1. Hukuk Dairesi 2018/2881 E. , 2019/3336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’in, ... ada ... parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı torunu İbrahim’e 11.01.1982 tarihinde satış göstererek temlik ettiğini, gerçekte ise bağışladığını, farklı bir köyde yaşaması nedeniyle çekişmeli taşınmazı şu ana kadar mirasbırakana ait olarak bildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazı gerçek bedeli karşılığında satın aldığını, ayrıca eşi, annesi ve babası ile birlikte mirasbırakana ölünceye kadar baktıklarını, her türlü ihtiyaçları ile ilgilendiklerini, masraflarını karşıladıklarını, 35 yıl sonra taşınmaz değerlendikten sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1906 doğumlu ...’in 16.02.1989 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ...’i, ölü oğlu ...’nın çocukları olan davalı ... ile dava dışı torunlarını ve yine ölü oğlu İbrahim’in dava dışı kızı ...’yi mirasçı olarak bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu ... parsel sayılı taşınmazını ( 6.800 m2’lik Tarla ) 11.01.1982 tarih ve 18 yevmiye no’lu işlemle davalı torunu ...’e satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Dava konusu ... sayılı parselin ( yenileme ile ... ada .. sayılı parsel ) geldi kayıtlarının incelenmesinde ise; anılan taşınmazın 31.300 m2’lik tarla olarak ... sayılı parsel olarak kök muris ... ( mirasbırakan ...’ın eşi ) adına kayıtlı iken ...’in ölümü üzerine; 07.12.1979 tarih ve 1422 yev no’lu işlemle mirasçıları ... (7825/31300), ... (7825/31300), ... (7825/31300) ve ... (7825/31300)’ya intikal ettiği, aynı gün 1423 yevmiye no’lu ‘’ Hibe – Tebdil ‘’ işlemi ile; ..., ..., ... ve ...’nın taşınmazın toplamda 3000/31300 payını davalı ...’e devrettikleri, kök ... sayılı parselin 1981 yılında beş parçaya ifrazı ile ... sayılı parselin ( 6.800 m2’lik Tarla ) ... adına tescil edildiği, ... sayılı parselin köy hudutlarından çıkması ile de ... ada ... sayılı parsele gittiği tespit edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Yukarıda açıklanan ilkeler somut olgular ile birlikte değerlendirildiğinde; 6100 sayılı HMK’nin 190. ve 4721 sayılı TMK’nin 6. maddeleri uyarınca herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu, dinlenen davacı tanıklarının temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğuna yönelik beyanlarının bulunmadığı, davacı tarafın iddiasını ispata yarar başkaca delil göstermediği, dosya kapsamında mirasbırakan ile davacı kızı arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek herhangi bir husumetin ortaya konulamadığı, dava konusu taşınmazın geldisi olan ... sayılı parselden davacının da içinde bulunduğu ... mirasçıları tarafından o dönemde davalıya bir kısım yer verildiği, aralarında bir husumetin bulunmadığı, muris muvazaası nedenine dayalı iptal-tescil davalarında herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresinin olmadığında kuşku yok ise de; temlik ve murisin ölüm tarihi üzerinden çok uzun süre geçmesinin eldeki davada olduğu gibi ispat hukuku açısından sorunlar doğurduğu, akitte gösterilen bedel ile keşfen saptanan gerçek değer arasındaki farkın da tek başına temlikin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği bir bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.