14. Hukuk Dairesi 2017/6143 E. , 2018/2630 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.03.2011 ve 23.02.2016 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davalı ... yönünden tazminat istemine ilişkin davanın kabulüne, diğer istemlerin reddine dair verilen 03.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.09.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 10/03/2011 tarihli dilekçesiyle; davacıların davalı müteahhit ..."dan 19.000,00 TL bedel karşılığında ... İli, ... İlçesi, 5. kat 22 numaralı bağımsız bölümü 25.04.2000 tarih 6403 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesiyle satın ve teslim aldıklarını, bedelin 8.000 TL.sının peşin, bakiyenin 18 adet senetle 28.000 DEM olarak ödendiğini, davacı ..."nun 2000 yılından beri dairede oturduğunu, davalı yüklenicinin tapuyu devretmediğini, dairenin içerisine 10.000,00 TL tadilat yaptırdığını, arsa malikinin kötüniyetli olduğunu, yüklenici ile 28.08.2006 tarihli sulh sözleşmesi tanzimine rağmen arsa sahibinin muvazaalı olarak arsayı üçüncü kişilere devrettiğini bildirerek, dava konusu 10504 ada 13 (yeni 23) parsel ve 24 parsel üzerindeki binada 5. kat 22 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacılar adına tescilini, aynen ifanın mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değeri belirlenerek, şimdilik 50.000,00 TL tazminat ve taşınmazdaki iyileştirmeler karşılığı iyileştirme bedeli olarak 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL."sının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davacılar vekili mahkemenin 2011/294 Esas sayılı dosyasında açılan davada sunduğu 22/07/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu dairenin rayiç bedeline dair taleplerini 110.000,00 TL"ye yükselttiklerini, faiz oranını da dava tarihi itibarıyla avans faizi olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davacılar vekili, birleştirilen 2016/329 Esas sayılı dosyaya sunduğu 23/02/2016 tarihli dilekçesiyle; 2011/294 E. sayılı dosyada açtıkları davada, aynen ifanın mümkün olmadığını, davacının dairenin bedelini ve iyileştirme giderlerini davalıdan talep edebileceğinin ortaya çıktığını, davanın karar aşamasında olduğunu, davada bir kez ıslah hakkının kullandıkları için son bilirkişi raporu doğrultusunda dava miktarı ile zarar arasında mevcut farkın iadesi bakımından ek dava açılması zarureti hasıl olduğunu bildirilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 151.800,00 TL alacağın 10/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, her iki dava 06.04.2016 tarihinde birleştirilmiştir.
Davalı ... vekili Tüketici Kanununun 4. maddesinde tüketiciye belirli bir süre içerisinde ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğü getirildiğini, davacının ne 30 günlük ihbar süresine, ne de 5 yıllık üst süreye uyduğunu, 10 yılı aşan bir süre geçtikten sonra ayıp iddiası ile talepte bulunduğunu, davacının iyileştirme bedeli adı altında talepte bulunmasının mümkün olmadığını, iyileştirme işlerinin keyfi ve ihtiyari olduğunu, herhangi bir delil ortaya konulmadığını, davacının yaklaşık 11 yıldır daireden faydalandığını, bu şekilde en az 150.000,00 TL gibi bir tasarruf sağladığını mahsup edilmesini, davacının 25.04.2000 tarih 6403 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesinde ödediği 8.000 TL bedel üzerinden denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin verilmesi gerektiği, zira davacının taşınmazın tescilinin mümkün olmadığını bilmiş olduğu gibi arsa sahiplerinin 28.08.2006 tarihli sulh sözleşmesiyle 14.12.1998 tarihli ve 52113 ve 52114 yevmiye nolu inşaat sözleşmelerini halen ayakta tuttuklarını, kat maliklerinin 08.06.2010 tarihli apartman yönetimi defterinde alınan karar ile yükleniciyi ibra ettiklerini, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Konca, davacının dayandığı sözleşmeyi tapu kaydına şerh ettirmemesi karşısında tapu kaydına güvenerek taşınmazı iktisap eden davalının iyiniyetli olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... 2011/294 E. sayılı dosyaya sunduğu 13/04/2011 tarihli cevap dilekçesiyle; davada taraf sıfatı olmadığını, davayı kabul etmediğini bildirmiştir.
Dahili davalı ... 2011/294 E. sayılı dosyaya sunduğu 10/04/2012 tarihli cevap dilekçesiyle; arsa maliki olmanın dışında dava ile bir ilgisi olmadığını ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/139 -2002/1917 sayılı kesinleşmiş kararı ile feshedildiğini bildirmiştir.
Dahili davalılar ..., ... ve ... davaya karşı cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu binanın 22, 23 ve 24. parseller üzerine inşa edildiği, parsellerin birleştirilmediği ve kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmadığı, ilgili belediyeden onaylı bir projesinin de bulunmadığı, kaçak yapı niteliğinde olduğu, bu nedenlerde yüklenici olan davalı ..."ın tapu iptali ve tescil edimini yerine getirmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacıların tescile yönelik talebinin ve arsa malikleri ve mirasçılarına karşı sözleşmenin doğrudan tarafı olmamaları nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan tutarların iadesine yönelik davanın bu davalılar bakımından reddine davalı ... yönünden açılan davanın bilirkişi raporunda bulunan rayiç bedel ve iyileştirme bedeli yönünden kabulü ile bu tutarın 120.000,00 TL"sının 60.000,00 TL"lik kısmının asıl dava açılış tarihinden, kalan kısmının ıslah tarihinden geçerli avans faiziyle birlikte bu davalıdan alınarak davacılara iadesine, birleştirilen dava bakımından açılan davanın KABULÜ ile, 151.800,00 TL.sının dava tarihinden geçerli avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara iadesine 03.05.2016 tarihinde karar verilmiştir.
Hükmü davalı yüklenici ... vekili temyiz etmiştir.
1-Hükmü temyiz eden davalının kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin temyiz harç ve giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varılamadığı, başka bir deyişle HMK’nın 334/1. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalının adli yardım isteminin reddine, karar ve ilam harcı tutarının 1/4 oranındaki nispi temyiz harcının tamamlanması bakımından HUMK’nın 434/III. maddesi uyarınca işlem yapılabilmesi için dosyanın mahalline iadesine 26.09.2017 tarihinde karar verilmiş davalı ... tarafından 29.11.2017 tarihinde süresi içerisinde harç tamamlandığından işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
2- Davalı yüklenici ... vekilinin temyiz talebi incelendiğinde,
Somut uyuşmazlıkta davalı yüklenici, arsa maliklerine karşı edimini yerine getirmediğinden davacının uğradığı müspet zarardan davalı yüklenici sorumludur. Müspet zarar taşınmazın rayiç değeridir.
Yargılama sırasında 23.11.2012 tarihinde yapılan 1. keşif sonucu 05.03.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu 22 no"lu bağımsız bölümün 10.03.2011 olan dava tarihindeki değerini 110.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. 28.11.2014 tarihinde yapılan 2. Keşif sonucu alınan 06.04.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise dava konusu 22 nolu dairenin 10.03.2011 dava tarihi itibari ile kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulması durumunda rayiç değerinin 260.000,00 TL kat irtikafı veya kat mülkiyeti olmaması durumunda 170.000,00 TL, arsa veya yapı şeklinde değerlendirildiğinde ise rayiç değerinin 69.000,00 TL olacağı hesaplanmıştır. Bu durumda bilirkişi heyeti raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Bu itibarla rayiç bedel konusunda yeniden bilirkişilerden çelişkiyi giderecek şekilde denetime elverişli rapor alması gerekirken noksan soruşturma ile karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, rayiç bedele hükmedildiğinde rayiç değerin içerisinde zaten iyileştirme masrafları da bulunduğundan ayrıca iyileştirme bedelinin tahsiline hükmedilmesi doğru olmadığı gibi 3095 sayılı Kanununun 2. Maddesi hükmüne göre avans faiz istenebilmesi için tarafların tacir olması ve borcun da ticari işletme ile ilgili olması gerekir. Davacı taraf tacir olmadığı gibi taraflar arasında ticari işletme ilgili sözleşme ilişkisi bulunmadığından yasal faiz üzerinden karar verilmesi gerekirken, avans faizi üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ..."a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.