3. Ceza Dairesi 2019/8233 E. , 2019/20082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Gerekçeli karar başlığında, şikayetten vazgeçen ...’ın sıfatının “mağdur” yerine “müşteki” olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
2) Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanmasına karar verilecek yeni hüküm olduğu, bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan ve yeterli gerekçe gösterilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle Anayasa"nın 141. ve 5271 sayılı CMK"nin 34. ve 223., 230. maddelerine aykırı davranılması,
3) Sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle ihbarda bulunulması üzerine, 5271 sayılı CMK"nin 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de ihbara konu Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.10.2010 tarihli ve 2009/1096 Esas – 2010/677 Karar sayılı ilamının 5237 sayılı TCK"nin 106/1-1. cümlesinde düzenlenen "tehdit" ve TCK"nin 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçuna ilişkin olduğu; denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan "tehdit" suçunun, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesine göre uzlaşma kapsamına alındığı, tehdit suçu ile birlikte işlenen hakaret suçu yönünden de 5271 sayılı CMK"nin 253/3. maddesinin uygulanma koşulları ortadan kalktığından uzlaşmanın mümkün hale geldiği anlaşılmakla; TCK"nin 2. ve 7. maddeleri de gözetilerek, söz konusu ilama ilişkin uzlaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı mahkemesinden sorularak, uzlaşmanın sağlanması halinde sanığın güncel adli sicil kaydında ihbara konu olabilecek başkaca kasıtlı suçlardan mahkumiyet ilamlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
4) Sanığın kardeşi olan mağduru 5237 sayılı TCK"nin 6/1-f.4 maddesi gereğince silahtan sayılan tüfek ile kasten yaralamaya teşbbüs ettiği olayda, birden fazla ağırlaştırıcı nedenin (TCK"nin 86/3-a, 86/3-e maddeleri) birarada bulunması nedeniyle temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
5) 5237 sayılı TCK"nin 86. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen kasten yaralama suçunun ağırlaştırıcı nedenleri bir bütün halinde sayılmış olup her bir bentten dolayı ayrı ayrı arttırım yapılması gerektiğine dair bir hükmün bulunmadığı, birden fazla ağırlaştırıcı nedenin aynı olayda bulunması halinde mahkemenin temel cezayı tayin ederken bu hususu göz önünde bulundurması gerektiği nazara alınarak, sanığın kardeşine karşı işlediği silahla kasten yaralama suçundan dolayı TCK"nin 86/3. maddesi uyarınca bir kez artırım yapılmasıyla yetinilmesi gerektiği halde TCK"nin 86/3-a ve 86/3-e bentleri ile iki kez arttırım yapılması,
6) Hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nin 61/5. maddesine aykırı olarak önce TCK"nin 35. maddesinin ardından 86/3. maddesinin uygulanması,
7) Dosya kapsamı ve 03.02.2009 tarihli celsede verdikleri ifadelere göre; kardeş olan taraflar arasında alacak verecek meselesinden dolayı husumet bulunduğu, olaydan bir gün önce, mağdurun kül tablosu ile sanığı yaraladığı, bu olayın etkisi ile sanığın olaydan bir gün sonra alkol alarak tüfekle mağduru kasten yaralamaya teşebbüs ettiği olayda, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
8) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53/1. maddesi uygulanmamış ise de hak yoksunluğu kasıtlı suçtan verilen hapis cezasının kanuni sonucu olup, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140Esas - 2015/85Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 06.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.