dilekçesiyle, davanın reddini ve taşınmazın TMK’nun 713/6 maddesi uyarınca Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve ... köyü, ... mevkiinde bulunan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2157,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın kavaklık vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1975 yılında yapılıp 16/08/1977 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 21/11/1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır. 2010 yılında kullanım kadastrosu yapılmış, genel arazi kadastrosu ise 1965 yılında yapılmış ve çekişmeli taşınmaz tescil harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna yönelik yapılan tespitte bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi açısından dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları üzerinde inceleme yapılmamış, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacının taşınmazı kayınvalidesinden satın aldığını, sonrasında yurt dışına giderek orada yaşadığını ve bu yerin top sahası olarak kullanıldığını, bazıları 10-15 yıl öncesinde bazıları da 7-8 yıl öncesinde buraya döndüğünü ve taşınmaza kavak ağacı diktiğini beyan etmişler, ziraat bilirkişi ise taşınmaz üzerinde yer alan kavak ağaçlarının yaşlarının 6-7 yaş arasında olduğunu tespit etmiş, bu haliyle davacının taşınmaz üzerindeki zilyetlik süresinin kazanıma uygun olup olmadığı, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği hususlarında tereddüt meydana gelmiştir. Ayrıca eldeki davanın niteliği dikkate alındığında, taraf teşkili açısından karar tarihi itibariyle ... Büyükşehir Belediyesinin davada taraf olmaması doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle mahkemece davadan 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle,çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmaz üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmeli, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile yerel bilirkişiler taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, zilyetliğe ara verilip verilmediği, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Dava konusu taşınmaz ... ili, ... ilçesi, ... köyü hudutları içerisinde kalmaktadır ve eldeki dava Medenî Kanunun 713. maddesine göre zilyetliğe dayalı olarak açılmış tescil istemidir. 06.12.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi ile; büyükşehir statüsündeki illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında 1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesinin taraf olacağı belirtilmektedir.
Somut olayda; davacı, dava dilekçesi ile her ne kadar davasını yasal hasımlara yöneltmiş ise de ilgili hükümleri 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Mahkemece tüzel kişiliği yargılama sırasında sona eren köy yerine sadece ilçe belediyesi olarak ... Belediyesi davaya dahil edilmiş ise de ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmemesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 21/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.