1. Hukuk Dairesi 2019/1865 E. , 2019/3359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ... parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiğini, ancak temlikten sonra gün geçtikçe davalının ilgi ve alakası ile tutum ve davranışlarında değişiklikler meydana gelmeye başladığını, son zamanlarda bakıp besleme, görüp gözetme taahhüdüne uymadığı gibi kendisini itip kakmaya, her akşam alkol alıp ağza alınmayacak küfürler sarfetmeye, hatta müşterek oturdukları evden dahi uzaklaştırmaya uğraştığını, davalının bu eylemleri nedeniyle ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na şikayette bulunduğunu, bakım yükümlülüğünün yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının ... parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalıya 28.01.2008 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, davacının şikayeti üzerine, davalının davacıyı darp ettiği ve davacıya hakeret ettiği iddiasıyla ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/207-262 E-K sayılı dava dosyasında yargılandığı, yine davacının şikayeti üzerine, davalının davacıya hakeret ettiği iddiasıyla ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/213-509 E-K sayılı dava dosyasında yargılandığı, dosyaların temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır. ” şeklinde açıklamıştır.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkisine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK"nin 617/son maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir (kaydı hayat ile bir irat) bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen hüküm (TBK"nin 617/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek gelir, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olaya gelince; her ne kadar davacı taraf tanıklarının dinlenmediğini belirterek temyize gelmiş ise de, davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış, mahkemece tanık isimlerini bildirmek üzere davacıya 10.03.2015 tarihli celsede 2 haftalık kesin süre verilmiş ve bu süreye uyulmadığı takdirde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtaratı yapılmış olmasına rağmen davacı taraf kesin süre geçtikten sonra, 16.10.2015 tarihinde, tanık isimlerini bildirmiştir. Davacı akde aykırılık iddiasını kanıtlamaya yeter başka bir delil de ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla davacının bakılmadığı idddiası, davacı tarafından usulüne uygun şekilde kanıtlanmış değildir.
Ne var ki, davacı-davalı arasındaki yukarıda anlatılan darp-hakaret olaylarına ilişkin ceza davaları (her ne kadar davalı beraaat etmiş olsa da) gözetildiğinde, tarafların bir araya gelip birlikte yaşama olanaklarının bulunmadığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, belirlenen olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilerek davacı yararına sosyo-ekonomik durumuna uygun bir irad bağlanması yönünde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.