
Esas No: 2017/6098
Karar No: 2018/2609
Karar Tarihi: 03.04.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/6098 Esas 2018/2609 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekilleri tarafından, davalılar aleyhine 30.06.2006 gününde verilen dilekçe ve birleştirilen dosyalarda davacılar vekilleri tarafından verilen dilekçeler ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespiti, kamulaştırma bedelinin davacılara ödenmesi kabul edilmez ise tazminat talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine, kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespiti ve kamulaştırma bedelinin davacılara ödenmesine ilişkin taleplerin reddine, tazminat taleplerinin kısmen kabulüne dair verilen 03.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davacılar vekili Av. ..., davalı-karşı davacı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili, asli müdahiller ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davacılar vekili Av. ..., davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... ve davalılar Mazlum-... vekili Av. ..., davacılar ..., ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava ve birleştirilen davalar satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil ikinci kademede tazminat ve kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespiti istemlerine ilişkindir.
I- Birleştirilen 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/473 Esas-2012/422 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili, ... 5 Asliye Hukuk Mahkemesi"ne verdiği dava dilekçesiyle, 27.02.1991 tarih 14647 yevmiye numaralı satış vadi sözleşmesine dayalı olarak 29.07.1947 tarihli 33 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazlar hakkında istemde bulunduğunu, 1447-1448 parsel sayılı taşınmazlara dayalı talepte bulunma hakkını saklı tuttuğunu belirterek ... ili, Aksu ilçesi, Keşirler köyü 1432, 1433, 1434, 2401, 1832/1, 1932/2, 1932/5 parseller ile 1106 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 parseller 1107 ada 16, 17, 18, 19 parseller, 1199 ada 1 parsel, 1200 ada 1 parsel, 1201 ada 1 parsel, 677 ada 1 parsel, 745 ada 4 parsel, 861 ada 13 parsel ve 901 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapularının iptali ile davacı müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 08.06.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle bir kısım parsellere ilişkin kamulaştırma kararı verildiğinden 1432, 1433, 1434, 2401, 1932/1, 1932/2, 1932/5 parsellere yönelik olarak kamulaştırma öncesi mülkiyetin davacıya aidiyetinin tespitine ve ayrıca kamulaştırma nedeniyle 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/23 esas sayılı dosyasında davalılar adına yatan kamulaştırma bedelinin bu davalılara ödenmemesine, tapu iptal ve tescili mümkün olmayan taşınmazlar yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 500.000,00- TL"nin reeskont faizi ile ödenmesine; 1106 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 parseller; 1107 ada 16, 17, 18, 19 parseller; 1199 ada 1 parsel; 1200 ada 1 parsel; 1201 ada 1 parsel; 677 ada 1 parsel; 745 ada 4 parsel; 861 ada 13 parsel ve 901 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olarak yapıldığını ve sözlşemenin ifa olanağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, 19.12.2012 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında davalıların davayı kabul ettiği, sonradan kabul beyanından vazgeçmenin hüküm doğurmayacağı, davacı tarafından aynı taşınmazın dayanak satış vaadi sözleşmesi kapsamında parçalar halinde başka kişilere satıldığı ve bu kişiler tarafından davacı aleyhine açılan davaların bulunması nedeniyle 5 Asliye Hukuk Mahkemesindeki kamulaştırmaya konu taşınmazların mülkiyetinin kamulaştırma öncesi kendisine ait olduğu yönündeki ve kamulaştırma bedelin kendisine ödenmesi yönündeki davacı talebinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu değerlendirilerek ve bedele ilişkin davacı talebinin davalılar tarafından kabul edildiği gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tesciline yönelik davasının reddine, davacının kamulaştırma öncesi mülkiyet tespiti ve kamulaştırma bedelinin müspet zarara mahsuben tazminine ilişkin davasının reddine, davacının tazminata ilişkin talebinin taleple bağlı kalınarak kabulü ile 500.000,00- TL tazminatın 20.01.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, davalı ... ve ... vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; davalılar ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı HMK"nın "Feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere davayı kabulün kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki kabulün geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur.
Somut olayda; davalılar ... ve ... vekili 19.12.2012 tarihli dilekçesiyle, adı geçen davalıların davayı kabul ettiklerini bildirmiştir. Davacı dava dilekçesinde 27.02.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak davalılar ... ve ..."un 29.07.1947 tarihli 33 sıra numaralı tapu kaydındaki miras hissesinden 200.000 m2’ye tekabül eden kısımla ilgili talepte bulunmuştur. 29.07.1947 tarihli 33 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalıp davalılar adına tescil edilen bir kısım taşınmazların ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/23 Esas 2010/457 karar sayılı ilamı ile ( 1932 ada 1-2-5 parseller, 2401 parsel, 1432 parsel, 1433 ve 1434 parsel sayılı taşınmazlar) kamulaştırıldığı tespit edilmiştir. 677 ada 1 parsel; 845 ada 4 parsel; 861 ada 13 parsel; 901 ada 7 parsel; 1106 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 parseller; 1107 ada 16, 17, 18, 19 parseller; 1199 ada 1 parsel; 1200 ada 1 parsel; 1201 ada 1 parsel; 1932 ada 1, 2 ve 5 No’lu parsellerin, 29.07.1947 tarihli 33 numaralı tapu kaydı kapsamında olduğu, kamulaştırma dışında kaldığı ve satış vaadi sözleşmesi borçlusu ... ve ..."un bu taşınmazlarda hissedar olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, 27.02.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle, 29.07.1947 tarihli 33 sıra numaralı tapu kaydındaki davalılar hissesinden 200.000 m2’ye tekabül eden kısımın davacıya satışının vaad edildiği ancak satışı vaad edilen kısmın taşınmazın fiilen hangi kısmına isabet ettiği tespit edilemediğinden satış vaadi sözleşmesinin tapu iptal ve tescil istemi bakımından ifa olanağı olmamakla birlikte kamulaştırma haricinde kalan taşınmazlar bakımından davalıların üzerine kalan paylara tekabül eden miktar ve davalıların davayı 6100 sayılı HMK 309 maddesine göre kabul ettikleride gözetildiğinde mahkemece yapılması gereken davalılar (satış vaadi borçluları) ... ve ..."un kabul beyanı doğrultusunda, 27.02.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesindeki miktar da dikkate alınarak 29.07.1947 tarihli 33 numaralı tapu kaydı kapsamında bulunup kamulaştırma dışında kalan taşınmazlarda davalıların adına kayıtlı hisselerin iptali ile davacı ... adına tesciline karar vermek olmalıdır. Yine kamulaştırılan taşınmazlar bakımından davacı ıslah dilekçesiyle kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep ettiğinden ve 19.12.2012 tarihli dilekçeleriyle davalılar ... ve ..., davacının bu talebini de kabul ettiğinden, mahkemece kamulaştırılan taşınmazların kamulaştırma öncesi mülkiyetinin davacı ..."a ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle bu talebin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
II- A) Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşme türlerinden olup mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcı edimini yerine getirmezse edimin hükmen yerine getirilmesi vaat alacaklısı tarafından açılan davada istenebilir.
Davalı ... ile davacılar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesi, vaat alacaklısı davacıya kişisel hak sağlar. Ne var ki, sözleşmenin tapu iptal ve tescil talebi yönünden ifa olanağının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının tapu iptali ve tescil talebinin mahkemece kabul edilmesi mümkün değildir. Kural olarak, borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesi nedeniyle borçlu kusurlu kabul edilir. Borçlar Kanununun 96. maddesi gereğince, alacaklının hakkını kısmen veya tamamen elde edemediği durumlarda borçlu, alacaklının zararını tazmin ile sorumludur. Buradaki zarar müspet zarar olup, akdin yerine getirilmemesinden doğan zararın karşılanması gerekir. Başka bir deyişle alacaklı (davacı) mülkiyetini elde edemediği taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerini davalı akidinden isteyebilir.
B) Asıl dava ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi Esas No: 2006/326 Yönünden Yapılan İncelemede:
Davacı ... vekili, davalılar ... ile ... ve ... arasında 27.02.1991 tarih ve 14647 yevmiye nolu düzenleme biçiminde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeyle; davalılar ... ve ..."un, davalı ..."a ..., ... Köyü, ... mevkiinde bulunan tapunun 19.07.1947 tarih 127 cilt 35 sahife 33 sırasında kayıtlı gayrimenkulden kendi hisselerine düşecek alandan 200.000 m2 ve tapunun 04.02.1946 tarih 21 cilt 90 sahife ve 13 sıra numarasında kayıtlı gayrimenkulden davalıya teselsülen ve şayian varislerinden intikalen gelmiş olan diğer mirasçılar ile birlikte ... 1. Noterliğince düzenlenen 07.05.1969 tarih ve 7178 yevmiye numaralı miras taksim sözleşmesi gereğince ... ve ..."a düşen 403 parsel numarasıyla tahdidi yapılan taşınmazın 200.000 m2"sini sattığını; davalı ..."ın da davacı ..."ya bu satış vaadi sözleşmesine dayanarak, ... 1. Noterliğince tanzim ve tasdikli 11.12.1991 tarih ve 086543 yevmiye nolu düzenleme biçiminde satış vaadi sözleşmesiyle 27.02.1991 tarihli sözleşmeyle satın aldığı hakkından, 15.000 m2"sini, 4.500,00 TL bedelle peşin olarak sattığını ve parasını peşin olarak aldığını belirterek, davalı ... ve ... adına tapuya tescilli dava konusu taşınmazların 15.000 m2 miktarının tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tescilini, olmadığı takdirde şimdilik 45.000,00 TL nin davalılardan tazminini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 03.03.2008 tarihli dilekçesi ile; taşınmazların bir kısmının kamulaştırıldığını belirterek davanın DHMİ"ye ihbarını ve 15.000 m2 miktarındaki taşınmazın davacı müvekkili adına tescilini, tapuya tescilin imkansız olmasi halinde, taşınmazlar kamulaştırılmış ise kamulaştırma bedelinin ve tüm haklarının taraflarına verilmesini, olmadığı taktirde ifa yoksunluğundan kaynaklanan menfi ve müspet zararlarından şimdilik 45.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 02.10.2015 tarihli dilekçesiyle 1.260.000,00- TL üzerinden harcı tamamladığını bildirmiştir.
Davalı ... ve ... vekili, sözleşmenin düzenlenme tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın süresi içinde açılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin usulüne uygun olarak yapılmadığını ve muvazaa nedeniyle yok hükmünde olduğunu, kadastro mahkemesince verilen karardaki payların sözleşmeye konu olmadığını, müvekilleri açısından pasif husumet yokluğundan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava ve sözleşme konusu 1447 ve 1448 parsellere ilişkin olarak ... Kadastro Mahkemesinin 1991/3228 esas sayılı dosyası ile karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, ayrıca davacının sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunma talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleştirilen dosyalardaki miktarlar da gözetildiğinde mümkün olmadığına, satış vaadi alacaklısı adına tescil söz konusu olamayacağından, tazminata ilişkin talebin değerlendirilmesi gerektiğine, bilirkişi raporuna göre satış vaadine konu 15.000 m2"lik alanın değerinin 1.260.000,00-TL olması gerektiği sonucuna varıldığına, ancak; davacı vekilinin dava dilekçesinde 45.000,00- TL talepte bulunduğu, sonrasında davasını ıslah ettiği, ikinci ıslah dilekçesi vererek talep sonucunu arttırdığı anlaşıldığından ikinci ıslaha değer verilemeyeceği gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescile yönelik davasının reddine, davacının tazminata yönelik davasının ıslah ile arttırılan miktar gözetilerek kısmen kabulü ile 45.000,00- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar... ve ... vekili, davalı ... vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı ... vekilinin tüm, davacı vekili ve davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekili ve davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Davacı, cevaba cevap dilekçesi verildikten sonra kanunda belirtilen istisnalar dışında davasını genişletemez ve değiştiremez. Davacının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde gösterdiği vakıaları değiştirmesi veya bu vakıalara yeni bir vakıa eklemesi yasağın ihlali anlamına gelir.
Davacının, mevcut vakıanın içeriğine dahil olan bir hususu ileri sürmesi veya açıklaması, yeni vakıa ileri sürüldüğü anlamına gelmez. Ayrıca mevcut vakıaların delili olan hususların, delillerin gösterilmesi sınırları çerçevesinde gösterilmesi de yeni vakıa ileri sürülmesi değildir. Ancak, delil ileri sürülürken yeni bir vakıa da ileri sürülüyorsa bu yasak kapsamında kabul edilecektir.
Dava ya da cevaba cevap dilekçesinin verilmesi sırasında doğmamış ve fakat davanın görülmesi aşamasında doğan vakıaların ileri sürülmesi, iddianın genişletilmesi yasağı ile karşılaşmamalıdır. Özellikle davanın konusuz kalması ya da talep sonucunun azalması sonucunu doğuran vakıaların daha sonra ileri sürülmesi yasak kapsamında kabul edilmemelidir.
Davacı davadaki talebini öninceleme aşamasından sonra değiştirir veya genişletirse bu da davanın genişletip değiştirilmesi yasağının ihlalidir. Davacının, başlangıçta kısmi dava açması durumunda dahi alacağının dava dışı kalan kısmını aynı dava içerisinde talep etmesi talebin genişletilmesi olarak kabul edilecektir. Yasak kapsamına, davanın açıldığı sırada mevcut olan vakıalar dahildir. Davanın açılmasından sonra ortaya çıkan yeni vakıaların ileri sürülmesi bakımından bir yasak söz konusu olamaz. Zira bu vakıaların dava açılırken ve cevap verilirken ileri sürülmesi imkansızdır. (Pekcanıtez, Usul, C.II, s.1257)
Tarafların, davada iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı sebebiyle yapamadıkları işlemleri yaparak verdikleri dilekçeleri tamamen veya kısmen düzeltmelerine ıslah denir.
Islahın konusu, tarafların kendi yaptıkları usul işlemleridir. Taraflar ıslahla dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava sebebini, talep sonucunu değiştirebilirler. Bu sayede, taleplerini tamamen değiştirebilecekleri gibi, yeni bir vakıa da ileri sürebilirler. Her ne kadar ıslahla usul işlemlerinin düzeltileceği kabul edilse de (m.176/1), esasen ıslah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesinin bir istisnası olarak karşımıza çıkmaktadır. Islah bir usul hukuku imkanı olduğundan, ıslahla maddi hukuk işlemi yapılamaz.
Bir taraf, davada ancak bir defa ıslah yoluna başvurabilir (m.176/2). İkinci kez ıslah yoluna başvurulursa, mahkeme bu beyanı kendiliğinden reddeder.
Davacı 30.06.2006 tarihli dava dilekçesiyle, 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil, ikinci kademede tazminat isteminde bulunmuş; 03.03.2008 tarihli dilekçesiyle taşınmazların bir kısmının kamulaştırmaya tabi tutulduğunu belirterek, tapu iptal ve tescil, kamulaştırılmış ise kamulaştırma bedeli ve tüm haklarının tarafına verilmesini, ifa yoksunluğundan kaynaklanan menfi ve müsbet zararının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 45.000,00- TL"nin davalılardan tazminini talep etmiş; 02.10.2015 tarihli dilekçesiyle, dava başvuru harcını 1.260.000,00- TL üzerinden tamamlamıştır. Mahkemece, davacının 03.03.2008 tarihli dilekçesi ilk ıslah, 02.10.2015 tarihli dilekçesi ikinci kez ıslah olarak değerlendirilmiştir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi davanın genişletilmesi yasağına davanın açıldığı sırada mevcut olan vakıalar dahildir. Davanın açılmasından sonra ortaya çıkan yeni vakıaların ileri sürülmesi bakımından bir yasak söz konusu olamaz. Zira bu vakıaların dava açılırken ve cevap verilirken ileri sürülmesi mümkün olmadığından dava konusu bir kısım taşınmazlar hakkında 17.01.2008 tarihinde ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesin 2008/23 Esas sayılı dosyasıyla ile kamulaştırma davası açıldığı anlaşıldığından, davacının 03.03.2008 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Buna göre mahkemece, davacının 02.10.2015 tarihli dilekçesiyle ıslah talebinde bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle 03.03.2008 tarihli dilekçesiyle ıslah talebinde bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
b) “II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi, davacı ..."ya kişisel hak sağlar. Kişisel haklar borçlusuna karşı ileri sürülebileceğine ve tapu iptal ve tescil talebi yönünden dava konusu satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı anlaşıldığına göre, hükmedilecek tazminat 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan talep edilebilir. Bu nedenle, sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
3- Asli müdahiller ... ve ..."ın temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi, daha önce Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer almayan, ancak uygulama ve içtihatlarla ilkeleri belirlenen asli müdahale kurumu HMK"nun 65. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca dava konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden kişi karar verilinceye kadar hakkını ileri sürerek davanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Harcı da yatırılarak yapılan müdahale başvurusunun konusu ayrı bir dava olarak incelenerek sonuçlandırılmalıdır.
Asli müdahiller ... ve ..., birleştirilen ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/473 Esas sayılı dosyasına 05.04.2011 tarihli maktu harç yatırdıkları dilekçeleriyle asli müdahale talebinde bulunmuşlar, mahkemece 21.06.2011 tarihli celsede müdahale talepleri kabul edilmiş, 05.10.2015 tarihinde harcını tamamladıkları dilekçeleriyle 15.000"er TL tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir. Harcı da yatırılarak dava konusu üzerinde hak iddiasını içeren katılma isteğinin HMK"nun 65. maddesinde düzenlenen asli müdahale niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle de asli müdahillerin talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
C. Birleşen 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/245 Esas -2014/130 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili; müvekkili ile davalılardan ... arasında ... 1. Noterliği"nin 31.01.1992 tarih 08070 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, vaad borçlusu ...’ın 27.02.1991 tarih ve 14647 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile diğer davalılar ... ve ..."dan devir almış olduğu, ... İli ...Köyü, ... Çıvgalar mevkiinde kain ve tapunun 29.07.1947 tarih ve 127 cilt, 35 sahife 33 sırasında kayıtlı taşınmazın 20.000.m2’sini satmayı vaad ettiğini; ... Kadastro Mahkemesi"nin 1998/164 esas 2004/20 sayılı kararı ile davalılar ... ve ..."a dava konusu taşınmazlardan miras hisselerine mahsuben hisse verildiğini ve tapuya tescil edildiğini, taşınmazların bir kısmının Devlet Hava Meydanları tarafından kamulaştırıldığını, bu nedenlerle davalılar ... ve ... adına tapuya tescil edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, ifanın yetersiz kalması veya imkansız olması halinde kamulaştırılan taşınmazların tapu kayıtlarının kamulaştırmadan önceki mülkiyetinin 20.000m² miktarı yönünden davacı adına olduğunun tespitine ve kamulaştırma bedelinin davacı tarafa ödenmesine fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile kamulaştırma bedel karşılığı 1.200.000,00-TL"nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir. Davacı vekili 07.11.2012 tarihli harç tamamlama makbuzu ile talebini 2.360.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davacıya dava dilekçesinin açıklattırılmasını ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesini 2010/473 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan sözleşmenin satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleşen dosyadaki miktarlar da gözetilerek satış vaadi alacaklısı adına tescilinin söz konusu olamayacağına, davacı vekili ıslah dilekçesi ile kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep etmiş ise de satış vaadi alacaklıların çokluğu, dava dışı başka dosyaların da aynı nitelikte oluşu, bu durumda kamulaştırma öncesi mülkiyet tespitinin yapılması halinde dava dışı ve bu davada birleşen diğer davacılar yönünden hak kaybı oluşturacağı, bu hususun hakkaniyet ilkesi ile uyuşmayacağı gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescile yönelik davasının reddine, davacının kamulaştırma öncesi mülkiyetin davacı adına tespiti ile davalılar adına yatırılan kamulaştırma bedelinin mahsuben tazminine yönelik talebinin reddine, davacının tazminata yönelik davasının ıslah ile arttırılan miktar da gözetilerek kısmen kabulü ile 2.354.200,00-TL nin 1.200.000.00- TL’sine dava tarihinden itibaren, kalan bölüme 07.11.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 31.02.1992 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."a kişisel hak sağlar. Kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığına göre hükmedilecek tazminat 31.02.1992 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan tahsil edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
D-Birleşen 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/363 Esas-2012/269 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili, ... 1. Noterliğin"in 24.11.1995 gün ve 12861 yevmiye no"lu satış vaadi sözleşmesi ile ..., Merkez, ... köyü, ... Çıvğalar mevkiinde kain tapuda 29.07.1947 gün ve 33 sıra no"lu tapu kaydındaki miras hisselerinden ve taksim haritasından 403 parsel numarası ile belirtilmiş ve kadastroca tesbit sırasında 1447 ve 1448 parseller kapsamında kalan 320.000. m2 yüzölçümlü taşınmazın doğu yönünden itibaren 200.000 m2 lik taşınmazın 40.000 - m2 lik kısmını 8.000.000- TL bedelle satışının davalı ... tarafından davalı ..."e vaad edildiğini, bu 24.11.1995 tarihli satış vaadi sözlşemesinin dayanağının davalılardan ... ve ... ile ... arasında yapılan ... 1. Noterliğinin 27.02.1991 gün ve 14647 yevmiye no"lu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğunu, ..."ın da, 27.02.1991 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden doğan kişisel hakkından 40.000-m2 sini davalı ..."e 24.11.1995 tarihli sözleşme ile satmayı vaat ettiğini bedelinin de nakden ve tamamen aldığını, davaya konu taşınmazların satışı vaat edilen tarihte ... Kadastro Mahkemesi"nin 1998/164 esas sayılı dosyasında dava konusu olduğundan tapudan işlem yapılamadığını, bu kez davalı ... ... 1. Noterliği"nin 24.11.1995 gün ve 12681 yevmiye no"lul satış vaadi sözleşmesi ile ..."dan satış vaadi sözleşmesi ile satın almış olduğu 40.000 m2 lik hissenin 10.000 m2 lik kısmını ..."e ... 2. Noterliği"nin 28.07,2010 gün ve 15445 yevmiye no"lu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satmayı vaat ederek bu kısım alacağını temlik ettiğini, ancak satışı vaat edilen taşınmazlar bu kez DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/23 esas sayılı dava dosyası ile tapu malikleri adına kamulaştırma bedellerinin mahkeme veznesine depo edildiğini belirterek, şimdilik 10.000.00- TL nin davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinde bedel ödenmediğini bu sözleşmenin taraflar arasında hüküm doğurmayacağının kararlaştırıldığını ve sözleşmenin muvazalı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış vaadine konu taşınmazların 1447 ve 1448 pasel sayılı taşınmazlar içinde kaldığı, söz konusu taşınmazların ... Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda mülkiyetinin hazineye ait olduğunun tespit edildiği ve bu kararın kesinleştiği, bu haliyle satış vaadi sözleşmesinin ifasının imkansız olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm,davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 28.07.2010 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."e kişisel hak sağlayacağından, kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığının anlaşılması nedeniyle hükmedilecek tazminatın sadece 28.07.2010 tarihli satış vaadi sözleşmesi borçlusu olan davalı ..."den tahsiline karar verilmesi gerekirken davalıların tamamından alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
E- Birleşen 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/826 Esas, 2013/1 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili, müvekkili ile davalılardan ..."ın ... 1.Noterliğinin 02/07/1991 tarih 43662 yevmiye nolu düzenleme biçiminde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, davalılardan ..."ın ... 1.Noterliğinden tasdikli 27.02.1991 tarih ve 14647 yevmiye nolu düzenleme biçiminde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve ferağ vekaletnamesi ile diğer davalılar ... ve ..."dan satış vaadi sözleşmesi ile devir almış olduğu kişisel haklarından, 29.07.1947 tarih ve 33 sıra nolu tapu kaydından 5000 m2 bölümü bütün hak ve vecibeleri ile davacı ..."e, 1.000.000 TL bedelle satmayı vaat ettiğini, bedeli peşin alındığını ve ileride ferağını bizzat vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davaya konu taşınmazlar satış vaadi yapılan tarihte, ... Kadastro Mahkemesinde davaya konu olduğu için tapuda işlem yapılamadığını, Kadastro Mahkemesinin 1998/164 Esas 2004/20 Karar ve buna ilişkin tavzih kararına konu kesinleşen dava dosyasının tapuya gönderildiğini, bu karar ile sözleşmenin ifa imkanı doğduğunu, Kadastro Mahkemesinin kararı ile tesciline karar verilen taşınmazların büyük bir kısmının Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını ve kamulaştırma bedellerinin tespiti ve tescili için dava açıldığını, bu davanın ... 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/23 Esas 2010/457 Karar numarası ile karara bağlandığını ve bilirkişi raporları sonucu ile tespit edilen kamulaştırma bedellerinin, mülkiyet ihtilafı niteliğindeki davalar sebebiyle iş bu davalar sonuçlanana kadar ödenmemesine karar verildiğini, kök tapu kaydından gelen taşınmazlardaki hisseleri üzerinden toplam 5.000 m2 miktar oranında davacı adına tapuya tesciline, ifanın yetersiz veya imkansız olması halinde, kamulaştırmadan önceki mülkiyetin davacı adına tespiti ile davalılar adına yatan kamulaştırma bedelinin müspet zararlarına mahsuben tazminine, bunlar mümkün olmadığı taktirde, ifa yoksunluğundan kaynaklanan müspet zararlarının, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmazın keşif tarihinde belirlenecek reel değeri üzerinden arttırılmak koşuluyla şimdilik 50.000,00 TL nin davalılardan müteselsilen ve müştereken tazminini dava ve talep etmiştir.Davacı vekili 02.10.2015 tarihli harç tamamlama makbuzu ile dilekçesiyle talebini 643.350,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davacının tapu iptal ve tescil talebini kabül ettiğini beyan ederek diğer taleplerinin reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleşen dosyadaki miktarlarda gözetilerek söz konusu olamayacağı,davacı vekili kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep etmiş ise de satış vaadi alacaklıların çokluğu dava dışı başka dosyalarında aynı nitelikte oluşu, bu durumda kamulaştırma öncesi mülkiyet tespitinin yapılması halinde dava dışı ve bu davada birleşen diğer davacılar yönünden hak kaybı oluşturacağı bu hususun hakkaniyet ilkesi ile uyuşmayacağı gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescile yönelik davasının reddine, davacının kamulaştırma öncesi mülkiyeti ve kamulaştırma bedelinin davacı adına tespitine yönelik talebinin reddine, davacının tazminata yönelik davasının ıslah ile arttırılan miktarda gözetilerek kabulü ile 643.350,00 TL nin 50.000,00 TL sine dava tarihinden itibaren kalan bölüme ıslah tarihi olan 02.10.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm,davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 02.07.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."e kişisel hak sağlar. Kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığına göre hükmedilecek tazminat 02.07.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan tahsil edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
F- Birleşen 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/266 Esas 2008/38 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede ;
Davacı ... vekili, ..., Merkez Güzeloba Mahallesi, Çetirlik, Kızılcaova, Çıvgalar mevkiinde yer alan ve tapunun 29.07.1947 tarih 33 sıra nosunda kayıtlı gayrimenkulden davalılara intikalen gelmiş olan ve ... 1.Noterliğinin 07.05.1969 tarih ve 7178 yevmiye nolu “Miras Taksim Sözleşmesi” uyarınca ... ve ...’a düşen ve 403 parsel numarası ile tahdidi yapılan taşınmazın 5.000 m2 lik bölümünün davalılardan A.... tarafından ... 1.Noterliğinin 27.02.1991 tarih, 14674 yevmiye nolu ferağ vekaletnamesine istinaden ve ... 1.Noterliğinin 11.12.1991 tarih 086543 yevmiye nolu “Düzenleme Biçimindeki Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” ile davacıya satıldığını, davacının 1.500.000 TL olan satış bedelini peşin olarak ödediğini, bu taşınmazın satış vaadi yapıldığı tarihte Kadastro Mahkemesinde davalı olduğunu, tapu devir işleminin bu sebeple yapılamadığını, Kadastro Davasının karara bağlandığını ve infaz için tapuya gönderildiğini, söz konusu kararla davalılar ... ve ...’a veraset ilamındaki payları oranında hisse verildiğini, davalılar ... ve ...’un hisselerinden 5.000 m2 ye tekabül eden bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000 YTL tazminatın davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 03.03.2008 tarihli dilekçesiyle davalılar ... ve ...’un hisselerinden 5.000 m2 ye tekabül eden bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazlar kamulaştırılmış ise kamulaştırma bedeli ve tüm haklarının tarafımıza verilmesine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak koşuluyla ifa yoksunluğundan kaynaklanan menfi ve müspet zararlarımızın taşınmazın keşif tarihinde belirlenecek reel değeri üzerinden davalılardan tazminini talep etmiştir. Davacı vekili 02.10.2015 tarihli makbuz ile 432.400,00 TL üzerinden harcı tamamlamıştır.
Davalı ... vekili, dava ve sözleşme konusu 1447 ve 1448 parsellere ilişkin olarak ... Kadastro Mahkemesi"nin 1991/3228 esas sayılı dosyası ile karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, ayrıca davacının sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunma talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleşen dosyadaki miktarlarda gözetilerek satış vaadi alacaklısı adına tescil söz konusu olamayacağı, davacı vekili ıslah dilekçesi ile kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep etmiş ise de satış vaadi alacaklıların çokluğu dava dışı başka dosyalarında aynı nitelikte oluşu, bu durumda kamulaştırma öncesi mülkiyet tespitinin yapılması halinde dava dışı ve bu davada birleşen diğer davacılar yönünden hak kaybı oluşturacağı bu hususun hakkaniyet ilkesi ile uyuşmayacağı gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescile yönelik davasının reddine, davacının kamulaştırma öncesi mülkiyet tespiti ve kamulaştırma bedelinin müspet zarara mahsuben tazmine ilişkin davasının reddine, davacının tazminata ilişkin talebinin ıslah ile arttırılan miktar gözetilerek kabulü ile 432.400,00 TL tazminatın 6.000,00 TL sine dava tarihinden, kalan bölüme 02.10.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar erilmiştir.
Hükmü davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."ya kişisel hak sağlar. Kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığına göre hükmedilecek tazminat 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan tahsil edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
G-Birleşen 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/267 Esas-2008/39 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili, davalılardan ..."dan ... 1 Noterliğinin 11.12.1991 tarih 086543 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile 2.000 m2 lik taşınmazın satışını davacıya vaat ettiğini, bu satış vaadi sözleşmesinin dayanağının davalı ... ile diğer davalılar ... ile ... arasındaki 22.07.1991 tarih 14647 yevmiye nolu sözleşme olduğunu, buna göre Mazlum ve ..."un ... Merkez Güzeloba köyü Çıvgalar mevkiinde bulunan tapunun 19.07.1947 tarih 127 cilt 35 sahife 33 sırasında kayıtlı gayrimenkulden kendilerine düşecek alandan 200.000 m2 lik kısmını ..."a satmayı vaat ettiklerini, söz konusu eski tapu kaydına konu alanın bu satış tarihi itibariyle ihtilaflı olduğu, ... Kadastro Mahkemesinin 1998/64 esas 2004/20 karar sayılı kesinleşen kadastro mahkemesi kararı kapsamında ... ve ..."a düşecek taşınmazların belirlendiğini, davalılar ... ve ...’un hisselerinden 2.000 m2 ye tekabül eden bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 13.06.2008 tarihinde maktu harç yatırdığı dilekçesiyle davalılar ... ve ...’un hisselerinden 5.000 m2 ye tekabül eden bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazlar kamulaştırılmış ise kamulaştırma bedeli ve tüm haklarının tarafımıza verilmesine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak koşuluyla ifa yoksunluğundan kaynaklanan menfi ve müsbet zararlarımızın taşınmazın keşif tarihinde belirlenecek reel değeri üzerinden davalılardan tazminini talep etmiştir. Davacı vekili 18.09.2015 tarihli makbuz ile 172.960,00 TL üzerinden harcı tamamlamıştır.
Davalı ... vekili, dava ve sözleşme konusu 1447 ve 1448 parsellere ilişkin olarak ... Kadastro Mahkemesi"nin 1991/3228 esas sayılı dosyası ile karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, ayrıca davacının sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunma talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleşen dosyadaki miktarlarda gözetilerek satış vaadi alacaklısı adına tescil söz konusu olamayacağı,davacı vekili ıslah dilekçesi ile kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep etmiş ise de satış vaadi alacaklıların çokluğu dava dışı başka dosyalarında aynı nitelikte oluşu, bu durumda kamulaştırma öncesi mülkiyet tespitinin yapılması halinde dava dışı ve bu davada birleşen diğer davacılar yönünden hak kaybı oluşturacağı bu hususun hakkaniyet ilkesi ile uyuşmayacağı gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescile yönelik davasının reddine, davacının kamulaştırma öncesi mülkiyet tespiti ve kamulaştırma bedelinin müspet zarara mahsuben tazmine ilişkin davasının reddine, davacının tazminata ilişkin talebinin ıslah ile arttırılan miktar gözetilerek kabulü ile 172.960,00 TL tazminatın 6.000,00 TL sine dava tarihinden, kalan bölüme 18.09.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı mirasçılarına miras payları oranında verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."a kişisel hak sağlar. Kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığına göre hükmedilecek tazminat 11.12.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan tahsil edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
H- Birleşen 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/261 Esas -2014/6 Karar Numaralı Dosyası Yönünden Yapılan İncelemede;
Davacı ... vekili, davalılardan ..."dan ... 1 Noterliğinin 02.07.1991 tarih 043663 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile 5.000 m2 lik taşınmazın davacıya satışını vaad ettiğini, sözleşmenin dayanağının davalı ... ile diğer davalılar ... ile ... arasındaki 22.07.1991 tarih 14647 yevmiye nolu sözleşme olduğu buna göre davalılar Mazlum ve ..."un ... Merkez Güzeloba köyü Çıvgalar mevkiinde bulunan tapunun 7178 yevmiye nolu Miras Taksim Sözleşmesi uyarınca ... ve ..."a düşen 403 parsel sayılı 200.000 m2 miktarlı satın aldığı taşınmazdan 5.000 m2 sini 1.000.000 TL bedelle peşin olarak sattığını ve parasını peşin aldığını, ancak dava konusu taşınmazların satış vaadi yapılan tarihte ... Kadastro Mahkemesinde davaya konu oldukları için tapuda işlem yapılmadığını, daha sonra ... Kadastro Mahkemesinde görülen davanın kesinleşerek tapuya gönderildiğini, verilen kararda satışa konu taşınmazlardan ... ve ..."a veraset ilamındaki hissesi oranında hisse verildiğini, bu nedenle ... ve ... adına tescil edilecek taşınmazlardan 5.000 m2 miktarındaki taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, olmadığı taktirde ifa yoksunluğu sebebiyle meydana gelen mağduriyetin giderilmesi için taşınmazın keşif tarihinde belirlenecek reel değeri üzerinden menfi ve müspet tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 06.05.2008 tarihinde maktu harç yatırdığı dilekçesiyle davalılar ... ve ...’un hisselerinden 5.000 m2 ye tekabül eden bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazlar kamulaştırılmış ise kamulaştırma bedeli ve tüm haklarının tarafımıza verilmesine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak koşuluyla ifa yoksunluğundan kaynaklanan menfi ve müspet zararlarımızın taşınmazın keşif tarihinde belirlenecek reel değeri üzerinden davalılardan tazminini talep etmiştir. Davacı vekili 18.09.2015 tarihli makbuz ile 432.300,00 TL üzerinden harcı tamamlamıştır.
Davacı ... 03.02.2011 tarihli temlikname ile bu davadaki tüm alacak ve haklarını ..."e temlik etmiştir.
Davalı ... vekili, dava ve sözleşme konusu 1447 ve 1448 parsellere ilişkin olarak ... Kadastro Mahkemesi"nin 1991/3228 esas sayılı dosyası ile karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, ayrıca davacının sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunma talebinin zamanaşımına uğradığını, davacı ile temlik alan ... arasında 11.08.2010 tarihinde satış vaadi sözleşmesi yapıldığını temlik sözleşmesinin geçerli olmadığını yine temlik alan ..."in ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davadan feragat ettiğini, feragat ile bu davadaki hakkındanda feragat ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili davanın pasif husumet yokluğundan reddini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesinin muvazalı olduğunu, satış vaadi sözleşmesinin ifasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış vaatlerine konu taşınmazların fiilen tapularının iptal edilerek satış vaadi alacaklarının adına tapuya tescilinin birleşen dosyadaki miktarlarda gözetilerek satış vaadi alacaklısı adına tescil söz konusu olamayacağı, yargılama sürerken davacının ... 2 Noterliğinin 03.02.2011 tarih 03330 yevmiye nolu işlem ile davaya konu hakkını ... temlik ettiği, her ne kadar ... tarafından ... 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/278 esas sayılı dosyası ile aynı nitelikte dava açılmış ve bu dava ile birleştirilmiş ve birleşen dosya yönünden 03.05.2011 tarihinde feragat edilmesi nedeniyle birleştikten sonra tefrik edilip 2011/406 esas sayı ile ayrı esasa kaydedilip hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu dosya temyiz edilip bozulması sonrasında 2013/517 esas sayılı dosyası üzerinden yeniden feragat nedeniyle red kararı verilip bu şekilde kesinleşmiş ve bu sebeple davalı ... vekili tarafından temlik alan müdahil davacı ... in hakkı kalmadığı ileri sürülmüş ise feragat tarihinden önceki tarihe ilişkin temlikname ve bu temliknameye dayanılarak yapılan müdahale talebinin usule uygun olduğu sonucuna varıldığı, davacı vekili ıslah dilekçesi ile kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespitini talep etmiş ise de satış vaadi alacaklıların çokluğu dava dışı başka dosyalarında aynı nitelikte oluşu, bu durumda kamulaştırma öncesi mülkiyet tespitinin yapılması halinde dava dışı ve bu davada birleşen diğer davacılar yönünden hak kaybı oluşturacağı bu hususun hakkaniyet ilkesi ile uyuşmayacağı gerekçesiyle, davacı ..."ın davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine,temlik alan davacı ..."in davasının ıslah ile arttırılan miktarda gözetilerek kabulü ile 432.300,00 TL tazminatın 6.000,00 TL sine dava tarihinden kalan bölüme 18.09.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı temlik alana ödenmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili, davalı ... vekilinin tüm,davalı ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı ... ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
“II- A)” bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca, 02.07.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi davacı ..."dan alacağını temlik alan ... "e kişisel hak sağlar. Kişisel haklar ise borçlusuna karşı ileri sürülebileceğinden, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı anlaşıldığına göre hükmedilecek tazminat 02.07.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinin borçlusu davalı ..."dan tahsil edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan diğer davalıların da tazminattan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre; asli müdahale talebinde bulunup, müdahale harcını yatıran ... ve ..."nun müdahale taleplerinin kararın gerekçe kısmında reddedildiğinin belirtildiği, ancak hüküm fıkrasında asli müdahale talepleri hakkında karar verilmemesi; ayrıca asli müdahale bulunup harcını yatıran ... Ticaret Kollektif Şirketinin asli müdahale talebi ara karar ile reddedilmiş ise de hüküm fıkrasında ... Ticaret Kollektif Şirketinin müdahale talebiyle ilgili karar verilmemesi, yine ... Limited Şirketinin asli müdahale talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması; asli müdahillerden ...... Ticaret Kollektif Şirketi ve ... Gayrimenkul Limited Şirketine karar başlığında yer verilmemesi ve gerekçeli kararın tebliğ edilmemiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda “I” No’lu bölümde gösterilen ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/473 Esas – 2012/422 Karar numaralı dosyası yönünden, (1) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentler uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
“II-B” harfi ile gösterilen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/326 Esas – 2015/586 Karar numaralı dosyası yönünden (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
“II-C” harfi ile gösterilen ... 6. Asliye Hukuk mahkemesinin 2011/245 Esas – 2014/130 Karar numaralı dosyası yönünden; “II-D” harfi ile gösterilen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/363 Esas – 2012/269 Karar numaralı dosyası yönünden; “II-E” harfi ile gösterilen ... 4. Asliye Hukuk mahkemesinin 2012/826 Esas – 2013/1 Karar numaralı dosyası yönünden; “II-F” harfi ile gösterilen ... 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 2007/266 Esas – 2008/38 Karar numaralı dosyası yönünden; “II-G” harfi ile gösterilen ... 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 2007/267 Esas – 2008/39 Karar numaralı dosyası yönünden; “II-H” harfi ile gösterilen ... 2. Asliye Hukuk mahkemesinin 2007/261 Esas – 2014/6 Karar numaralı dosyası yönünden, (1) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentler uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılar ..., ..., ..."dan alınarak davacı ..."ya verilmesine, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ..., ..."dan alınarak davacı ..."a verilmesine, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..."dan alınarak davalılar ... ve ..."a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.