11. Ceza Dairesi 2017/5647 E. , 2018/1770 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; suça konu çeklerin getirtilip incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, Türk Ticaret Kanununda öngörülen zorunlu unsurları ile aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının kararda tartışılması, denetime olanak verecek dosya içerisinde bulundurulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin sahte olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun kamu olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği cihetle; zincirleme suç ilişkisi içindeki fiillerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer fiillerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, ancak bu kapsamda sonradan sübutu kabul edilen fiiller nedeniyle münhasıran önceki cezada zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilecek olması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması durumunun ortaya çıkması halinde ilave cezaya hükmolunabileceği gözetilerek, sanığın temyize konu fiilleri ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına konu fiilleri bir bütün halinde değerlendirilip, sanığın fiillerinin ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenen zincirleme suç mu oluşturduğunun tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yazılı şekilde hükümler kurulması,
3-Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK"nın 43. maddesi uyarınca; “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup, suça konu çeklerin aynı zamanda mı, yoksa farklı zamanlarda mı verildiği belirlendikten sonra, aynı zamanda verilmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığının ve sahte belge sayısı dikkate alınarak TCK"nın 61. maddesi gereğince temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın alt soyu dışında kalan kişiler üzerindeki yetkileri bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.