11. Hukuk Dairesi 2016/6310 E. , 2018/359 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16/03/2016 tarih ve 2015/121-2016/36 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında düzenlenen 16.12.1997 tarihli sözleşme ile davalı tarafından yazılan üç adet eserin çoğaltma, yayma ve mali haklarının 16.12.2007 tarihine kadar müvekkiline devredildiğini, davalının 12.09.2005 tarihli ihtarname ile cayma hakkını kullandığını bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilince caymanın geçersizliğinin tespiti/iptali davası açıldığını, davalı yayınevinin yazar ile davacı arasındaki sözleşmeyi bildiği halde sözleşme yaparak "Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfusu" ve "İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı" adlı eserleri yayınladığını, buna göre kitapların müvekkilince basılması halinde 20.750,00 TL kâr kaybının bulunduğunu, davalının da 13.200,00 TL kazanç elde edeceğini ileri sürerek FSEK"in 70/2"nci maddesi uyarınca şimdilik 10.000,00 TL"nin davalılardan müteselsilen, 70/3"üncü maddesi uyarınca 6.000,00 TL"nin davalı şirketten, sözleşmenin 6.4.3"üncü maddesi uyarınca 3.000,00 TL"nin davalı yazardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.05.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de seçimlik haklarını kullanıp FSEK"in 70/3"üncü maddesi uyarınca davalıların elde ettiği kâr olan 77.618,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş ve davalı ... hakkında açılan davayı takip etmediklerini bildirmiştir.
Davalılar vekili, cayma hakkı ile ilgili açılan davanın derdest olduğunu, bu nedenle davanın erken açıldığını, cayma hakkının kullanılması nedeniyle tazminat istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı eser sahibinin .... Noterliği aracılığı ile keşide ettirdiği 12.09.2005 tarih 49219 yevmiye nolu cayma bildiriminin geçersiz olduğunun İstanbul 1 nolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 06.12.2007 tarih 2005/471 E. ve 2007/306 K. sayılı kararı ile hüküm altına alındığı, kararın kesinleştiği, davalı şirket defterlerinde yapılan inceleme sonucunda dava konusu Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu ve İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı adlı eserlerden
davalı şirketin 10.625,54 TL net kâr elde ettiği gerekçesiyle FSEK 70/3 fıkrası uyarınca elde edilmiş olunan net kârın 31.01.2006 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizini aşmayacak şekilde değişen oranlarda reeskont faizi ile davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, Yargıtay bozma ilamında kesinleşmiş olan hususlar yönünde yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının mali haklarına sahip olduğu eserlerin davalı şirket tarafından yayınlanması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk karar Dairemizin 14.04.2014 tarih 2014-127 E. 2014-7331 K. sayılı ilamı ile “… davalının dava konusu eserlerin satışından elde ettiği net kârın tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken İstanbul Yayıncılar Birliği’nin bu tür kitaplarda yayınevi kâr marjının %20 olduğu yönündeki cevabı nazara alınarak satılan kitaplardan elde edilen hasılatın üzerinden %20 kâr hesabı ile bulunan miktara hükmedilmesi doğru olmamış …” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davalı şirket defterlerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi hükme dayanak teşkil etmiş olup, davalı şirket kârlılık oranının 0.0742 olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Ancak, daha önce delil tespiti istemi üzerine 31.03.2011 tarihinde bilirkişi heyetince hazırlanan ve davalı tarafa tebliğ edilmiş olan rapora karşı davalı yanın itirazlarını ileri sürdüğü 23.06.2011 tarihli dilekçesinde “… müvekkil şirketin kayıtlarındaki gerçek kâr oranına (%5.42) göre hesaplanan miktarın dikkate alınmasını …” şeklindeki beyanının ikrar mahiyetinde olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılması gerekirken mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.