Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2018/5497
Karar No: 2022/2140
Karar Tarihi: 18.04.2022

Danıştay 10. Daire 2018/5497 Esas 2022/2140 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2018/5497 E.  ,  2022/2140 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2018/5497
    Karar No : 2022/2140

    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    3- …
    VEKİLİ : Av. …

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Çorum ili, Merkez ilçesi, … Mahallesinde bulunan, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan davacılara ait 3 numaralı bağımsız bölümün, … Köprülü Kavşak yapımı sonucu değer kaybettiğinden bahisle uğranılan zarar karşılığı 60.900,00 TL ve kiraya verilememesinden kaynaklı kira gelir kaybı karşılığı olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplam 61.900,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Dairemizin … tarih ve E:… K:… sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, davacılara ait taşınmazdaki değer kaybının davalı idarenin kusurlu eyleminden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dosyadaki bilgi ve belgelerle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor hükme esas alınmak suretiyle davacıların taşınmazının değerinde meydana gelen azalmaya karşılık 20.631,00 TL ve kira gelirinde meydana gelen azalmaya karşılık 1.375,41 TL olmak üzere toplam 22.006,41 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 06/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : 1- Davacılar tarafından, zarar miktarının … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … Değişik İş sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde bağımsız bilirkişiler tarafından tespit edildiği, anılan dosyadaki zarar miktarına dayanılarak idare aleyhine dava açıldığı, Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında yer alan bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması gerektiği belirtilerek temyize konu kararın davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.

    2- Davalı idare tarafından, mevcut kavşağın trafik yoğunluğunu karşılamaması nedeniyle farklı seviyeli kavşak yapılmasının zorunluluk arz ettiği, imalat projesine uygun olarak tamamlanan kavşağın trafiğe açıldığı, kavşağın projelendirilmesinde çevrede yaşayan kişilerin ana yoldan en verimli şekilde yararlanmalarının amaçlandığı, dava konusu taşınmazda herhangi bir olumsuz durumun meydana gelmediği ve değer kaybı olmadığı belirtilerek temyize konu kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının, taşınmazda oluşan değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının gerekçeli olarak onanması, kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Dosyanın incelenmesinden; Çorum ili, Merkez ilçesi, … Mahallesinde bulunan, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan 3 nolu bağımsız bölümün davacılara ait olduğu, 03/07/2006 tarihinde yapımına başlanılan … Köprülü Kavşağı nedeniyle anılan taşınmazın değer kaybettiğinden bahisle uğranılan zarar karşılığı 60.900,00 TL ve kiraya verilememesinden kaynaklı kira geliri kaybı karşılığı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 61.900,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmış olup, ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle 13. maddesinde de, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği taktirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava açma süresi içinde dava açılabileceği kuralına yer verilmiştir.
    İdarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
    Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
    Öte yandan, idare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zararı ifade eder. Dolayısıyla henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş muhtemel zararların idarenin tazmin yükümlülüğünü doğurmayacağı açıktır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    A- Davaya Konu Olayda Davalı İdarenin Sorumluluğuna Yönelik Yapılan İnceleme:
    Kural olarak idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan ve idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdür. İdarenin hukuki sorumluluğu sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmamakta, idare kusur koşulu aranmadan da objektif (kusursuz) sorumluluk ilkesi uyarınca sorumlu sayılabilmektedir.
    … İdare Mahkemesince, Dairemizin 02/07/2013 tarih ve E:2010/4979, K:2013/5789 sayılı bozma kararına uyularak, meydana gelen zarardan idarenin hizmet kusuru ilkesi kapsamında sorumlu olduğu kabul edildikten sonra yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği görülmektedir.
    İdare Mahkemesince, her ne kadar meydana gelen olayın idarenin kusurlu eyleminden kaynaklandığı belirtilmiş ise de, davacıların taşınmazında değer kaybına neden olan … köprülü kavşak yapımının, mevcut kavşağın trafik yoğunluğunu karşılamaması nedeniyle farklı seviyeli kavşak yapılarak çevrede yaşayan insanların ana yoldan en verimli şekilde yararlanması amacıyla kamu yararı gözetilerek yapıldığı ve aktarılan amacın inşaatın tamamlanmasıyla gerçekleştiği işbu dosya ile Dairemiz esasına kayıtlı aynı kavşak yapımından kaynaklı tazminat davalarına ait dosyaların incelenmesinden anlaşılmıştır.
    Bu durumda, davalı idarenin kendisine mevzuat hükümleriyle verilen görev ve yetkisi kapsamında projesine uygun olarak yapılan ve inşa amacını gerçekleştiren kavşağın, hizmetin gereği olduğu ve kavşak yapım eyleminde herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, bununla birlikte söz konusu idari eylemin doğal ve öngörülebilir sonucu olarak ortaya çıkan (davacılara ait olan dahil) bazı taşınmazlarda oluşan değer kaybı gibi özel ve olağan dışı zararların, zarar görenler üzerinde bırakılmayarak kavşağın hizmetine sunulduğu tüm topluma paylaştırılması gerektiği, bu itibarla bakılmakta olan davada uğranıldığı ileri sürülen zarardan davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumlu olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Nitekim, aynı bölgede bulunan diğer taşınmaz maliki tarafından, taşınmazlarında oluşan değer kaybı ve kira kaybının tazmini istemiyle açılan davada; meydana geldiği ileri sürülen zarardan idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumlu olduğu kabul edilerek, bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucu Mahkemece davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenmesi sonucu Dairemizin 24/02/2021 tarih ve E:2019/369, K:2021/718 sayılı kararıyla değer kaybı yönünden onandığı, kira geliri kaybı yönünden bozulduğu, davacının bozmaya ilişkin kısma karşı yaptığı karar düzeltme başvurusunun da Dairemizin 18/04/2022 tarih ve E:2021/6261, K:2022/2137 sayılı kararı ile reddedildiği görülmektedir.
    B- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının, Davacılara Ait Bağımsız Bölümde Oluşan Değer Kaybının Tazmini İstemi Yönünden Davanın Kısmen Kabulüne (20.631,00 TL), Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Dava konusu olayda davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi kapsamında sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekmesine rağmen İdare Mahkemesince, meydana gelen olayın idarenin kusurlu eyleminden kaynaklandığı belirtilerek hüküm kurulması yerinde olmamakla birlikte; temyize konu kararda değer kaybının tazmini istemine ilişkin hesaplamada hukuka aykırı bir yön bulunmadığı görüldüğünden, bu husus ayrıca bir bozma sebebi olarak değerlendirilmemiştir.
    Bu durumda, temyize konu kararın değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    C- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının, Davacılara Ait Bağımsız Bölümde Oluşan Kira Kaybının Tazmini İstemi Yönünden Davanın Kabulüne (1.375,41 TL) İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 15/05/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacılara ait bağımsız bölümde oluşan kira kaybının 1.375,41 TL olduğunun belirlendiği ve anılan raporun hükme esas alınması sureytiyle Mahkemece davacılar lehine bağımsız bölümde oluşan kira kaybına karşılık olarak 1.375,41 TL tazminata hükmedildiği görülmektedir.
    Tam yargı davalarının amacının, idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle ilgililerin uğradığı gerçek zararların tazmini olduğu, gerçek zararın ise idari eylemin meydana gelmesi ya da işlemin uygulanmasıyla oluşan ve somut olarak tespit edilebilen zarar olduğu, tazminat hukukunda maddi zararın, kişilerin mal varlığında ortaya çıkan eksilme ya da elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma olarak tanımlandığı, Anayasanın 125. maddesine göre eylem ve işlemleri nedeniyle ortaya çıkan zararları tazminle yükümlü olan idarenin tazminat sorumluluğundan bahsedebilmek için, maddi zararın, gerçekleşmiş, kesin, somut delillerle ispatlanabilir, hukuken korunan bir kişisel hak veya menfaate yönelik ve belli bir kişiye ait olması, yine tazmini gereken maddi zararın hesaplanabilmesi için de tazmini istenilen zarar kalemlerinin değerini tespit etmeye yönelik tüm niteliklerinin, unsurlarının ve özelliklerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmuş olması gerektiği, bunun dışında somut olarak ortaya konulamayan, ihtimale dayalı (varsayımsal) olarak oluştuğu ileri sürülen zararların ise bu kapsamda tazmini sorumluluğundan söz edilmesine olanak bulunmadığı tartışmasızdır.
    Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, bir taşınmazın kiralanabilirliği hususunun özel ilgi ve beklentilerle birlikte serbest piyasa koşullarında arz ve talep durumuna ve birçok değişkene göre belirlendiği dikkate alındığında, taşınmazın kiraya verilebilme kabiliyeti ve kira bedeli ile çevresinde inşa edilen üst geçit varlığı arasında doğrudan ispatlanabilir, kesin ve somut bir zarar ilişkisinin kurulmasının olanaklı olmadığı, dolayısıyla davacılara ait bağımsız bölüm için hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanmış olan 1.375,41 TL'lik kira kaybının, muhtemel zarar kapsamında kaldığı açık olup bu hususa ilişkin tazminat isteminin reddi gerekmektedir.
    Nitekim, yukarıda da belirtildiği üzere, aynı bölgede bulunan başka bir taşınmaz maliki tarafından, taşınmazlarında oluşan değer kaybı ve kira kaybının tazmini istemiyle açılan davada verilen kararın temyizen incelenmesi sonucu Mahkeme kararının kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının, Dairemizin 24/02/2021 tarih ve E:2019/369 K:2021/718 sayılı kararıyla kira kaybının muhtemel zarar niteliğinde olduğu, bu sebeple söz konusu kısım yönünden idarenin tazmin sorumluluğunu bulunmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, davacının bu kısma karşı yapmış olduğu karar düzeltme isteminin de reddedildiği görülmektedir.
    Bu durumda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanmış olan 1.375,41 TL'lik kira kaybının muhtemel zarar kapsamında kalması nedeniyle, İdare Mahkemesi kararının, davacıların kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
    2. … İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacıların kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacılara ait bağımsız bölümde oluşan değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
    3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi