10. Hukuk Dairesi 2019/5985 E. , 2020/355 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının 22.03.1985 – 27.07.2000 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali istemli davasında, davanın kabulüne dair verilen 09.10.2015 günlü kararın, Dairemiz 13.10.2016 günlü Bozma ilamı ile ikinci kez bozulduğu, Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada, bozma ilamına uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmeden 20.11.2018 günlü hükmün tesis edildiği anlaşılmaktadır.
1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda temyiz usulü 361- 373. üncü maddelerinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı yasanın 373/3. bendi “Bölge Adliye Mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” düzenlemesini içerir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 450. maddesiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırıldığı halde, uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, aynı yasanın Geçici 3. maddesi ile, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı düzenlendiğinden, ilk defa 28.06.2011 günlü karar aleyhine temyiz yoluna başvurulan eldeki davada, Mahkemenin son 20.11.2018 tarihli kararının temyiz usulü açısından, 1086 sayılı Yasanın temyize dair 427-439"uncu madde hükümleri uygulanacaktır.
1086 sayılı Yasanın 429/2. maddesi “Yargıtay ilgili dairesi temyiz edilen kararı bozarsa, davayı, kararı vermiş olan mahkemeye veya uygun göreceği diğer bir mahkemeye gönderir.
O mahkeme, temyiz edenden 434"ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
Mahkeme eski kararında direnirse, bu kararın gerekçesi genişletilmiş olsa bile, direnme kararının temyizi halinde temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” düzenlemesini içermektedir.
Davaya konu somut olayda; Bismil Esnaf ve Sanatkarlar Odasındaki kaydı dayanak alınarak 1999 tarihli giriş bildirgesi ile 22.03.1985 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak tescil edilen davacının; oda kaydının sona erdiği 27.07.2000 tarihine kadar sigortalı olarak tescil edilmişken, 12.01.2002 tarihinde yapılan değerlendirme sonucu, dayanak oda kaydının geçersiz olduğu sonucuna varılarak sigortalılığı iptal edilmiş, davacının Kurum işleminin iptali için açtığı davasında Mahkemece verilen 09.10.2015 günlü, 2014/39 E., 2015/712 K. nolu kararın, Dairemiz 13.10.2016 günlü, 2016/3050 E., 2016/12418 K. nolu kararı ile bozulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada ise, 1086 sayılı Kanunun 429/2. maddesi uyarınca, bozmaya uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar verilmeksizin tahkikat yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 21.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.