Esas No: 2017/8515
Karar No: 2018/1275
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8515 Esas 2018/1275 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVACILAR : ... - ... - ...
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi - ... K.TK.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1) Davacılar ... ve ..., 15.06.2001 tarihli dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdikleri ... köyü, Zeytinlik mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Asliye 2. Hukuk Mahkemesince, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışması başladığı ve taşınmazın bulunduğu sahanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına çıkarılarak ilan edildiği gerekçesiyle 19.12.2002 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince, tescil davasında genel mahkemenin, görevli olduğu, dava aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz da olduğundan tescil davasının elde tutularak orman kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizlik kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gereğine değinilerek karar onanmıştır. Kadastro mahkemesince dosya üzerinden 18.04.2003 gün ve 196 - 82 sayılı ilamı ile davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan görevsizliğe ve yargı yeri belirlenmesi için dosyanın Yargıtay’a gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/10/2005 gün ve 2005/7564-13042 sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında “Kadastro müdürlüğünce çekişmeli taşınmaz 1975 yılında yapılıp kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulama sahası olması nedeniyle Hazine adına, kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden; dava tarihinden sonra düzenlenen tescil beyannamesi sonucu Hazine adına tapuya tescil edildiği bildirilmiştir. 3402 sayılı Kanunun 26. maddesi gereğince, bu taşınmazın tescili istemiyle açılan davada kadastro mahkemesi görevli olmayıp genel mahkemeler görevlidir. Yargıtay bozma kararına uyulduğu halde asliye hukuk mahkemesince tescil davası ve orman kadastrosuna itiraz davası ayrılıp, tescil davası elde tutulmadan dava dosyasının tümünün kadastro mahkemesine gönderilmesi doğru değildir. Bu nedenle, kadastro mahkemesince tescil davası yönünden görevsizliğe karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.
Diğer taraftan, 3373 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi hükmüne göre, orman kadastro komisyonunun yaptığı işlem sonuçlarının askı ilanına çıkartılmasından itibaren altı aylık süre içinde açılan orman sınırlamasına itiraz davalarına bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava sırasında orman kadastrosu yapıldığından, önceki bozma kararında işaret edildiği gibi, tescil davası aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüşmüş olmakla orman kadastrosuna itiraz davası yönünden kadastro mahkemesi görevlidir.
O halde, kadastro mahkemesince yapılacak iş, orman kadastrosuna itiraz davası elde tutulup, sadece tescil davası yönünden görevsizliğe karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin orman kadastrosuna itiraz davası yönünden de görevsizliğe karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” denilmiştir.
Kadastro mahkemesince dava dosyası 2006/234 Esasa kaydedildikten sonra bozma ilamına uyularak tescil davası tefrik edilip yeni bir esasa kaydedilmiş ise de çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tutanağı tutulduğu gerekçesiyle 2006/234 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Dava konusu taşınmaz kesinleşen 2/B sahası olduğu için kadastro tutanağı düzenlenmeden 28/10/2003 tarih ve 7039 yevmiye ve 104 ada 23 parsel numarasıyla tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiş, daha sonra 2010 yılına 3402 sayılı Kanunun Ek-4 maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında dava konusu bölüme ... köyü 104 ada 41 (4366,32 m²) ve 42 (3879,71 m²) parsel numarası verilmek suretiyle tarla niteliğiyle ve beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı yazılmak ayrıca 41 parsel içindeki zeytin ağaçları ..., 42 parsel içindeki zeytin ağaçları eşit hisseler ve müştereken ... ve ... tarafından kullanıldığı yazılmak suretiyle Hazine adına tespit edilmiştir. (104 ada 23 parsel kullanım kadastrosu sırasında 104 ada 41 ilâ 47 parsel numarası almıştır.)
2) Davacı ..., 15.06.2001 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; ... köyü, Zeytinlik mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Asliye 2. Hukuk Mahkemesince, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışması başladığı, kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosya kadastro mahkemesinin 2005/1 Esasına kaydı yapılmış daha sonra aralarındaki irtibat nedeniyle mahkemenin 2006/234 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmiştir.
2002 yılında yapılan kadastro sırasında çekişmeli taşınmaz ... köyü 104 ada 1 parsel numarası ve 31,96 m² yüzölçümüyle tarla niteliğiyle 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu belirtilerek malik hanesi açık olarak tesbit edilmiştir.
3) Kadastro mahkemesince dava dosyaları birleştirildikten sonra; davacılar ..., ..."ın davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, ..."ın davasının kabulüne,
Muğla ili, ... ilçesi, ... köyü 104 ada 4, 41, 42 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptaline,
Fen bilirkişisinin 01/07/2011 tarihli raporu ve eki haritasında 41-A harfi ile gösterilen 1889,27 m2"lik kısmın 104 ada 41 parselden ifraz edilerek 104 ada 4 parsele eklenmesine, 104 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1921,23 m2 olarak tarla vasfıyla Abdülkadir Harun oğlu 1959 doğumlu ... adına tespitine ve tapuya tesciline,
İfrazdan geriye kalan fen bilirkişisinin 01/07/2011 tarihli raporu ve eki haritasında 41-B harfi ile gösterilen 2477,05 m2"lik kısmın 104 ada 41 parsel numarası ile tarla vasfıyla beyanlar hanesine "Taşınmaz 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılmıştır, taşınmaz Abdülkadir Harun oğlu 1959 doğumlu ..."ın kullanımındadır" şerhi verilerek Hazine adına tespitine ve tapuya tesciline,
Fen bilirkişisinin 01/07/2011 tarihli raporu ve eki haritasında 42-A harfi ile gösterilen 487,65 m2"lik kısmın 104 ada 42 parselden ifrazı ile aynı adanın son parsel numarasından sonra gelmek üzere tarla vasfıyla 1/2 hisse Abdülkadir Harun oğlu 1958 doğumlu ..., 1/2 hisse İlyas kızı 1961 doğumlu ... adına tespitine ve tapuya tesciline,
İfrazdan geriye kalan fen bilirkişisinin 01/07/2011 tarihli raporu ve eki haritasında 42-B harfi ile gösterilen 3392,06 m2"lik kısmın 104 ada 42 parsel numarası ile çekişmeli taşınmazın eylemli biçimde orman olduğu anlaşıldığından, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, tutanağın beyanlar hanesindeki şerhlerinin silinmesine,
Sehven dosya arasına alınan ... köyü 104 ada 43, 44, 45, 46 ve 47 parsel sayılı taşınmazların tutanak asıllarının kadastro işlemleri olağan usullerle tamamlanmak üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından 104 ada 42 parselin (B) harfiyle işaretli bölümüne yönelik, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ise eksik inceleme yapıldığı ve résen dikkate alınacak nedenlerle temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine ve orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 07.03.1978 tarihinde ilanı yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre yapılacak arazi kadastrosuna esas olmak üzere orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapılmış, sonuçları arazi kadastrosu ile birlikte 26.11.2002 ila 25.12.2002 tarihleri arasında ilan edilmiştir.
2/B madde uygulamasına konu edilen yerler tesbit tutanağı düzenlenmeden sadece tescil beyannamesi düzenlenip parsel numarası verilerek 28.10.2003 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
3402 sayılı Kanunun Ek-4 maddesi uyarınca 2 ve 2/B madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarda kullanım kadastrosu 2010 yılında yapılmış, sonuçları 22/04/2010 ilâ 26/05/2010 tarihleri arasında ilan edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazlardan 104 ada 4, 41/A ve 42/A harfli bölümlerin kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de bir örneği dosyada yer alan orman tahdit haritasında 578-579-580-581-582 ve 583 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında da açı, eğim ve uzaklık bakımından da farklılık vardır. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda 2002 yılında 3302 sayılı Kanun kapsamında dava konusu parsellerin ormanla arasındaki sınırı belirleyen 581, 582 ve 583 nolu noktaların hem zemindeki tesislerinin hem de tapulama paftasına esas koordinatlarının hatalı olduğu belirtilmiş ve 581 ile 582 nolu orman sınır noktalarının yeri 1744 sayılı Kanun kapsamında yapılarak kesinleşen aplikasyon tutanağında yer alan tarife göre zeminde belirlenmiştir. Ancak orman tahdit haritasına göre P3 numaralı 2/B poligonu 582 nolu orman sınır noktasından başlamakta ise de hükme esas alınan orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide bu 2/B poligonu 581 ve 582 nolu orman sınır noktaları arasında bir yerden başlatılmıştır. Bu haliyle uzman bilirkişilerin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Hâkimin bilirkişi raporlarını denetleme yükümlülüğü vardır.
O halde, öncelikle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan tüm orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B uygulamalarına ilişkin ayrı ayrı işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri 578-579-580-581-582 ve 583 OTS noktalarını gösterir şekilde orman tahdit haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği, yöreye ait en eski tarihli ve 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır." hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastro haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 578-579-580-581-582 ve 583 orman tahdit sınır (OTS) noktaları görülecek biçimde, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastro hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro haritası ile çalışma tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdit haritasındaki konumları kesin olarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazlardan orman sınırları içinde kalıp da sonrasında 2/B uygulamasına konu edilen taşınmaz olduğu tespit edildiği takdirde, 6831 sayılı Kanunun değişik 2 ve 2/B madde uygulaması sonucu nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların, 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi ve yine kanunlar gereği Hazineye kalan yerler olması karşısında ve 6292 sayılı Kanunun 3/1-b madde hükmü uyarınca Maliye Bakanlığının tasarrufuna geçeceğinden zilyetlikle kazanılma olanağı bulunmadığı gibi 27.01.2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanunun 5. maddesiyle, 6831 sayılı Kanuna eklenen Ek 10. maddesi uyarınca Orman Kanununun; 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi, 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanunla değişik, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceği gözetilmeli, orman sınırları dışında kalan taşınmaz olduğu tespit edildiği takdirde bu kez davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, mahkemece dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi, fen elemanı ve orman mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde krokili rapor alınmalı, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/02/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.