5. Hukuk Dairesi 2019/7223 E. , 2020/2320 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
2-... Vek.Av....
3-... Vek.Av....
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının İl Özel İdaresi yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı ... Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın reddine, davalı ... yönünden kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca DÜZELTİLEREK ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 02/04/2019 gün ve 2017/30594 Esas - 2019/6106 Karar sayılı ilama karşı davacı vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R –
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davanın kısmen kabulüne dair karar, davacı vekilinin temyizi üzerine düzeltilerek onanmış; bu karara karşı, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK’un 440.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Ancak;
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazın "konut, ağaçlandırılacak alan ve yol" alanında kaldığı ve davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından taşınmaza kısmen yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, mahkemece her ne kadar bozma kararı gereğince taşınmazın fiilen el atılmayan kısımları yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin ""Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" kısmı iptal edilmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmanın adli yargının görevi dahilinde olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca emsal niteliğindeki Uyuşmazlık Mahkemesinin 11.04.2016 tarih ve 2016/180E-224K. sayılı kararında ""...tek bir imar planı kapsamında yol ve park olarak ayrıldığı ve bu itibarla tek bir taşınmaza tek bir imar planı kapsamında yapılan el atmanın, taşınmazın tamamı için bir bütün olarak ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiğinin"" belirtildiği gözetildiğinde, idarece fiili el atma ile imar uygulanmasına başlandığı nazara alındığında proje bütünlüğü gereği de adli yargının görevli olduğu ve dava konusu taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen imar uygulamasına başlanıldığından, proje bütünlüğü göz önüne alınarak taşınmazın konut alanı dışında kalan kısmının bedeline hükmedilmesi gerektiği bu kez yapılan incelemede anlaşılmakla,
Davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 02/04/2019 tarih ve 2017/30594 Esas – 2019/6106 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince dava konusu taşınmazın fiilen el atılmayan bölümleri yönünden davanın idari yargıda görülmesi gerektiği kabul edilerek yargı yolu bakımından usulden reddine, fiilen el atılan bölümleri yönünden ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Yenidoğan Mahallesi 6723 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “konut, ağaçlandırılacak alan ve yol" alanında kaldığı, fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın (B1) harfi ile gösterilen 233,23 m²’lik kısmına yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla; dava konusu taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen imar uygulamasına başlanıldığından, proje bütünlüğü göz önüne alınarak taşınmazın bedeline hükmedilmesi gerektiği gibi;
23.12.2011 tarihinde açılan davada yerel mahkemece fiilen el atılmayan kısımlar yönünden gerek 20/08/2016 tarihli 6745/34 maddesi ile mülga olan Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin 10.fıkrasının 3. cümlesi ile öngörülen; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü, gerekse iptal olan geçici 6. maddenin 10. fıkrasının 3. cümlesi yerine 6745 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fıkrasının ""Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" hükmü uyarınca davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile ""Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin ""Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir."" kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK"nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır.
Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmanın adli yargının görevi dahilinde olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca emsal niteliğindeki Uyuşmazlık Mahkemesinin 11.04.2016 tarih ve 2016/180E-224K. sayılı kararında ""...tek bir imar planı kapsamında yol ve park olarak ayrıldığı ve bu itibarla tek bir taşınmaza tek bir imar planı kapsamında yapılan el atmanın, taşınmazın tamamı için bir bütün olarak ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiğinin"" belirtildiği gözetildiğinde, idarece fiili el atma ile imar uygulanmasına başlandığı nazara alındığında proje bütünlüğü gereği de adli yargının görevli olduğu aşikardır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece her ne kadar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma ilamına gereğince taşınmazın fiilen el atılmayan kısımları yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; mahkemelerin görevine ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen gözetileceğinden, taşınmazın el atılmayan kısımları yönünden de adli yargı görevli kabul edilerek işin esasına girilip karar verilmesi gerektiğinden,
Mahkeme kararının açıklanan nedenle davacı vekilinin temyizi doğrultusunda H.U.M.K.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 02.04.2019 günü Yargıtay duruşmasına gelen davacı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.037,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 13/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.