21. Hukuk Dairesi 2017/5608 E. , 2018/7313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.10.1989-2009 yılı dönemi arasında davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin 02.03.2015 günlü bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, davanın kısmen kabulü ile; “davacının davalı Kızılcahavlu köyü muhtarlığına ait 2913335 sicil numaralı iş yerinde 01/09/1992 tarihinden itibaren asgari ücretle çalıştığının toplam 2779 gün çalışmasının 1592 gününün Kurum"a bildirildiğinin 1187 günün bildirilmediğinin tespitine” karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, bozma ilamı sonrası duruşmalarda kamu tanıklarının dinlenildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararı gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Gerçekten Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma kararında; “Mahkemece verilen kararın 06.01.2007-01.05.2008 tarihleri arası hizmet tespiti dönemi yönünden hatalı olduğu, bu hususlar haricinde yerinde” olduğu belirtilmiş, bu dönem yönünden de eksik inceleme ve araştırma neticesi kurulan hüküm bozma nedeni yapılmıştır. Mahkemece köy karar defterinde yer alan kayıtlar ve tanık beyanlarına göre 3 yıl süreyle olan davacı çalışmasının hizmet akdine değil eser sözleşmesine dayalı olduğu kanaatiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da Dairemizce sadece 06.01.2007-01.05.2008 tarihleri arası dönem bozma konusu yapılmış olup ihtilaflı olan bu dönemde de gerçek ve eylemli çalışma olgusu duruşmalarda dinlenilen tanık beyanları ile net olarak ortaya konulmuştur.
Öte yandan, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı HMK 297 (1086 sayılı HUMK 388.mad.) maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Somut olayda; gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde ve davacının hangi tarihler arasında çalıştığını açık olarak belirtmeksizin infaza elverişli şekilde hüküm kurulmaması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, ihtilaf konusu edilen tüm dönemlerde, 01.09.1992-01.05.2008 tarihleri arası dönem yönünden davalı işyeri nezdinde geçen çalışma olgusunun ortaya konulduğunu göz önünde bulundurarak davalı işyerince davacı adına Kurum"a eksik olarak bildirilen hizmet sürelerini her türlü şüpheden uzak şekilde belirtir şekilde, açık ve infaza elverişli bir hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 11.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.