Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/404
Karar No: 2022/2142
Karar Tarihi: 18.04.2022

Danıştay 10. Daire 2019/404 Esas 2022/2142 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/404 E.  ,  2022/2142 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/404
    Karar No : 2022/2142


    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … varisi …
    2- … varisi …
    3- …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki kararının, davalı idarece kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Çorum ili, Merkez ilçesi, … Mahallesinde bulunan, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan davacılara ait …, … ve … numaralı bağımsız bölümlerin, … Köprülü Kavşak yapımı sonucu değer kaybettiğinden bahisle uğranılan zarar karşılığı 84.150,00 TL ve kiraya verilememesinden kaynaklı kira geliri kaybı karşılığı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 89.150,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Dairemizin 16/12/2013 tarih ve E:2010/4346, K:2013/9050 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, … Köprülü Kavşak inşaası nedeniyle davacıların taşınmazları ile ilgili olarak kamu hizmetinden yararlanacak diğer kişilere kıyasla özel bir zarar gördükleri ve meydana gelen bu özel zararın kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dosyadaki bilgi ve belgelerle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor hükme esas alınmak suretiyle davacıların taşınmazlarının değerinde meydana gelen azalmaya karşılık 59.591,00 TL ve kira gelirinde meydana gelen azalmaya karşılık 3.971,53 TL olmak üzere toplam 63.562,53 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 06/05/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu taşınmazda değer azalışı değil değer artışı meydana geldiği, taşınmazın şimdiki hali ile yol yapımından önceki emlak vergisi değerinin ve satışa esas emlak değerinin ilgili belediyeden sorulması durumunda değer artışının ortaya çıkacağı, öte yandan taşınmazların kira gelirlerinde de azalma olmadığı, bilirkişilerce yeterli araştırmanın yapılmadığı belirtilerek temyize konu kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile İdare Mahkemesi kararının, taşınmazlarda oluşan değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının onanması, kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY:
    Dosyanın incelenmesinden; Çorum ili, Merkez ilçesi, … Mahallesinde bulunan, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan …, … ve … numaralı bağımsız bölümlerin davacılara ait olduğu, 03/07/2006 tarihinde yapımına başlanılan … Köprülü Kavşağı nedeniyle anılan taşınmazların değer kaybettiğinden bahisle uğranılan zarar karşılığı 84.150,00 TL ve kiraya verilememesinden kaynaklı kira geliri kaybı karşılığı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 89.150,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmış olup, ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle 13. maddesinde de, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği taktirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava açma süresi içinde dava açılabileceği kuralına yer verilmiştir.
    İdarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
    Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
    Öte yandan, idare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zararı ifade eder. Dolayısıyla henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş muhtemel zararların idarenin tazmin yükümlülüğünü doğurmayacağı açıktır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    A- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının, Davacılara Ait Bağımsız Bölümlerde Oluşan Değer Kaybının Tazmini İstemi Yönünden Davanın Kısmen Kabulüne (59.591,00 TL) İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen kararın, değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    B- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının, Davacılara Ait Bağımsız Bölümlerde Oluşan Kira Kaybının Tazmini İstemi Yönünden Davanın Kısmen Kabulüne (3.971,53 TL) İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 15/05/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacılara ait bağımsız bölümlerde oluşan kira kaybının 3.971,53 TL olduğunun belirlendiği ve Mahkemece anılan raporun hükme esas alınması suretiyle davacılar lehine bağımsız bölümlerde oluşan kira kaybına karşılık olarak 3.971,53 TL tazminata hükmedildiği görülmektedir.

    Tam yargı davalarının amacının, idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle ilgililerin uğradığı gerçek zararların tazmini olduğu, gerçek zararın ise idari eylemin meydana gelmesi ya da işlemin uygulanmasıyla oluşan ve somut olarak tespit edilebilen zarar olduğu, tazminat hukukunda maddi zararın, kişilerin mal varlığında ortaya çıkan eksilme ya da elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma olarak tanımlandığı, Anayasanın 125. maddesine göre eylem ve işlemleri nedeniyle ortaya çıkan zararları tazminle yükümlü olan idarenin tazminat sorumluluğundan bahsedebilmek için, maddi zararın, gerçekleşmiş, kesin, somut delillerle ispatlanabilir, hukuken korunan bir kişisel hak veya menfaate yönelik ve belli bir kişiye ait olması, yine tazmini gereken maddi zararın hesaplanabilmesi için de tazmini istenilen zarar kalemlerinin değerini tespit etmeye yönelik tüm niteliklerinin, unsurlarının ve özelliklerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmuş olması gerektiği, bunun dışında somut olarak ortaya konulamayan, ihtimale dayalı (varsayımsal) olarak oluştuğu ileri sürülen zararların ise bu kapsamda tazmini sorumluluğundan söz edilmesine olanak bulunmadığı tartışmasızdır.
    Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, bir taşınmazın kiralanabilirliği hususunun özel ilgi ve beklentilerle birlikte serbest piyasa koşullarında arz ve talep durumuna ve birçok değişkene göre belirlendiği dikkate alındığında, taşınmazın kiraya verilebilme kabiliyeti ve kira bedeli ile çevresinde inşa edilen üst geçit varlığı arasında doğrudan ispatlanabilir, kesin ve somut bir zarar ilişkisinin kurulmasının olanaklı olmadığı, dolayısıyla davacılara ait bağımsız bölümler için hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanmış olan 3.971,53 TL'lik kira kaybının, muhtemel zarar kapsamında kaldığı açık olup bu hususa yönelik tazminat isteminin reddi gerekmektedir.
    Nitekim, aynı bölgede bulunan başka bir taşınmaz maliki tarafından, taşınmazlarında oluşan değer kaybı ve kira kaybının tazmini istemiyle açılan davada verilen kararın temyizen incelenmesi sonucu Mahkeme kararının kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının, Dairemizin 24/02/2021 tarih ve E:2019/369 K:2021/718 sayılı kararıyla kira kaybının muhtemel zarar niteliğinde olduğu, bu sebeple söz konusu kısım yönünden idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, davacının bu kısma karşı yapmış olduğu karar düzeltme isteminin de reddedildiği görülmektedir.
    Bu durumda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanmış olan 3.971,53 TL'lik kira kaybının muhtemel zarar kapsamında kalması nedeniyle İdare Mahkemesi kararının, davacıların kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
    2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacıların kira kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, bağımsız bölümlerde oluşan değer kaybının tazmini istemi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi