9. Ceza Dairesi 2020/1297 E. , 2020/822 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : İhmali davranışla görevi kötüye kullanmak
Hüküm : TCK"nın 257/2, 62/1, 50/1a, 52/2-4 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasından yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmiş ise de bu hususun infaz sırasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 14.07.2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Dosya kapsamına göre Çorlu 1. Sulh Ceza Mahkemesince iddianameye konu eylemle ilgili olarak Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca 14.04.2010 tarih ve 2010/2678 soruşturma 2010/1550 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği Cumhuriyet Başsavcısının adı geçen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı UYAP üzerinde onaylama yapmayarak iade etmesi
üzerine 21.02.2012 tarih ve 2012/662 esas, 2012/320 karar sayılı iddianame ile sanık hakkında kamu davası açılmıştır.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen ve Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan karar üzerine yeni bir delil ortaya çıkmadan ve bu hususta Sulh Ceza Hakimliğince bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağı CMK 172/2 maddesinin amir hükmüdür.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 5/1. maddesinde yer alan "".... Ağır Ceza Cumhuriyet Başsavcılıkları merkezdeki Cumhuriyet savcıları üzerinde, gözetim ve denetim hakkına sahiptir"" şeklindeki düzenleme benzer şekilde 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun ""Cumhuriyet Başsavcılığının Görevleri"" başlıklı 18. maddesinde yer alan ""Cumhuriyet Başsavcısının görevleri kısmının 4. fıkrasında aynı şekilde ifade edilmiştir. Aynı kanunun 20. Maddesine göre Cumhuriyet savcısının görevleri;
""1- Adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak
2- Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilen adli ve idari görevleri yerine getirmek.
3- Gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcısına vekalet etmek.
4- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak"" şeklindedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı 172. Maddesinde;
""1) Cumhuriyet savcısı soruşturma evresi sonunda kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar suçtan zarar gören ile önceden ifadeleri alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir.
2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yani delil elde etmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılmaz.
3) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile tespit edilmesi üzerine kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır."" düzenlemesine yer verilmiştir.
Mevzuatta Cumhuriyet Başsavcısının Cumhuriyet savcıları üzerinde gözetim ve denetim yetkisinin kapsamının ne olduğuna ilişkin bir düzenleme söz konusu değildir. Cumhuriyet Başsavcılığının bir bütün olduğu ve Cumhuriyet Başsavcısının bu bütünlüğü koruyarak daha verimli ve düzenli çalışmayı sağlaması gerektiği muhakkaktır.
Cumhuriyet Savcılığı naiplik makamı değildir.
Ceza Muhakemesinden doğan ve asli nitelikteki yetkileri kullanmaktadırlar. CMK sistemimizde suç soruşturmasını yürütme görevi aslen Cumhuriyet savcısına tanınmıştır. Cumhuriyet Başsavcısına tanınan yetki CMK 92, 161 ve 166 maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
Yasal düzenlemelerden açıkça anlaşılacağı üzere Ceza Muhakemesi Kanunu sistemiyle suç soruşturmasında makam itibariyle asıl yetki Cumhuriyet Savcısına tanınmıştır. Cumhuriyet Başsavcısının gözetim ve denetim yetkisi bizatihi suç soruşturmasının yürütülmesine ilişkin bir yetki olmayıp ancak adli teşkilatın işleyişine yönelik 2802 ve 5235 sayılı kanunlardan doğan ve Savcılık makamının idari işleyişine ilişkin konularla sınırlı olan yetkiler anlaşılmalıdır.
T.C. Anayasasının 6. maddesinin “Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz.” hükmü uyarınca açıkça verilmeyen bir yetkinin kullanılması kabul edilemeyecektir.
Somut olayımızda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verme yetkisi (CMK/172/1.) açıkça Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Cumhuriyet savcısının makam itibariyle konu olarak tek başına gerçekleştireceği bir muhakeme işlemi ile bu kararı verebileceğine dair kuşku yoktur. Ceza Muhakemesi Kanunu bu işlemin geçerlilik şartı olarak ""Yazılı Olma"" şartına tabi tutulmuştur. Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak bir ""görüldü"" veya ""onay"" prosedürü gibi başka bir şarta bağlanmamıştır.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. maddesinde yer verilen ""Güvenli Elektronik İmza elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurur"" ilkesi çerçevesinde Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar hiçbir onay işlemine gerek kalmadan hukuken geçerli bir ceza muhakemesi işlemidir.
Cumhuriyet başsavcısının UYAP üzerinden ""Onay"" veya ""iade"" işlemi kovuşturmaya yer olmadığına dair karar üzerinde hukuken tesiri olmayacaktır. Onay veya iade kararı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar üzerinde kurucu, tamamlayıcı veya geçerlilik kazandırıcı bir işlem olmayıp Cumhuriyet başsavcılığının kendi içinde iş bölümü uyarınca değerlendirebileceği bir işlem niteliğindedir.
Açıklanan nedenlerle;
Aynı eylemle ilgili olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet savcısı tarafından verilen karar usulüne uygun yöntemlerle kaldırılmadığı ve hukuken geçerli bir ceza muhakemesi işlemi olduğu, aynı fiille ilgili CMK 172/2. maddesi uyarınca kamu davası açılamayacağı, bu nedenlerle hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle mahkeme kararının onamaması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.