16. Hukuk Dairesi 2018/4055 E. , 2019/6157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi/ ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 4 parsel sayılı 2.540,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ...,... ile ... mirasçıları arasında Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucu hükmen 1/4"er payla ... mirasçıları ..., ...,... adlarına tescil edilmiştir. Davacı ..., müşterek muris ...’in çekişmeli taşınmazı sağlığında 27.02.1990 tarihli senet ile kendisine hibe ettiğini ve zilyetliğini de devrettiğini ileri sürerek paydaşları olan davalılara ait tapu kaydının iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında dava konusu taşınmaz kamulaştırma nedeniyle Hazine adına tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 14 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacı ...’e ait olduğunun tespitine, dava konusu taşınmazın kamulaştırmasının yapıldığı dosyada davacı hissesine düşen kamulaştırma bedelinin davacıya ödenmesine, davalılar ...,... hisselerine düşen tüm paranın üçer aylık vadeli hesaba bloke edilerek üzerindeki ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın müşterek muris ... tarafından oğlu olan davacıya devredildiği ve dava konusu taşınmazın kamulaştırılıncaya kadar davacı ... tarafından kullanıldığı, davacının dayandığı senedin geçersizliğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın evveliyatının, davacı ve davalıların müşterek murisi olan ...’e ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı ile davalılar kardeş olup davacı ..., çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinden evvel 27.02.1990 tarihli senetle babası tarafından kendisine hibe edilip zilyetliğinin de devredildiği iddiasıyla dava açmıştır. Dava konusu taşınmazın öncesi tapusuz olup, tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olduğundan, zilyetliğin devri teslimle birlikte gerçekleşecektir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin muris tarafından davacıya devredilip devredilmediği noktasında toplanmakta olup, bu husustaki mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları ile davalı tanıklarının beyanları çelişkili olduğu halde, mahkemece bu çelişki yöntemince giderilmemiş, tarafların babaları ... ile dava dışı 3. kişiler arasında Kadastro Mahkemesi’nde görülen tespite itiraz davasında, davacı ...’in tüm mirasçıları (yani davacı ve davalılar) vekilinin, 01.10.2001 tarihli beyanlarını içerir dilekçesinde, dava konusu taşınmazın muris ... ...’e ait olduğu ve ölümünden sonrada çocukları olan iş bu dosya davacısı ile davalılarının tasarruf ettiği belirtildiği halde, bu beyan üzerinde de durulmamış ve bu haliyle çekişmeli taşınmazın ölümüne kadar muris ... tarafından mı kullanıldığı, yoksa devir senediyle birlikte zilyetliğin iddia edildiği gibi müstakilen ve kendi adına davacı tarafından mı sürdürüldüğü hususlarında çelişki oluşmasına rağmen bu çelişkiler giderilmeksizin karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle, 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında, zilyetliğin devredilip edilmediği hususunda, senet tanıkları da hazır edilerek, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, ve bu keşifte yerel bilirkişiler, senet tanıkları ve taraf tanıklarına; murisin sağlığında; zilyetlik devir senedinin yapıldığı tarihten murisin ölüm tarihi olan 07.11.1994’e kadar çekişmeli taşınmazın kim tarafından kullanıldığı, muris tarafından taşınmazın zilyetliğinin davacıya fiilen devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dosya arasında bulunan Kadastro Mahkemesi’nin 1994/106 Esas, 2001/306 Karar sayılı dosyasında yer alan taraf, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları da göz önünde bulundurularak, beyanlar arasında çelişki doğması halinde çelişki gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle usulünce giderilmeye çalışılmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, dava 101 ada 14 parsele ilişkin olduğu halde, hüküm fıkrasında dava konusu taşınmazın 14 ada 1 parsel olarak yazılması suretiyle infazda tereddüt meydana getirilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.