3. Hukuk Dairesi 2017/17078 E. , 2018/312 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; 13790 numaralı tarımsal sulama abonesi olduğunu, 16.09.2012 tarihinde yapılan kontrollerde kaçak kullanıldığı gerekçesi ile işlem yapılarak 28.326 TL fatura çıkartıldığını, cebri icra tehdidi altında bir kısmını peşin olmak üzere kurumla taksitlendirme sözleşmesi yaptığını; kaçak elektrik kullanmadığını, kaçak elektrik kullansa bile yönetmeliğine aykırı bir şekilde hesaplama yapıldığını (gün sayısının fazla hesaplandığını, hesaplama yaparken en yoğun dönem olan sulama dönemlerini hesapladığını; normal dönem tüketim hesabı yapması gerekirken), bu nedenle 28.326 TL borcu olmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu davalı döneme ait gerçek tüketim miktarının saptanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde; süresinde faturaya itiraz etmediğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini; yapılan işlemin mevzuata uygun olduğunu savunarak; haksız ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olduğu görüldüğünden bilirkişi raporuna itibar edilerek, ayrıca her ne kadar davalı vekili tarafından sunulan Yargıtay kararında yapılandırma olduğu takdirde mahkemece karar verilmesine yer olmadığına kararının verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; söz konusu durumun 2011 yılında yürürlüğü giren 6111 sayılı yasanın 17. Maddesinde düzenlendiği ve madde dikkate alındığında 31.12.2010 tarihi itibariyle vadesi gelen borçlar bakımından bu yapılandırmanın geçerli olabileceğini; ancak, davacıya tahakkuk ettirilen borcun 16.09.2012 tarihinde tahakkukunun yapıldığı ve icra takibinden önce de menfi tespit davası açılabileceği anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davacıya tahakkuk ettirilen 28.326 TL faturadan 7.437,96 TL borcu olduğunun, geriye kalan 20.888,04 TL bakımından borcunun olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının sayaca haricen müdahale ile sayacın eksik kayıt yapmasına yönelik eylemi Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği gereğince kaçak elektrik kullanımı tarifi içerisinde yer aldığını, bu nedenle kaçak işleminin yapılmasının mevzuata uygun olduğunu; geriye dönük endeks kayıtları incelenmesinde de, tüketimin tam olarak ne zaman düşmeye başladığının tespit edilemediği gerekçesiyle ihtilafsız dönem tüketim ortalaması üzerinden değerlendirme yapılamamış olduğunu, kaçak elektrik kullanımı başlangıç tarihi 24.08.2012 tarihinden önce doğru bilgi ve belgelerle tespit edilemediğinden kaçak ek tahakkuk hesaplaması yapılamamış olduğundan 7.437,96 TL kaçak elektrik tüketim bedeli hesaplayarak rapor etmiştir. Davalı ise, rapora itirazında hiçbir araştırmaya dayanmayan, bilimsel verilerden uzak, hukuki gerekçelerle izah edilmeyecek kadar çelişkiler içeren raporu kabul etmediğini beyan etmiştir.
Bu durumda, mahkemece, dosyanın; önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, davalının bilirkişi raporuna itirazlarının da karşılandığı denetime elverişli, somut verilere dayalı, gerekçeli yeni bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.