Esas No: 2018/3927
Karar No: 2022/2750
Karar Tarihi: 20.04.2022
Danıştay 4. Daire 2018/3927 Esas 2022/2750 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/3927 E. , 2022/2750 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/3927
Karar No : 2022/2750
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ... San. Dış Tic. Ltd. Şti.nin vergi borçları için şirket ortağı sıfatıyla adına düzenlenen ... tarih ve .., ..,..,..,..,..,.., sayılı sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; şirkete tebliğ edilen ödeme emirleri ile davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin bir çoğunun birbirini tutmadığı, davacının ortağı olduğu anlaşılan asıl borçlu ... İnşaat Oto. ve Gıda San. Ltd. Şti. hakkında usulüne uygun yeterli bir takibin yapılmadığı, şirket adına kayıtlı .., ..., ..., ... plakalı dört adet kamyonun bulunduğu, bunun yanında şirkete ait banka hesaplarında 3.022,53 TL parasının bulunduğunun mal varlığı araştırmalarında saptandığı, ancak söz konusu araçların haczedilerek kamu alacağını karşılayıp karşılamadığının ortaya konulması gerekirken bunun yapılmadığı, bahse konu amme alacağının adı geçen şirketten tahsiline yönelik takip yollarının tüketilmediği ve asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin açıkça ortaya konulmadığı dikkate alındığında, amme alacağının davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ..., .., ..., ,.., .., sayılı ödeme emirleri ile dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ..., plaka sayılı kısımları ve dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ...,..., ..., plaka sayılı kısımları ile tahsili istenen amme alacaklarının asıl amme borçlusu olan şirketten tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ve tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ alındılarının davalı idarece dosyaya ibraz edilmediği, bu durumda, asıl amme borçlusu şirkete tebliğ yapılmadan kamu alacağının kesinleşmesinden söz edilemeyeceğinden söz konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık, ... ve ... sayılı ödeme emirlerinin geri kalan kısımları için ise; tahsili istenen amme alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen .. ve ... sayılı ödeme emirlerinin 26/01/2012 tarihinde şirket müdürü ...'ün ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiğinin görüldüğü, bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerine tebliğ yapılmaya çalışılmadan, doğrudan şirket kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde tebliğ edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemin yasal mevzuat gereği olduğu, verilen kararın aleyhe hükümlerinin bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmış, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı ve 58. maddesinde; ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüş, 62. maddesinde de; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Türk vergi sisteminde, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin tarh ve tahakkuk usulleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda, tahsil usulleri ise 6183 sayılı Kanunda düzenlenmiştir. Bir kamu alacağının tahsil edilebilmesi için öncelikle 213 sayılı Kanuna göre tarh ve tahakkuk usulleri ile 6183 sayılı Kanuna göre tahsil usullerinin sırasıyla denenmiş olması zorunludur. Bu zorunluluğun doğal sonucu olarak, sistematiğin içinde yer alan bir idari işlemin bu amaçla tesis edilebilmesi için bir önceki hukuki durumun tekemmül etmiş olması hali aranmalıdır. Dolayısıyla bir önceki safha tekemmül etmeksizin bir sonraki safhaya ilişkin idari işlem tesis edilemeyeceği gibi, sistematik içinde yer alan herhangi bir işleme karşı dava açılması durumunda ise önceden kesinleşmiş hukuki durumların yeniden incelenmesi de yasal olarak mümkün değildir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı ortaklara başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına düzenlenen ..., ...,...,...,... sayılı ödeme emirleri ile dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımları ve dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımlarına ilişkin her ne kadar şirkete düzenlenen ödeme emirlerine ait bilgi belgeler dava dosyasında yer almasa da söz konusu ödeme emirlerinin, Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2018/9291 esas sayılı dosyasında asıl amme borçlusu şirkete gönderildiği ve bu ödeme emirlerinin ilgili şirket çalışanları veya yetkililerine imzası karşılığında muhtelif zamanlarda tebliğ edildiği görülmektedir.
Öte yandan davacı adına düzenlenen ... ve ... sayılı ödeme emirlerinin geri kalan kısımlarının 26/01/2012 tarihinde şirket müdürü ...'ün ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiği, bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerine tebliğ yapılmaya çalışılmadan, doğrudan şirketin kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde tebliğ edilmesi hususu hukuka uygun olmadığından kabul kararı verilmiş olsa da, yapılan araştırmada şirket adresinin ... Mahallesi ... Cad. ... Sok. No:... olduğu, kanuni temsilcinin adresi ile şirket adresinin aynı apartmanda olduğu ve bu nedenle kanuni temsilcinin eşine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına düzenlenen ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., sayılı ödeme emirleri ile dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımları ve dava konusu ... sayılı ödeme emrinin..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımları için asıl amme borçlusu şirkete ödeme emri gönderildiği anlaşıldığından, ... ve ... sayılı ödeme emirlerinin geri kalan kısımlarının tebliğinin usulüne uygun olduğu, dolayısıyla ödeme emirlerinde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen bu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 20/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımları ve dava konusu ... sayılı ödeme emrinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., plaka sayılı kısımları dışında kalan kısımlarının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, bu kısmın onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının buna ilişkin kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.