18. Hukuk Dairesi 2015/20827 E. , 2016/12427 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Y A R G I T A Y K A R A R I
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde; imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içinde ise tarihi, ölçeği ve türü (nazım-uygulama), belediye ve diğer altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumu, etrafının meskun olup olmadığı, nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine mesafesi, beldenin gelişme istikametinde olup olmadığı, taşınmaz belediye nazım imar planı (1/5000 ve daha büyük ölçekli) içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları, 1/1000 ölçekli mevzi imar planının yapılış amacı, nazım imar planının uygulanması için yapılan plan olup olmadığı ve tarihi de değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Belediye Başkanlığının 05.02.2015 tarihli yazısında dava konusu taşınmaza toplu taşıma hizmeti verildiği bildirilmiş, imar planı içerisinde kalıp kalmadığı ve yukarıda açıklanan diğer bilgiler hakkında bir açıklama yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmaz, belediye yazısına göre arsa olarak değerlendirilmiştir. Buna göre dava konusu taşınmazın vasfı kesin olarak belirlendikten sonra, taşınmaz arsa ise emsal karşılaştırması yapmak, arazi ise net gelir yöntemine göre değeri belirlenmek suretiyle değer biçilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması Kabule göre;
2-Mahkemece dava konusu taşınmazın değerlendirilmesinde birkaç emsal incelenmiş ise de, bunların hiçbiri emsal olarak alınmamasına rağmen yine bu emsallerden söz edilerek ve kısmen soyut olarak dava konusu taşınmazın m² değerinin 375,00 TL olacağı belirtilerek bir değer bulunmuştur. Kamulaştırma Yasası"nın kıymet takdiri esaslarını gösteren 11. maddesinin 1. fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tesbiti ve bedelin tesbitinde etkisi olan diğer unsurlar da dikkate alınarak her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin tespiti gerekmektedir.
Emsalin kamulaştırılan taşınmazla aynı konumda olması, taşınmaza yakın mesafede bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılması zorunlu değildir. Aynı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve kamulaştırma gününden önce satılmış taşınmazlar da emsal alınabilir. Bu emsalin satış fiyatına, Türkiye İstatistik Kurumu üretici fiyat endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiyatı bulunduktan sonra, dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar tespit edilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu gösterilerek dava konusu taşınmazın değeri belirlenmelidir.
2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince, emlak vergi değerlerinin dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu bakımdan, dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda, bu farklılık ve çelişki giderilmelidir.
Buna göre; tarafların vereceği ya da re"sen belirlenecek emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten ve bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptandıktan sonra, yukarıda açıklanan esaslara uygun incelemeyi ve sonucunu içeren ek bilirkişi raporları alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.