Esas No: 2022/10900
Karar No: 2022/13459
Karar Tarihi: 01.11.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10900 Esas 2022/13459 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/10900 E. , 2022/13459 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :
Dava, ölüm aylığını kesen Kurum işleminin iptali gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çocuklarından ayrılmak istemediği için eski eşi ile kasım ayında barıştıklarını, 2016 Kasım ayından itibaren beraber yaşadıklarını, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 26/02/2015 tarih 2014/25868 Esas ve 2015/3584 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere aylıkların ancak birlikte yaşama olgusu gerçekleştiği tarihten itibaren yani Kasım 2016 tarihinden itibaren kesilmesinin ve iptal işleminin bu tarihten itibaren olmasının gerektiğini, boşanma tarihinin baz alınmaması gerektiğini, arz ve izah edilen nedenler ve resen takdir edilecek nedenler ve gösterilen delillere binaen fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, müvekkili aleyhine başlatılacak icra takibi ile haciz işlemlerinin durması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı kurum tarafından müvekkiline kesilmiş olan 11/05/2017 tarihli borç bildirim yazısı ile bildirilen 01/04/2011 ile 31/05/2017 tarihleri arasında ödenen 77.194,56 TL ile yasal faizi 19.528,75 TL toplamı olan 96.723,32 TL'nin iptaline, birlikte yaşama olgusunun gerçekleştiği tarih olan Kasım 2016 tarihinden itibaren aylıkların kesilmesi ve iptalinin bu tarihten itibaren yapılmasını talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurumlarından hak sahibi olarak ölüm aylığı almakta olan davacının boşandığı eşiyle aynı adreste ikamet ettiklerinin gelen ihbarlardan anlaşıldığını, eşi ile anlaşmalı olarak boşandıkları tarih ile bugüne kadar kayıtlarda görülen adresinde beraber yaşadığını ve kurumlarından maaş aldığını, 5510 sayılı Kanunun "Gelir ve aylık bağlanmayacak haller" başlıklı 56. maddesine göre eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceğini belirterek; haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, tutanak saatinin 10:30 olmasından dolayı davacının boşandığı eşinin o saatte davacıya ait evin önünde arabasının olmasının, tutanakta yer verildiği üzere davacı ile oğlunun birlikte sabah işe gittikleri beyanının doğru olduğunu gösterdiği, davacının kendisinin dahi 2016 yılı kasım ayında eşi ile barıştıklarını ikrar etmesine rağmen hem davacı tanıklarının hem kamu tanığının halen tarafların birlikte yaşamadıklarına ayrı yaşadıklarına dair beyanda bulundukları, bu nedenle bu beyanlarının davacıyı korumak amaçlı olduğu gerekçeleri ile; davanın reddine dair karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, dair karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı, tanığın, ...'in o dönemde de şimdi de kendilerinin apartmanlarında ikamet etmediğini, tutanaktaki ifadesine ilişkin görevlilerin kartını göstermemesi nedeniyle davacıyı korumak amaçlı onların evli ve birlikte yaşadıklarına dair beyanda bulunduğu, işe geç kaldığı için hızlı bir şekilde sorulara yanıt verdiği, davacının boşandığı eşinin aracının çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için dönem dönem geldiğinden dolayı o gün orada olabileceğini beyan ettiği, kamu tanığının davacıyı korumak için davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarını belirttiği; boşandığı eşinin 07/12/2009 beyan tarihli Kavaklık Mah. Mehmetçik Sok. Akpolat Apt. Sitesi No:49 İç Kapı No:7 Şahinbey/... adresinde kaydının olduğu ve bu adresini 16/07/2012 tarihinden sonra yani boşanma tarihinden bir yılı aşkın bir süre sonra taşımış olması birlikte yaşadıklarını göstermemekte aksine o adresten taşındığı için adres değişikliği yaptığını gösterdiği; gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin her ikisinin de adres kayıtlarına göre ayrı ayrı araştırma ve inceleme yapılarak eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz ettiğinden, yukarıda açıklanan ilkeler gereğince; her ne kadar davacının eski eşinin, denetim tutanağında beyan veren ...’in oğlu ile birlikte mobilya dükkanına sabahları rutin olarak gittiği, tutanak saatinin 10.30 olduğu; öte yandan davacının eski eşinin adresini daha sonra değiştirmesi sebepleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı ve eski eşinin fiilen nerede oturdukları tespit edilmemiş, davacının eski eşi ile birlikte yaşadığına dair ihbarlarda ki kişiler tespit edilerek, dinlenilmemiştir.
Davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadığına dair denetimin başlamasına sebep olan ihbar eden kişiler tespit edilerek, tanıklıklarına başvurulmalı; davacının 2016/ 11. ay itibari ile barıştıklarını beyan etmesi karşısında, bu tarih öncesi dönem kapsamında beyanlarına başvurulmalı; öte yandan ... İlçe ... Müdürlüğü’nün, davacının eski eşinin ... mahallesindeki adresinde çevre araştırmasında, ...’in başka kişi ile evlendiğine dair tespit yapıldığı görülmekle; iş bu husus da tanıklara sorulmak ve yeniden kolluk araştırması yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalı; oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Gazinatep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 01.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.