Esas No: 2018/3947
Karar No: 2022/2749
Karar Tarihi: 20.04.2022
Danıştay 4. Daire 2018/3947 Esas 2022/2749 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/3947 E. , 2022/2749 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/3947
Karar No : 2022/2749
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ... San. Dış Tic. Ltd. Şti.nin vergi borcu için şirket ortağı sıfatıyla adına düzenlenen ... tarih ve ... sayılı sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; davalı idarece sunulmuş olan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının kanuni temsilcisi olduğu ... İnşaat Oto. ve Gıda San. Ltd. Şti. adına tescilli üç adet kamyon ile bir adet kamyonetin olduğu ve söz konusu araçlar üzerine, davalı idarece de uygulanan cebri takibatların devam ettiği, takibat sona ererek söz konusu araçlar paraya çevrilmediğinden uyuşmazlık konusu ödeme emrine konu vergi borçlarının asıl borçlu olan ... İnşaat Oto. ve Gıda San. Ltd. Şti.'den tahsil imkansızlığının ortaya konulmadığından davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ödeme emrinin muhteviyatı amme alacağını asıl amme borçlusu olan şirketten tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ve tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ alındılarının davalı idarece dosyaya ibraz edilmediği, bu durumda, asıl amme borçlusu şirkete anılan Kanun maddelerinde gösterilen usule uygun olarak tebliğ yapılmadan kamu alacağının kesinleşmesinden söz edilemeyeceğinden, asıl borçlu şirketten tahsil olanağı kalmadığından bahisle düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun belirtilen yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemin yasal mevzuat gereği olduğu, verilen kararın aleyhe hükümlerinin bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmış, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı ve 58. maddesinde; ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüş, 62. maddesinde de; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Türk vergi sisteminde, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin tarh ve tahakkuk usulleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda, tahsil usulleri ise 6183 sayılı Kanunda düzenlenmiştir. Bir kamu alacağının tahsil edilebilmesi için öncelikle 213 sayılı Kanuna göre tarh ve tahakkuk usulleri ile 6183 sayılı Kanuna göre tahsil usullerinin sırasıyla denenmiş olması zorunludur. Bu zorunluluğun doğal sonucu olarak, sistematiğin içinde yer alan bir idari işlemin bu amaçla tesis edilebilmesi için bir önceki hukuki durumun tekemmül etmiş olması hali aranmalıdır. Dolayısıyla bir önceki safha tekemmül etmeksizin bir sonraki safhaya ilişkin idari işlem tesis edilemeyeceği gibi, sistematik içinde yer alan herhangi bir işleme karşı dava açılması durumunda ise önceden kesinleşmiş hukuki durumların yeniden incelenmesi de yasal olarak mümkün değildir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı ortaklara başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; her ne kadar şirkete düzenlenen ödeme emirlerine ait bilgi belgeler dava dosyasında yer almasa da söz konusu ödeme emirlerinin Danıştay 4. Dairesinin E:2018/9291 Esas sayılı dosyasında asıl amme borçlusu şirkete gönderildiği ve bu ödeme emirlerinin ilgili şirket çalışanları veya yetkililerine imzası karşılığında muhtelif zamanlarda tebliğ edildiği, dolayısıyla ödeme emirlerinin tebliğinde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmış olup işin esası incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 20/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.