2. Ceza Dairesi Esas No: 2019/961 Karar No: 2019/11403 Karar Tarihi: 25.06.2019
Hırsızlık - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2019/961 Esas 2019/11403 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı almıştır. Ancak hükmün açıklanması geri bırakılmış ve 5 yıllık denetim süresi içerisinde tehdit suçu nedeniyle mahkum olmuştur. Mahkeme, sanığın başka bir kasıtlı suçtan kesinleşen mahkumiyeti olduğunu belirleyerek, açıklanması geri bırakılan kararın açıklama koşullarının oluştuğuna karar vermiştir. Mahkeme, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde, hırsızlık suçunun mağduruna iadesinin yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, 5237 sayılı TCK'nın 106/1. maddesi ile 168/1. maddesi ve 53. maddesi detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ile ilgili 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak, hak yoksunluklarının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2. Ceza Dairesi 2019/961 E. , 2019/11403 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık hakkında 30.06.2009 tarih ve 2009/56 Esas, 2009/459 Karar sayılı mahkumiyet kararı ile hırsızlık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği 10.09.2009 tarihinden itibaren 5 yıllık denetim süresi içerisinde 24.11.2011 tarihinde işlediği kasıtlı suç nedeniyle ihbarda bulunulan Antalya 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28.01.2014 tarihinde kesinleşen 2012/317 Esas ve 2013/777 Karar sayılı mahkumiyetine konu suçun 5237 sayılı TCK"nın 106/1. maddesinde tanımlanan tehdit suçuna ait olduğu ve CMK"nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile uzlaşma kapsamına alındığının anlaşıldığı, ancak sanığın UYAP"tan alınan adli sicil kaydına göre, 5 yıllık denetim süresi içinde işlediği ve hükmün açıklanmasını gerektiren başka kasıtlı suçtan kesinleşen mahkumiyetinin bulunduğu ve açıklanması geri bırakılan kararın açıklama koşullarının oluştuğu belirlenerek yapılan incelemede; Dairemizce de benimsenen Yargıtay CGK"nın 26.03.2013 tarihli ve 2012/6-1232 E., 2013/106 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK"nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlaması yetmez. Failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlaması yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Somut olayda da sanığın suça konu eşyayı satmış olduğu yeri soruşturma makamlarına göstermekten ibaret eylemi nedeniyle koşulları bulunmadığı halde hakkında TCK"nın 168/1. maddesinin uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 25.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.