Esas No: 2020/9159
Karar No: 2022/2969
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/9159 Esas 2022/2969 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/9159 E. , 2022/2969 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/15 E. - 2019/331 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nce 6100 sayılı HMK'nın 353/1 -b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'nin istinaf başvurusunun esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/15 E. - 2019/331 K. sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu Sakarya İli, Adapazarı İlçesi, Nasuhlar Mahallesi, 2147 ada 26 parsel sayılı, 4.091,59 m² yüzölçümlü, koru vasıflı taşınmazın evveliyatının 1960 yılında yapılan arazi kadastrosu ile davacı ve diğer müşterekleri adına tapuya tescil edilen 3960 m² yüzölçümlü 186 parsel sayılı taşınmaz olduğu, yenileme ile dava konusu 2147 ada, 26 parsel sayılı taşınmazı oluşturduğu, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 03.12.1997 tarihinde "devlet ormanıdır, satılamaz” şerhinin, 29.08.2002 tarihinde "devlet ormanıdır, alınıp satılamaz, ifraz yapılamaz, devir ve temlik (ipotek) ettirilemez” şerhinin konulduğu, şerhten sonra 10.07.2013 tarihinde davacının satış ve birleştirme yoluyla taşınmazın tamamında malik olduğu, eldeki davanın 11.11.2016 tarihinde zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilınesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin TMK'nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazine'den tahsiline, orman sınırlandırmasında kalan dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1- Dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine ilk olarak 03.12.1997 tarihinde "devlet ormanıdır, satılamaz” şerhinin konulduğu, davacının 10.07.2013 tarihinde satın aldığı payları orman olduğunu gösteren şerh ile edindiği anlaşılmıştır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 1020. maddesinin "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez." hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve TMK'nın 2. maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hal böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından, davacının 03.12.1997 tarihinden sonra, orman şerhini görerek 10.07.2013 tarihinde satın aldığı paylar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi.
2- Davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde, yargılama giderleri arasında aleyhinde harca hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/15 E. - 2019/331 K. sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 24/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.