1. Hukuk Dairesi 2016/3659 E. , 2019/3427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.05.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, ... ada ... sayılı parseldeki dava konusu 2 nolu bağımsız bölümü icra tehdidinden dolayı arkadaşı davalı ..."e icra tehditleri ortadan kalktıktan sonra geri almak şartı ile bedelsiz olarak devrettiğini, buna ilişkin aralarında 20.12.1996 tarihinde bir sözleşme yaptıklarını, 1998 yılında adı geçen davalının da işlerinin kötü gitmesi nedeni ile taşınmazın annesi olan davalı ..."ye devredildiğini, iade nedenleri ortadan kalkmasına rağmen adı geçen davalının taşınmazı kendisine iade etmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile, olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının içinde bulunduğu icra tehdidi nedeni ile taşınmazı kendisine bedelsiz olarak devrettiğini, işleri kötü gidince taşınmazı davacının talimatı ile diğer davalıya aktardığını belirterek davayı kabul etmiştir.
Davalı ..., devrin muvazaalı olmadığını ve bedeli karşılığında yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kayıt maliki olmayan davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle; 20.12.1996 tarihli sözleşmede davalı ..."in imzası bulunmadığı ve söz konusu belgenin adı geçen davalı açısından yazılı delil başlangıcı niteliği taşımadığından davalı ... bakımından davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu ... ada ... sayılı parseldeki dava konusu 2 nolu bağımsız bölümü 23.12.1996 tarihinde davalı ..."e, adı geçenin de 28.09.1998 tarihinde diğer davalı ..."e satış suretiyle devrettiği, davalı ..."in davacının annesi olduğu, davacı ... ile davalı ... arasında imzalanan ve imzası inkar edilmeyen 20.12.1996 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belge içeriğinden, davacı ile davalı ... arasındaki devrin davacının kefili olduğu dava dışı ... Ltd. Şti. aleyhine icra takibi yapılması ihtimaline karşı bedelsiz yapıldığının, dava dışı şirketin borçları ödendikten sonra da davalı ..."in çekişme konusu bağımsız bölümü davacıya ya da davacının göstereceği kişiye bedelsiz devredeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
Uygulamada mesele 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
Somut olaya gelince, davacı ile ilk malik Mahmut Ekrem arasında yapılan 20.12.1996 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belge, inançlı işlemin belgesi niteliğinde olup davalı ..."in de davacı ..."in annesi olmakla davacı ile davalı ... arasındaki inançlı işlem ilişkisini bilen/bilmesi gereken kişi durumda olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, davalı ... bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan davalı bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.