17. Hukuk Dairesi 2016/2312 E. , 2019/2446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekilleri tarafından talep edilmiş, davalılar ..., ... ve ... vekillerince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 5.3.2019 Salı günü davacı vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... geldi. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ile davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vergi idaresi, davalı ... hakkında vergi borcu nedeniyle aleyhine takip yaptıklarını, takibin sonuçsuz kaldığını, dava konusu taşınmazların borçlu tarafından diğer davalılara devredildiğinden, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazın satışını internetten öğrendiklerini, borçlu ile harici satış sözleşmesi yapılarak bedelin bir kısmının nakit, bir kısmının çek olarak bir kısmının da banka havalesi ile yapıldığını, taşınmazın
tapuya güven ilkesi gereği alındığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, borçlu abisi ...’ın bir kısım borçlarını müvvekilinin ödediğini, borca karşılık dava konusu taşınmazın devredildiğini, mal kaçırma amaçlarının olmadıklarını belirtmiştir.
Davalı ... vekili, satış tarihinde vergi borcunun olmadığını, sonradan doğduğunu, taşınmazı satın alabilmek için müvekkilinin banka kredisi çektiğini, mal kaçırma amaçlarının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli olarak banka kredisi ile satın aldığını, satışın vergi borcunun doğumundan önce alındığını, vergi borcunun hangi yıllarda nekadar olduğunun bildirilmediğini belirtmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin mal kaçırma amacının olmadığını, alacaklının haczettiği taşınmazları olduğunu, taşınmazları bedelleri karşılığında sattığını belirtmiştir.
Davalı ..., davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, dava konusu ... Mahallesi 2866 ada 5 parsel 9 bağımsız bölümde tapuya kayıtlı taşınmazın davalı borçlunun kardeşi ..."ya 21.1.2008 tarihinde satış işlemi ile satıldığı, diğer dava konusu...Köyü 3004 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın davalı borçlu damadı ..."e 13.7.2007 tarihinde satış ile mülkiyetin geçtiği görülmekle bu taşınmazlara ilişkin davanın kabulüne, dava konusu ... Mahallesi 9373 ada 2 parsel 13 bağımsız bölümde tapuya kayıtlı taşınmazda yapılan keşif sonrasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu işlem tarihi itibari ile değerinin 300.000,00 TL olduğunun belirtildiği bu yerin işlem tarihi olan 5.10.2007 tarihinde 134.000,00 TL bedelle satışa konu olduğu, dava konusu... Mahallesi 746 ada 1 parselde tapuya kayıtlı taşınmazda yapılan keşif sonrasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu işlem tarihi itibari ile değerinin 222.049,00 TL olduğunun belirtildiği bu yerin işlem tarihi olan 28.09.2007 tarihinde 86.000,00 TL bedelle satışa konu olduğu görüldüğü bu durumda bu taşınmazlara ilişkin yapılan işlerde tapuda gösterilen satış değeri ile keşfen saptanan gerçek bedeli arasında fahiş fark olması, yapılan bu tasarrufun İİK.nun 278/2 maddesi gereğince iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalıların tümünün vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddesinden kaynaklanın tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-HMK"nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Somut olayda dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu halde İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre değerlendirme yapılması isabetsiz olmuştur.
2-HMK"nun 331. maddesine göre davanın konusuz kalması halinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmeder.
Somut olayda, dava dayanağı vergi borcunun yargılamadan sonra ödendiği yolunda davalı borçlu tarafından vergi idaresinden alınmış bir belge sunulduğundan, davacı kurumdan dava dayanağı vergi borcunun ödenip ödenmediği araştırılarak, sonucuna göre karar vermesi gerektiğinden, karar usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre ise,
a-Bu tür davalarda, davanın kabulü halinde davacı kamu idaresinin iptal edilen tasarrufun meydana geldiği tarihteki kamu alacağı tesbit edilerek bu miktar ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilmelidir. İptaline karar verilen tasarruflar 13.07.2007-28.09.2007-5.10.2007 ve 21.01.2008 tarihlerinde gerçekleştiğinden bu tarihlerdeki kamu borcunun ayrı ayrı belirlenerek, bu borçlar ile sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
b-6183 sayıl Yasının 38. maddesi ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.
c-Davalı üçüncü kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından, her bir tasarruf yönünden ayrı ayrı yargılama giderinin belirlenmesi gerekirken tümü yönünden hüküm kurulması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) (2) (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."ya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.