Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/1202 Esas 2021/2434 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1202
Karar No: 2021/2434
Karar Tarihi: 01.04.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/1202 Esas 2021/2434 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/1202 E.  ,  2021/2434 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının paydaşı olduğu 90 ada 52 parsel sayılı taşınmazda dava dışı eski paydaş ...’ın 5/42 payını 02.06.2015 tarihli satış işlemi ile 35.995,00 TL bedelle davalıya sattığını, bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek önalım hakkına dayanarak davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Davalı, taşınmazda eylemli paylaşım bulunduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın fiilen taksim edilmiş şekilde kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcının kullandığı zaman da bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcının bu kullanımına karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
    Mahkemece yapılan tahkikat ile keşifte dinlenen tanık beyanlarından ve dosyaya sunulan bilirkişi rapor ve krokisinden davacı ...’ın taşınmazda eylemli olarak kullandığı bir yer olduğu belirlenmediği gibi, davalıya pay satan ...’ın da kullandığı yerin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda taşınmazda fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkemece, önalım talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.