14. Hukuk Dairesi 2018/4655 E. , 2021/2437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.01.2010 gününde verilen dilekçe ile terekenin tasfiyesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, muris ... ...’ın ölüm tarihinin 06.10.1995 olduğunu, tüm mirasçıların İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1995/346E.- 1996/54K. sayılı Kararı ile mirası gerçek rette bulunduklarını, murisin Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/14 E. sayılı dosyası ile davacıya 293.107,64TL. borcunun bulunduğunu ileri sürerek, muris ... ...’ın terekesinin tespiti ile TMK 612. maddesi gereğince iflas hükümlerine göre tasfiyesini talep etmiştir.
Mahkemece muris ... ...’ın tasfiyesini gerektirir terekesi tespit edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 612. maddesi "en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır.
Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır.
Muris ... ..."ın 06.10.1995 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK"nın 605/1, 609. maddelerdeki prosüdüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, "terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" usulüdür. İİK"nın 180. maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır. Öyleyse, mahkemece iflas masası teşkil edilip (m. 208), iflas dairesi oluşturulması, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verildikten (m. 208/3) sonra seçilecek tasfiye yöntemine göre gerekli işlemlerin yapılmasının izlenmesi, terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217); en son olarak da yürütülecek işlemlerin sonucuna göre iflasın kapanmasına (m. 254) karar verilebileceği gözönüne alınmalıdır.
Somut olayda, muris ... ...’ın 06.10.1995 tarihinde vefat ettiği, en yakın mirasçıları tarafından mirasının İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1995/346 E. sayılı dosyası ile reddedildiği, davacı tarafından muris aleyhine Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/14 E. sayılı dosyası ile 293.107,64 TL alacak davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece, terekede tasfiye edilecek malvarlığı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda belirtilen yasal hükümlerin yerine getirildiği söylenemez.
Mahkemece öncelikli olarak iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.