11. Hukuk Dairesi 2016/13225 E. , 2018/300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/02/2016 tarih ve 2014/176-2016/32 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/01/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının ticari vekili olarak çalışırken ortak kullanılan kiralanan yerin kirasının tamamının davacının alacağından kesildiğini, bu kira bedelinin yarısının davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, kiralanan yerin dükkan ve depo olarak tutuluğunu, dükkanın müvekkili davacı, deponun davalı tarafından kullanıldığını, kira parasının tamamının müvekkili alacağından kesilmesi sebebi ile davalının 42.900,00 TL sebepsiz zenginleştiğini, bu nedenle başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve alacağın % 20"sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın ticari vekillik sözleşmesine dayanılarak açıldığı için asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesine göre kira bedelinin davacının hak edişinden kesildiğini, davanın tamamen haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirketin ticari vekili olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre kira bedelinin davalı tarafından ödenip davacının hak edişinden kesileceği, ancak kira bedelinin yarısının davalı tarafından ödeneceği konusunda tarafların şifahi olarak anlaştığı, kira süresince dükkanın davacı tarafından, bodrum kattaki deponun ise davalı tarafından kullanıldığı, davalı şirketin kira bedelinin tamamını davacının hak edişinden keserek şifahi anlaşmaya uymadığı, davacı tarafın kullanım şekli konusunda davalıya yemin teklif ettiği, yemin davetiyesine rağmen davalı şirket yetkilisinin yemin için hazır bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nin 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı ..."nin 4. maddesi uyarınca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. ...’nin 5/1 maddesi uyarınca, ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinde görülür. ..."nin 5/3. maddesi "Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." hükmünü haizdir.
Davacı, taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesi gereği dükkan ve depo olarak kiralanan taşınmazın depo kısmının davalı tarafından kullanıldığını ve kira bedelinin yarısından davalı sorumlu olduğu halde davalının tüm kira bedelini hak edişten kesmek suretiyle sebepsiz zenginleştiği ileri sürmüştür. Davalı ise, taraflar arasındaki ticari vekillik sözleşmesi gereğince kira bedelinin davacının hak edişinden kesildiğini savunmuştur.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık ticari vekillik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ...’nin 4. ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari davalardandır. Bu durumda, davanın ticaret mahkemesinin görevine girdiği gözetilmeden, işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.