Esas No: 2022/1135
Karar No: 2022/4926
Karar Tarihi: 19.04.2022
Danıştay 6. Daire 2022/1135 Esas 2022/4926 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/1135 E. , 2022/4926 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1135
Karar No : 2022/4926
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I. (DAVACILAR)
1- … , 2- …
VEKİLLERİ : Av. … II. (DAVALILAR)
1- … Bakanlığı-…
VEKİLİ : … 2- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … 3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- … Belediye Başkanlığı
3- … Belediye Başkanlığı
4- … 5- …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … Sokak, … pafta, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki … Apartmanı … ve … nolu bağımsız bölümlerin maliki bulunan davacılar tarafından, söz konusu taşınmazın bulunduğu alanın Bakanlar Kurulu kararı ile ''Afete Maruz Bölge'' ilan edilen alanda kalması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 180.000,00TL maddi, 20.000,00TL manevi olmak üzere toplam 200.000,00-TL tazminatın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacıların maddi tazminat istemlerinin 172.380,00-TL'lik kısmının kabulüyle fazlaya ilişkin kısmın reddine, manevi tazminata ilişkin istemlerinin ise kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 09/05/2018 tarih ve E:2017/2436, K:2018/3487 sayılı kararıyla "kusuru bulunanların kusur oranlarının belirlenmesi ile tazminat miktarının belirlenmesi usulü ve tespit dönemi yönünden" bozulması nedeniyle, dosyanın kararı veren Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesi üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla davalı idarelerin istinaf başvurularının kabulü, mahkeme kararının kaldırılması, dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi üzerine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; kusur ve hesaplama yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora dayanılarak davacıların tazminat isteminin kısmen kabulü ile toplam 74.281,50-TL maddi, 20.000,00-TL manevi zararın davalı İdarelerin kusurları oranında (Avcılar Belediye Başkanlığı %20, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı %40, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı %40) kendilerine yapılan başvuru tarihlerinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; değişik kusur oranlamaları üzerinden birbiri ile çelişik kararlar verilmesini önlemek ve hüküm birlikteliğini sağlamak adına, emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınmak suretiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın %60, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın %30, Avcılar Belediye Başkanlığı'nın %10 oranında kusurlarının bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğinden kusur oranlaması yönünden, taleple bağlılık ilkesi gereği faiz başlangıcının dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiğinden faiz başlangıcı yönünden ve nispi karar harcının tümüyle davada haksız çıkan davalı idareye yüklenmesi gerekirken bu harç dahil tüm yargılama giderlerine haklılık oranı uygulanması suretiyle hüküm kurulmasında yasal isabet görülmediğinden yargılama giderleri yönünden İdare Mahkemesi kararı kaldırılarak, istinaf başvurularının kısmen kabulüne karar verilmiş, diğer yönlerden ise istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, dava konusu olayda kusurlarının bulunmadığı, iddia edilen zarar ile idarenin iş ve işlemleri arasında illiyet bağının olmadığı, bu sebeple kabule ilişkin kısmın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, hasım mevkiinden çıkarılmaları gerektiği, emsal dosyalarda kusur atfedilmediği halde dava konusu olaydan dolayı %60 kusur isnadının yanlış olduğu, tazminatın verilebilmesi için zarar şartının oluşmadığı, davacının ve yüklenicinin kusurunun belirlenmediği, bu nedenle eksik ve hatalı kararın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3- Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından, davacı, yüklenici ve fenni mesul'e ilişkin kusur oranının belirlenmediği, afet olayından dolayı kendilerine kusur atfedilemeyeceği, manevi tazminat isteminin tamamen reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
4- Davacılar tarafından, temyize konu kararda tazminata esas değer 2005 yılı birim değerlerine göre hesap edildiği halde yapının nüfus ve eşyadan tahliyesinin 2014 yılında gerçekleştiği, hatalı düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı, ayrıca hükümden itibaren tahsile kadar geçen süre için tecil faizine de hükmedilmesi gerektiğinden kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, temyize konu karar tarihinin görüşme tutanağında ve UYAP sisteminde 30/09/2021, ıslak imzalı kararda ise sehven 24/10/2019 yazıldığı anlaşıldığından, karar tarihi bakımından görüşme tutanağı ile ıslak imzalı kararın farklı olması durumunun maddi hatadan kaynaklandığı ve kararın bu yönden bozulmasının gerekmediği sonucuna varılarak, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, ...Mevkii, ... pafta, ... parsel sayılı taşınmazın 28.06.2005 gün ve 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması ve yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen180.000,00-TL maddi, 20.000,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Maddi tazminat bedeli ve maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı dışındaki hususlar yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Maddi tazminat bedeli ve maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı yönünden ise;
Dosyanın incelenmesinden; dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, zararın ortaya çıktığı tarihin, davacıların mülklerinden tahliye edildiği tarih olduğu düşünülmekle beraber, dosya kapsamında davacıların konutu tahliye ettiği tarih ile ilgili bir evrak bulunmadığından, Afete Maruz Bölge kararının 12.08.2005 tarihli ve 4587 sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı'na intikal ettirildiği an itibarıyla taşınmazda ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıkmış bulunduğu değerlendirmesi ile 12.08.2005 tarihi itibarıyla maddi tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; Afete Maruz Bölge kararının 12.08.2005 tarihli ve 4587 sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı'na ve Belediye Başkanlığı'na bildirilmesine ve davaya konu binanın da içinde bulunduğu alandaki yapıların tahliyesine ilişkin yapılan yazışmalar da dikkate alınarak, tahliye tarihinin tespit edilebilmesi durumunda zararın tahliye tarihi itibarıyla hesaplanması, ancak tahliye tarihinin tespit edilememesi durumunda yıkım tarihinin esas alınabilecek olması sebebiyle; tespit edilebilmesi halinde tahliye tarihi, aksi halde yıkım tarihindeki değerlemelere göre (Aynı binada bulunan 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlere ilişkin yargılamanın yapıldığı … İdare Mahkemesi'nin E:… nolu dosyasında yapının 29.12.2014 tarihinde yıkıldığına dair tutanak mevcut olup bahsi geçen Mahkemece verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı karar Dairemizin 03/11/2020 ve E:2020/9219, K:2020/10297 sayılı kararı ile düzeltilerek onanmış, ayrıca, aynı binada başka bir dairenin maliki olan davacıya 2014 yılı verilerine göre yapılan hesaplama neticesi … … .İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K: … sayılı kararıyla verilen maddi tazminata ilişkin karar, Dairemizin 03.11.2020 tarih ve E:2020/4423, K:2020/10299 sayılı kararıyla onanmıştır. ) hesaplama yapılması, gerekirse bu hususta ek rapor alınması gerekirken; tahliye ve yıkım tarihi araştırılmadan, ikamet etmeyi engelleyici tarih olarak 12.08.2005 tarihi kabul edilerek yapılan hesaplama ile ortaya çıkan bedel üzerinden maddi tazminata hükmedilmesine dair Mahkeme kararında bu yönden hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; davacıların bağımsız bölümlerinin bulunduğu blokta ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıktığı tarihe göre, değer tespitinde esas alınan tarihin davanın açılmasından sonraki bir tarih olması durumunda, maddi tazminat için faiz başlangıcı olarak tespite esas alınan tarihin, değer tespitinde esas alınan tarihin, davanın açılmasından önceki bir tarih olması durumunda ise faiz başlangıcı olarak -taleple bağlı kalınarak- dava tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının maddi tazminat bedeli ve maddi tazminata uygulanacak faiz başlangıcına ilişkin kısmının BOZULMASINA, temyize konu diğer kısımlarının ONANMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 19/04/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Bir maddi zararın giderilmesine yönelik açılan tam yargı davalarında, tazminat kişinin mal varlığındaki zararın oluştuğu an itibariyle karşılanması gerektiğinden, istenilecek olan tazminatın gecikerek ödenmesi nedeniyle para değerinde enflasyondan dolayı meydana gelebilecek azalmayı karşılamaya yönelik olarak faize hükmedilmelidir.
Maddi zararlar, mal varlığında meydana gelen ve para ile değerlendirilebilen bir azalmayı ifade ettiklerinden, bu azalma miktarının idare tarafından telafi edilmediği süre içinde ayrıca enflasyon nedeni ile de kayba uğrayacağı açıktır. Manevi zararlar ise, mal varlığında meydana gelen somut bir azalma olmayıp, kişinin manevi varlığında ortaya çıkan olumsuzluklar olduğundan, manevi tazminat değerinin yargılama sonucu para olarak belirlenmesi zarara uğrayanı tatmin ve de bu zararın meydana getireni cezalandırma aracı olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Bu itibarla, ilk defa yargı kararıyla para olarak değerlendirilebilen bir manevi tazminatın önceden davalı idarece belirlenmesi ve de ödenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, ödemede gecikmeden bahsedilemeyeceği gibi, manevi tazminat, esasen bütün hususlar dikkate alınarak "takdiren" belirlendiğinden, temyize konu kararın, manevi tazminata faiz uygulanmaması gerekçesi ile de bozulması gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.