Esas No: 2017/1592
Karar No: 2022/2242
Karar Tarihi: 19.04.2022
Danıştay 10. Daire 2017/1592 Esas 2022/2242 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/1592 E. , 2022/2242 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/1592
Karar No : 2022/2242
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 1997/2 dönemine ait kaynak kullanımını destekleme fonu ile buna ilişkin cezai faiz borcunun, adı geçen şirketten tahsil edilememesi üzerine kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin kesinleşen ve ödenmeyen amme borçlarının tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emrine dava açılmadığı, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmaları neticesinde, iflasının kapatılması ve amme alacağının iflas masasına yazdırılmasına karşın Vergi Dairesince pay alınamaması nedeniyle şirketten tahsil olanağının kalmadığının tespit edildiği, bu nedenle asıl borçlu şirkete ait olup, ödenmeyen ve tüm takip yolları tüketilmesine rağmen tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi olan davacı adına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca tanzim edilen dava konusu ödeme emrinin kaynak kullanımı destekleme fonuna ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmediği; öte yandan, kaynak kullanımını destekleme fonu payı tutarı üzerinden 07/06/1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1988/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 8. maddesi uyarınca müeyyide olarak cezai faiz istenilmiş ise de, anılan Bakanlar Kurulu Kararına göre cezai faiz hesaplanması, Anayasanın 38. maddesinde ifade edilen "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesine aykırılık oluşturduğundan cezai faiz istenilmesinde hukuka uyarlık görülmediği ve davacının bu iddiasının 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde öngörülen "borcum yoktur" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin cezai faize ilişkin kısmının iptaline, kaynak kullanımı destekleme fonuna ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI :
I. Davalı idare tarafından, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin ihracat taahhüdünü belirlenen sürede yerine getirmediğinden tahakkuk ettirilen kaynak kullanımını destekleme fonunun ve bundan doğan cezai faizin istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının idareleri aleyhine olan iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
II. Davacı tarafından, asıl borçlu dava dışı şirket adına düzenlenen ödeme emrini ihtiva eden tebligatların usulüne uygun olmadığı, alacağın 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı, ödeme emrine konu borcun doğduğu dönemde şirket yönetim kurulu tarafından … isimli şahsın şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kişi olarak belirlendiği, bu nedenle borçtan sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının bozulması, davacının temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının yönetim kurulu başkanı ve kanuni temsilcisi olduğu … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 1997/2 dönemine ilişkin kaynak kullanımını destekleme fonu (KKDF) kesintisi ve cezai faizi borcu bulunduğu, şirket hakkında iflas işlemleri … İflas Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yürütülmekte iken … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla iflasının kapatıldığı, anılan borcun … tarih ve … sayılı yazı ile İflas Dairesine bildirilerek alacak kaydının yapıldığı, ancak iflas tasfiye işlemleri sonucunda pay alınamadığı, şirket adına tanzim edilen ödeme emrinin davaya konu edilmediği, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına dava konusu ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin 22/06/2015 tarih ve E:2015/5184, K:2015/4890 sayılı kararı ile görev yönünden bozulması üzerine İdare Mahkemesince yargılamanın yapılarak dava konusu ödeme emrinin cezai faize ilişkin kısmının iptaline, KKDF kesintisine ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
I. İdare Mahkemesi kararının, kaynak kullanımı destekleme fonu yönünden davanın reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Mahkeme kararında, kanuni temsilcisi olduğu şirketin borcunun davacıdan tahsil edilmesinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca hukuka aykırılık görülmediği gerekçesine yer verilmiş ise de; 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu kararından kaynaklanan, kamu alacağı niteliğinde sayılan ve 6183 sayılı Kanun'a göre tahsili gereken kaynak kullanımını destekleme fonu ve buna ilişkin cezai faizin; vergi, resim harç ve benzeri mali yükümlülük niteliği taşımaması nedeniyle tahakkuk ve tahsil aşamalarında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Buna karşın, kanuni temsilcisi olduğu şirketin kaynak kullanımını destekleme fonu ve buna ilişkin cezai faiz borcunun davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca hukuka aykırılık bulunmadığından ve dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, Mahkemece davanın reddi yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
II. İdare Mahkemesi kararının, cezai faiz yönünden işlemin iptaline ilişkin kısmının incelenmesi:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi" başlığını taşıyan 167. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde, "Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.
Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasal hükme istinaden 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile (mülga) 3183 sayılı Bankalar Kanunu ile verilen yetki çerçevesinde, 07/06/1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 12/05/1988 tarihli ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki "Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar" ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde "Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu" kurulmuş; 03/07/2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4684 sayılı Kanun'un 16. maddesinin (e) bendi ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun, Bakanlar Kurulunun; kredilerin kalkınma planlarının amaçlarına uygun olarak yönlendirilmesi için fon kurmaya, kaldırmaya, kaynağını kredilere tahakkuk ettirilen faizlerden veya sair suretlerle sağlamaya yetkili olduğuna ilişkin 20. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi 01/01/2002 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmış; Geçici 3. maddesinin (a) bendinde de, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintilerinin, bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunacağı ve doğrudan bütçeye gelir yazılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirileceği, kesinti oranlarını sıfıra kadar indirmeye veya onbeş puana kadar yükseltmeye veya kesintiyi tümüyle kaldırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu kuralına yer verilmiştir.
88/12944 sayılı Karar'ın “Müeyyide Uygulaması” başlığını taşıyan 8. maddesinde de, "Müeyyide uygulaması ile ilgili olarak, a) Zamanında ve tam olarak yatırılmayan fon kesintileri ile fon kesintisi indirimi uygulanan kredilerde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde, ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat veya taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri bankalar, özel finans kurumları veya finansman şirketlerinden, ... Fon'a yatırılması gereken, fon kesintisi istisnasının uygulandığı, destekleme priminin ödendiği tarihler ile Fon'a yatırıldığı tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte geri alınır. ...Cezai faiz oranı, kanuni faiz oranının iki katıdır." düzenlemesine yer verilmiştir.
01/01/2013 tarih ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de 02/01/2013 tarihinden itibaren kullanılacak kredilere uygulanmak üzere yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF kesintisi oranı; ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda %3, ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda %1, ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda %0,5, ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda %0 olarak belirlenmiştir.
12/05/1988 tarih ve 88/12944 sayılı Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında 6 nolu Tebliğ'in 2. maddesinde de, aynı yönde düzenlemeler yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkemece, dava konusu ödeme emrinin cezai faize ilişkin kısmının, Anayasanın 38. maddesinde ifade edilen "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ise de; Anayasa'nın 167. maddesi ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 20. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile Bakanlar Kuruluna "fon kurma" yetkisi verilmiştir. Bir "fon kurmak" onun kaynağının, miktarının ve vadesinin de saptanması demektir. Aksi yorum, anılan hususları içermeyen, belirsiz bir yükümlülüğün konulması anlamına gelir ki, bu durumun Anayasaya açıkça aykırı olacağı tartışmasızdır. Aynı şekilde, özellikle teknik, uzmanlık bigisine ve hızlı değişime uygun cevap verebilme yeteneğine sahip olmayı gerektiren konularda, idarenin düzenleme yetkisinin, getirilen kurallara uyulmadığı takdirde yaptırımının öngörülmesini içerdiği de kabul edilmelidir. Buna göre, kredilerin kalkınma planlarının amaçlarına uygun olarak yönlendirilmesi amacıyla fon kurmaya yetkili kılınan Bakanlar Kurulunun, ülke ekonomisinin ne gibi ek mali yükümlülükler konulmasını gerektirdiğini değerlendirerek bunun kaynağını, miktarını, vadesini belirlemede ve düzenleme yetkisi çerçevesinde getirdiği kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla adil, ölçülü ve öngörülebilir olmak kaydıyla yaptırımını saptamada takdir yetkisine sahip olacağı açıktır. Esasen, söz konusu tedbir ve ek mali yükümlülükler ile bunların detaylarının kanunla önceden nelerden ibaret olacağını saymaya ve miktarını saptamaya olanak da yoktur. Başka ülkelerin alacağı önlemlere veya onların ekonomisinin gidişine ya da ülkemizdeki ekonomik olaylara bakılarak alınacak tedbirlerle iç ve dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesinin sağlanması, ancak idari düzenlemelerin sağladığı esneklikle mümkündür.
Bu itibarla, yukarıda anılan anayasal ve yasal hükümler ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler çerçevesinde, 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ilgili hükümleri uyarınca, ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen kaynak kullanımını destekleme fonu üzerinden müeyyide olarak cezai faiz istenilmesinde hukuka aykırılık olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, cezai faiz yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu ödeme emrinin anılan kısmının iptaline karar verilmesinde hukuki isabet görülmemektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜ ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının cezai faiz yönünden işlemin iptaline ilişkin kısmının BOZULMASINA,
2. Davacının temyiz isteminin REDDİ ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının kaynak kullanımı destekleme fonu yönünden davanın reddine ilişkin kısmının yukarıda aktarılan gerekçeyle ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. Davacı tarafından yapılan temyiz yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.