Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10931
Karar No: 2018/2668
Karar Tarihi: 05.04.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/10931 Esas 2018/2668 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/10931 E.  ,  2018/2668 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 10.09.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı, 102 ada 133, 102 ada 127 ve 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazlara komşu davalı Hazineye ait 102 ada 131 parsel sayılı taşınmazın mevzuata göre İl Özel İdaresi tarafından kullanıldığını, davalıların taşınmazı aşırı taşkın kullandıklarını ve zarar verdiğini, ...tarafından ruhsatsız malzeme alındığı için daha sonra... İnşaat Taahhüt ... San.ve Tic. Ltd. Şti"den harfiyat alınması nedeniyle 6.000 TL idari para cezasına çarptırıldığını, malzeme alımları, çökmeler, aşırı kullanma nedeniyle zararın devam ettiğini, hazine ve özel idarenin kusursuz ve müteselsil sorumlu olduğunu, zararın devam ettiğinin tespitiyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesine, durumun eski haline getirilmesine, tehlikenin kaldırılmasına fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalı hazine vekili; 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca Hazineye ait taşınmazlar üzerindeki taş, kum, çakıl ve toprak ocaklarının kiraya verilmesi veya kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilmesi işlemleriyle ilgili olarak Hazine tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını ,madencilik faaliyetleri konusunda izin ve ruhsat işlemlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile İl Özel İdarelerce yürütüldüğünü, bu nedenle hazineye husumet düşmeyeceğini, hakdüşürücü süreyi geçirdiğini, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... İdare vekili ise davacının ruhsatsız malzeme alındığını iddia ettiği taşınmazın mülkiyetinin kurumlarına ait olmadığını, bu nedenle dava konusu taleplerin kurumlarından istenilemeyeceğini, davaya bakmakta idari yargının görevli olduğunu, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüyle 102 ada 127 parsel ve 133 parsel de yeşil kalemle çizili alanların tapusunun iptaliyle Maliye Hazinesi adına tesciline, taşınmazların bu kısımlarının bedeli olan 164.410,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fen bilirkişisi raporunda 1. dik şevden itibaren yeni toprak alımının yapılmaması ve bu alandan toprak alınmaması konusunda davalılar tarafından levhalar konulması suretiyle tehlikenin önlenmesine ve komşuluk hukukuna aykırılığın bu şekilde giderilmesine, durumun eski hale getirilmesine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü ,davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
    TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
    Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
    Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
    Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
    Zarar tehlikesinin belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
    Davaya konu olayda davacı, davalının kendi taşınmazı üzerine yapmakta olduğu hafriyat nedeniyle taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.”
    Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Küçük bir zarar doğmuş olsa dahi, gerekli önlemlerin alınmasına karar verilmelidir. Bu özellik TMK’nun 737. maddesi ile 738. maddesi arasındaki önemli farklardan biridir. Öteki önemli fark ise; genellikle TMK’nun 737. maddesine göre zarar meydana geldikten sonra dava açılır. Bu madde uyarınca zarar tehlikesi nedeniyle çok istisnai durumlarda dava açılırken, TMK’nun 738. maddesine dayanılarak açılan davaların çoğunluğu zarar tehlikesinin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Aksi halde, telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebebiyet verilmiş olur. Mahkemece böyle durumlarda men ve yasaklama yönünde hüküm kurulabilir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 30.12.2014 tarihli uzman bilirkişi raporuyla Hazineye ait 131 parsel sayılı taşınmazdan toprak alımı nedeniyle davacı taşınmazında kullanılamayacak şekilde jeolojik riskli alan oluştuğu tespit edilmiştir. Ancak toprak almak suretiyle zarar verenin kim olduğu tespit edilmemiştir. Davalı Hazine ve il özel idaresi kendileri tarafından herhangi bir şekilde davacının zararına neden olacak şekilde bir eylem yapılmadığı savunulduğuna göre, zarar verici eylemin kim tarafından nasıl, ne şekilde gerçekleştirildiği, zarar verenin yeri kiralayıp kiralamadığı ya da ruhsatı bulunup bulunmadığı araştırılmalı ondan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcını yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    05.04.2018 tarihinde oybirliği karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi