20. Hukuk Dairesi 2016/5819 E. , 2018/1266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... ili, ... ilçesi, ...köyü 161 ada 1 parsel sayılı 10.363.149,57 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı gerçek kişi vekili 07/07/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın ...’na ait olduğunu, Sinop Asliye Hukuk Hakimliğinin 17/10/1948 tarih ve 346/421 sayılı veraset ilamı ile de belirlendiği üzere ...’nun davacının murisi olduğunu, murisin ölümü ile taşınmazın miras yoluyla davacıya intikal ettiğini, diğer mirasçıların da taşınmazdaki miras hisselerini, yerin davacıya verilmesi şartıyla davacıya bağışladıklarını, taşınmazın davalı Hazine adına tapuya kaydedildiğini Orman Genel Müdürlüğü aleyhine Sinop 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava ile öğrendiklerini, bilmedikleri bir tarihte dava konusu yerde yapılan kadastro çalışmasında hava fotoğraflarına itibar edilerek taşınmazın orman sınırları içine alındığını, müvekkilinin taşınmazın etrafını çitle çevirirken Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinin müdahalesi üzerine taşınmazının orman sınırları içine alındığını öğrendiğini, Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden 2013/182 Esas sayılı dava dosyasında sadece Orman Genel Müdürlüğünü davalı gösterdiklerini, mülkiyetin Hazinede olduğunu öğrenmeleri üzerine işbu davayı açtıklarını belirterek öncelikle her iki dava dosyasının birleştirilmesini ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava 6831 Sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinde orman olarak gözüken dava konusu taşınmaz içerisinde bulunan kısmın tapusunun iptali ve tescili ile orman dışına çıkartılması talebiyle açıldığı, davacının idareyi 2/B işlemi yapmak konusunda zorlayıcı, böyle bir dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılarak 07/12/2005 tarihinde ilan edilmiş, 07/06/2006 tarihinde kesinleşmiştir. Arazi kadastrosu 1984 yılında, uygulama kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre 2013 yılında yılında yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre; dava gerçek kişi tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ve tapu iptali ve tescil davası olup, dava dilekçesinde Sinop Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden 2013/182 Esas sayılı dava dosyasında sadece Orman Genel Müdürlüğünün davalı gösterildiğini, çekişmeli 161 ada 1 nolu parselin mülkiyetinin Hazinede olduğunun öğrenilmesi üzerine işbu davanın açıldığı belirtilmektedir. Ayrıca Dairemizce aynı tarihte incelenen Sinop 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusunun aynı olduğu, davacının eldeki davanın davacısı olduğu, davalının Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Her iki dava dosyası arasında hukuki ve fiili bağ olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece her iki dava dosyasının birleştirilmesi suretiyle yargılamanın yapılması gerekirken, her iki dava dosyası ayrı ayrı görülmüş ve farklı gerekçelerle davaların reddine karar verilmiştir. Bunun yanında mahkemece davanın mezkur mahiyeti gözönünde bulundurulup, taraf delilleri toplandıktan sonra yöntemine uygun şekilde araştırma ve inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulaması kapsamına alınması talebi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
O halde mahkemece her iki dava dosyası birleştirilmeli, davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle dosyaya getirtilmeli, ilk kaydın Osmanlıca olması halinde tercüme ettirilmeli, bu tapu kaydının revizyon görüp görmediği sorulmalı, revizyon görmüş olması halinde revizyon gördüğü taşınmazların kadastro tutanakları ile dayanakları belgeler getirtilmeli, revizyon görmedi ise nedeni sorulmalı, davacının, tutunduğu tapu kaydının maliki ile bağı araştırılmalı, yöreye ait en eski tarihli ile kadastro tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve amenajman planları getirtilmelidir. Bundan sonra halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı ile yerel ve tespit bilirkişileri huzuruyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tapu kaydı, hava fotoğrafları, memleket haritaları, amenajman planları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, davacının tutunduğu tapu kaydı kapsamındaki taşınmaz bölümü veya bölümleri saptanmalı, diğer bir anlatımla davacının tutunduğu ve maliki ile bağı olduğu saptanan tapu kaydının veya tapu kayıtlarının taşınmaza uyduğu tespit edilirse belirtilen yöntemle taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmalıdır; bu itibarla taşınmazların öncesinin bu belgelerde(hava fotoğrafları, memleket haritaları ve amenajman planları) ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; hava fotoğrafları ve orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek, ve hava fotoğraflarının üç boyutlu stereoskopik incelemesi yapılmak suretiyle, çekişmeli taşınmazların niteliği, üzerlerindeki bitki örtüsü, varsa ağaçların cinsi, yaşı, kapalılık durumlarını, kullanım durumunu, tasarruf edilen yerlerden olup olmadıklarını ve konumlarını çevre parsellerle birlikte haritalar ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hukûken ve bilimsel olarak ve HGK"nın 15.11.2000 tarihli ve 2000/20-1663/1694 E.K. sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi % 12"nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Kanunun 1/J bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmeli, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde davacının tutunduğu tapu kaydı kapsamındaki yer açısından kabul kararı verilmeli; yapılan keşifte davacının tutunduğu tapu kaydının taşınmaza uymadığı belirlenirse davanın reddine karar verilmelidir.
Açıklanan şekilde yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan usul ve yasaya aykırı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.