17. Hukuk Dairesi 2016/2292 E. , 2019/2547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 05.03.2019 Salı günü davalı ... vekili Av...., davalı ... vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... geldiler. Davacı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın kredi borçlusu dava dışı ... İnşaat şirketi arasında düzenlenen kredi sözleşmelerini davalı ... n"ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza ettiğini, kullandırılan kredilerin geri ödenmediğini, borçlular aleyhine ... 15. İcra Müdürlüğü"nün 2014/6941 sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, borçlunun adına kayıtlı gayrımenkulleri aralarında ilişki bulunan diğer davalılara devredildiğinin öğrenildiğini, yapılan tasarrufların muvazaalı olduğunu beyan ile tasarrufların iptaline icra dosyasından cebri icra yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıların cevap dilekçelerinde davanın reddini savundukları anlaşılmıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu tasarrufun takip konusu borcun doğumundan önce gerçekleştiği, tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olmasının davanın ön şartı olduğu, görülmekte olan davada bu konudaki ön şartın bulunmadığı anlaşılmakla, davanın ön şart yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece takibe konusu sözleşmenin tarihinin 15/01/2013 tarihli kredi sözleşmesinin ve 28/05/2011 tarihli tüketici kredisi sözleşmesinin dava konusu tasarrufun yapıldığı 18/01/2011 tarihinden sonra düzenlendiği, her ne kadar davacı ile davalı borçlu ... arasında 09/08/2007 tarihli kredi sözleşmesi mevcut ise de, tasarruf tarihinden önce borçlu ... hakkında kredi kartı borcu nedeni ile yapılmış bir takip söz konusu olmadığı gibi borçlunun tasarruf tarihinden önce kredi kartı borcunu ödemekte temerrüte düştüğü de iddia ve ispat edilmediği, dava konusu icra takibinin de 15/01/2013 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeni ile yapıldığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dosya içerisindeki belgelerden, davacı alacaklı banka olan İş Bankası ile davalı borçlu arasındaki kredi ilişkisinin 23.05.2006 tarihli kredi genel sözleşmesi ile başladığı, 10.09.2010 ve 24.05.2012 de limit arttırımı yoluna gidildiği, 28.11.2006 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesinde de 09.02.2007 de ve 14.03.2008 de limit arttırımına gidildiği, 15.01.2013 de de kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı borçlu Selami"nin davacı alacaklı ile imzalanan tüm sözleşmelerde müştereken ve müteselsilen kefil olarak sözleşmeye imza attığı, sonrasında kredi sözleşmeleri imzalanmaya devam edildiği, davacı ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişki başlangıcının dava konusu tasarruf tarihinden önceye dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.