
Esas No: 2022/393
Karar No: 2022/2637
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/393 Esas 2022/2637 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2022/393 E. , 2022/2637 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada İstanbul 7. Asliye Ticaret ile Ankara 14.Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemeleri’nin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesi’nin yargı çevresinde kalan Mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan Adlî Yargı İlk Derece Hukuk Mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, dava, 6102 sayılı TTK'nın 1472. maddesi gereğince, sigortalıya ödenmiş olan alacağın hasar sorumlulularından rücuen tahsili istemine ilişkin olup sigortacının açacağı rücu davasında yetkili mahkemenin tespitinde de halefiyet ilkesi dikkate alınmalıdır. Diğer bir ifade ile, sigortalı zarar sorumlusuna karşı hangi yer mahkemesinde dava açması gerekiyor ise, halefiyet ilkesi gereğince sigortacının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir. Diğer yandan, HMK madde 15'teki yetki kesin yetki değildir. Bu nedenle, davacı davasını genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açabilir. HMK m. 15 ve HMK m. 6 gereğince yetkili mahkeme Ankara yargı çevresinde olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkisiz olduğunun belirtildiği, ancak yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda bir açıklamanın bulunmadığı, bu hali ile HMK'nın 116/1-a, 117/1 ve 19/2. maddeleri uyarınca cevap dilekçesi ile usulüne uygun şekilde yetkili mahkemeyi de belirtmek suretiyle yetki itirazında bulunulmadığı ve davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, HMK'nın 19/4. maddesi uyarınca süresi içerisinde usulüne uygun şekilde yetki itirazının ileri sürülmemesi nedeniyle davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geldiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Somut olayda; uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK'nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuan tahsili istemi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itiraz nedeniyle takibin durmasından kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Kanun’un 16. maddesinde ise "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir" hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK'nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK'nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir. Kanun koyucunun maddenin düzenlenmesinde ortaya koyduğu gerekçeden de bu durum fiilden doğan davalarda uygulamada ve doktrinde oluşan görüşler dikkate alınarak haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ve karşılaştırmalı hukuktaki örnekler de dikkate alınarak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda; dava sebebi olan haksız fiil halinde dahi HMK'nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olması gözönüne alındığında, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, davacı vekili tarafından İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılmış olup, davalının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK'nın 19/2. maddesine göre, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Aynı maddenin son fıkrasında ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir düzenlemesi karşısında davalının usulüne uygunyetki itirazda bulunulmadığı ve kesin yetki kuralının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı yer olan İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp, sonuçlandırılması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.