13. Hukuk Dairesi 2015/17068 E. , 2017/3414 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 30 Aralık 2011 tarihli kredi sözleşmesi ile kredi kullanmak suretiyle 2011 model xxx xxx xx plakalı Tata İndigo marka aracı satın aldığını, aracın üzerine banka tarafından rehin şerhi konduğunu, 28 Ocak 2014 tarihinde söz konusu krediye ait borçlarının tamamının ödendiğine dair evrakı bankadan teslim almasına rağmen aracın üzerindeki rehnin davacının bankaya sigorta borcu bulunduğu gerekçesiyle kaldırılmadığını, kasko değeri 17.000,00 TL olan bir aracın kasko poliçesinin 5.789,57 TL olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aynı tarihte başka sigorta firmalarından alınan harici tekliflere göre kasko poliçesinin tutarının 1.000,00 TL civarında olması gerktiğini, bedeli istenen sigorta poliçesinde imzasının da bulunmadığını belirterek, davalı bankadan kullandığı araç kredisi ve kasko bedeli yönünden borcunun bulunmadığının tesbitine ve rehin şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kasko sigortası yaptırılmadan hiçbir aracın banka tarafından rehin alınmasının mümkün olmadığını, bankadan bağımsız, sigorta şirketi olan ...Sigorta"ya kasko sigortası yaptırılığını, kasko sigorta poliçesinin tutarının sigorta şirketi tarafından aracın hasarlı olması nedeniyle 5.789,57 TL olarak tesbit edildiğini, davacının kredi borcunu ödediğini ancak kasko poliçe bedelini ödemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının .... İcra Dairesinin 2014/16105 sayılı icra takibi nedeniyle davalı bankaya 1.077,30 TL borçlu bulunduğunun (4.677,76TL borçlu bulunmadığının) tespitine, karar tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu bulunması nedeniyle rehin şerhinin kaldırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmış, 10. maddesinde de, “Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” hükmü getirilmiştir. Aynı yasanın 23. maddesinin 1. fıkrasında ise “bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesine göre borçlu olmadığının tesbiti için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece tarafların imzalamış oldukları “Genel Kredi Sözleşmesi”nin, Tüketici Kanunu kapsamında bulunup bulunmadığı araştırılmamış, mahkemenin tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakmakla görevli olup olmadığı incelenmemiştir. Davaya konu sözleşmenin, “tüketici kredisi sözleşmesi” olmaması durumunda davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılması gerekeceğinden, mahkemece öncelikle davalıların imzalamış oldukları sözleşmenin, tüketici kredisi sözleşmesi olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre, Tüketici Kanunu kapsamında bir sözleşme olduğunun tespiti halinde; tüketici mahkemesi sıfatıyla davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan husus gözardı edilerek, davada öncelikle dikkate alınması gerekli olan “görev” hususunda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmadan işin esası incelenmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, (2) nolu bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediğine, peşin alınan 80,00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.