4. Ceza Dairesi 2020/30505 E. , 2021/3358 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Kasten yaralama ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14/01/2020 tarihli ve 2019/191607 soruşturma, 2020/5433 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği"nin 10/07/2020 tarihli ve 2020/700 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 02/11/2020 gün ve 2020/93957 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, Avukat olan müşteki ...."ın, uzun süredir kayıp olan dosyasına işlem yaptırmak için suç tarihinde İstanbul 10. İcra Müdürlüğüne geldiği, dosyanın fotokpisini yerine koyacağı sırada takip elemanı olarak çalışan şüpheli ... ile aralarında tartışma başladığı, tartışmaya İcra Müdür Yardımcısı olan diğer şüpheli ..."ın da katıldığı, tartışmada şüpheli ...."in tehdit, şüpheli ...."nın ise kasten yaralama suçunu işlediği iddiası üzerine başlatılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, olay günü dosya incelemek amacıyla olay yerinde bulunan tanıklar .... ve ...."ün müştekinin iddialarını doğrular anlatımları karşısında, mevcut delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK"nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya haşlar.", 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir." hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli şüpheyi uyandıracak deliller bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli şüpheyi uyandıracak deliller bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 173/2. maddesindeki, "Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir." hükmü yer almaktadır.
5271 sayılı CMK"nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK"nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnat edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada, müştekinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, kolluk aşamasında beyanı alınan tanıklar Havva Hülya Deveci ve Özlem Başaran İlgün"ün müştekinin iddialarını doğrular nitelikte anlatımlarda bulundukları ve olay anına ilişkin kamera görüntülerine ilişkin 02/09/2019 tarihli CD izleme tutanağına göre, taraflar arasında tartışma yaşandığının anlaşılması karşısında; CMK"nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli ... hakkında kasten yaralama ve şüpheli ... hakkında tehdit suçlarının işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelilerin eylemlerinin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği"nin 10/07/2020 tarihli ve 2020/700 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 08/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.