Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1522
Karar No: 2017/1054
Karar Tarihi: 18.04.2017

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2017/1522 Esas 2017/1054 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2017/1522 E.  ,  2017/1054 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. Madde İle Görevli)
    SUÇLAR : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, örgüt propagandası yapmak, Yağma, Yağmaya teşebbüs, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Kanuna aykırılık
    HÜKÜM : 1-)Sanık ... hakkında örgüt propagandası yapmak suçundan zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına,
    2-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/09/2007, 17/09/2012, 17/02/2017 tarihli tebliğnameleri ile Dairemize gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

    I-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında mağdurlar ... ve ..."ye yönelik yağmaya teşebbüs; sanık ... hakkında mağdur ..."ye yönelik yağmaya teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet; sanık ... hakkında örgüt propagandası yapma suçundan verilen ortadan kaldırma hükümlerinin incelenmesinde;

    Oluşa ve dosya içeriğine göre, yakınanlara yönelik yağma suçlarının, TCK’nın 149/1. maddesinin (a, c ve g) bentlerine aykırı biçimde işlenmesine karşın, aynı Yasanın 61. maddesi uyarınca, temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen eylemler nedeniyle sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden, 5237 sayılı TCK"nın 58/9. maddesinin uygulamasının ve Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24/11/2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede,

    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme kısmen aykırı olarak ONANMASINA,

    II-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

    Sanık ...’nin yokluğunda verilen 08.02.2007 günlü kararın, 04.04.2007 günü sanığın Merkez Mahallesi ... Osmanpaşa adresine Tebligat Kanunun 35. Maddesine göre tebliğ edildiği, söz konusu karara karşı sanığın 01.06.2007, savunmanının ise 08.06.2007 tarihinde temyiz dilekçesi verdikleri, mahkemenin 12.06.2007 gün 2007/332 değişik iş sayılı kararıyla, temyiz talebinin reddine karar verildiği, ancak mahkemenin ek kararında dayanak yaptığı cezaevinin 11.6.2007 gün 2007/4746 sayılı yazısına göre sanığa 35"e göre tebligat yapıldığı tarihte cezaevinde bulunduğu bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olduğu, ayrıca dosya kapsamında ek kararın sanık veya savunmanına tebliğine ilişkin herhangi bir belgenin de bulunmadığı, sanık ...’nin 13.8.2007 tarihinde ... Cezaevi Müdürlüğü aracılığıyla gönderdiği dilekçe ile ek kararı temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık ... ve savunmanının öğrenme üzerine yaptıkları temyiz itirazlarının süresinde kabul edilerek, 12.06.2007 gün 2007/332 değişik iş sayılı ek karar kaldırılarak yapılan incelemede,

    Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan hüküm kurulurken temel uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nın 220/2. maddesi yerine, aynı yasanın “220. maddesinin 1. fıkrası” olarak gösterilmesi, düzeltilmesi olanaklı yazım hatası olduğu kabul edilmiştir.

    Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."ye yüklenen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Kanun"un 1/1-3.
    maddesine uyan suç örgütüne üye olma suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/3. maddelerinde öngörülen örgüte üye olma suçu için 7 yıl 6 aylık zamanaşımının sanıklar Engin, İsmet ve Tamer için suç tarihi olan 15/05/2001, sanık ... için 21.08.2001 ve sanık ... için ise 25.04.2003 tarihi ile inceleme tarihi arasında geçmiş bulunması,

    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... savunmanları ile sanık ..."nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,

    III-Sanık ... hakkında örgüt kurma; sanık ... hakkında mağdurlar ... ve ..."ye yönelik yağmaya teşebbüs; mağdur ..."a karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; suç örgütüne üye olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelenmesine gelince:

    1-Sanık ... hakkında cürüm işlemek için örgüt kurma suçundan İstanbul 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 06/06/2000 tarih ve 1999/126 Esas - 2000/131 Karar sayılı dosyası kapsamında yargılandığının anlaşılması karşısında; anılan dosya getirtilip derdest olması halinde birleştirilmesi, karar verilip kesinleşmiş olması durumunda ise aslı veya Yargıtay denetime olanak verecek şekilde onaylı örneği dosya arasına alındıktan sonra bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

    2-Sanık ..."in, hükümden önce 14/03/2006 tarihinde öldüğünün, UYAP sisteminden alınan sanığa ait nüfus kaydından anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nın 64/1. maddesi gereğince değerlendirme yapılması zorunluluğu,

    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak, üye ..."un genel usule ilişkin muhalefetiyle BOZULMASINA, 18/04/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY:

    6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.

    Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay"a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;

    5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi "kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi" ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam
    eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay"da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.

    Şöyle ki;

    1-Özel Yetkili Mahkemeler, "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Ağır Ceza Mahkemeleri" arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay"ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.

    Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırdığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.

    2-Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK"nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay"da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36; "Kanunî Hâkim Güvencesi" başlıklı 37; "Suç ve Cezalar" başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.

    Görüldüğü üzere;

    Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.

    Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.

    Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.

    Şöyle ki;

    Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.

    Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabül ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.

    Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi