20. Hukuk Dairesi 2017/7109 E. , 2018/1170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
..."in vasisi ... vekili dava dilekçesi ile, dilekçede sınırlarını bildirdiği ... ilçesi,... beldesi,...mahallesinde bulunan 9000 m² miktarındaki tarla niteliğindeki taşınmazın 1942 yılından beri kullanıldığını, taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre ... adına tescili istemiyle dava açmış, 29.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında sehven taşınmazın ... adına tescili talebinde bulunduklarını, oysa, ..."in ..."in vasisi olduğunu belirterek taşınmazın ... adına tescilini talep etmiştir.
Hazine, 07.06.2012 tarihli dilekçe ile, taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Sakarya ili, ... ilçesi,... beldesi, ...mahallesi, ...Caddesi mevkiindeki; doğusu:... ait bir kısmı tapulu bir kısmı tapusuz tarla, kuzeyinde: ilk önce ..."ın tarlası sonrasında... Nehri, güneyinde yol, batısında ..."e ait tarla ile çevrili ve fen bilirkişisinin 18/01/2013 havale tarihli raporunda 9598,57 m² olduğu belirtilen taşınmazın serbest orman mühendisinin 03/05/2013 havale tarihli raporunda (A) harfi ile belirttiği 6481,37 m²"lik kısmının son parsel numarası verilerek davacı ... adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/03/2015 tarih ve 2014/8419 - 2015/1599 E.K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 16/03/2015 tarih ve 2014/8419 - 2015/1599 E.K. sayılı kararında özetle; ”Mahkemece kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dosya kapsamından ..."in demans hastası olması nedeni ile Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.02.2012 tarihli, 2011/2087-2012/198 E.K. sayılı ilâmı ile vesayet altına alındığı ve kendisine vasi olarak ..."in atandığı, ... adına vasi olarak ..."in Avukat ..."a vekâletname verdiği ve vekilin 14.05.2012 havale tarihli dilekçe ile tapuda kayıtlı olmayan çekişmeli taşınmazın 1942 yılından beri kullanıldığı, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğu iddiasıyla Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın ... adına tescili isteminde bulunduğu, dosyada oluşan çelişkinin fark edilmesi üzerine ise vekilin 29.04.2013 havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında sehven taşınmazın ... adına tescili talebinde bulunduklarını, oysa, ..."in ..."in vasisi olduğunu belirterek taşınmazın ... adına tescilini talep etmiş, mahkeme ise, gerekçeli kararın başlık kısmında bu hususları karıştırarak vesayet altına alınan davacıyı ..., vasi olarak ise ..."i göstermiş ve (A) harfi ile gösterilen 6481,37 m² miktarındaki taşınmazın da ... adına tesciline karar vermiştir. Vasi ile yürütülen davalarda vesayet altındaki kişilerin menfaatlerini korumak gerekliliği kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, re"sen gözetilmesi gereken bu hususların gözardı edilmesi isabetsizdir.
Bunun yanı sıra, keşfe katılan ... bilirkişi tarafından sunulan 18.01.2013 havale tarihli raporda... Köyü sınırında kalan dava konusu taşınmazın komşu ... Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarına konu edildiği belirtilerek taşınmazın ... Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarındaki ve 1959 tarihli memleket haritasındaki konumu belirlenmiş, aynı bilirkişi tarafından ibraz edilen 03.05.2013 havale tarihli ek raporda ise taşınmazın 1940 yılı hava fotoğrafındaki konumu rapor edilmiş, mahkemece taşınmazın 1940 yılı hava fotoğrafındaki konumu dikkate alınarak hüküm kurulmuştur.... Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarına ait bilgi ve belgeler ise raporların ibrazı sonrasında dosya kapsamına getirilmiş, raporlarda ise... Köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarına ait bilgi ve belgeler değerlendirilmemiş, eski tarihli belgelerde taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar araştırılmamış, taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin tamamının kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm tedavülleri, davalı iseler dava dosyaları, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise ilgili dava dosyaları getirilmemiş, davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen zilyedlik koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yeterli araştırma yapılmamıştır.
Ayrıca, TMK"nın 713. maddesine göre tescil davasının Hazine ve ilgili kamu tüzel kişine karşı açılması gerekmektedir. Somut olayda; taşınmaza sınır alanların paftasında devlet ormanı olarak tespit harici bırakıldığı belirlenmiş olduğuna göre Orman Yönetiminin davaya dahil edilmesi gerekir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz. Kabule göre de; Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü kapsamında açılan tescil davalarında davalı konumunda bulunanların aynı dava içerisinde Medenî Kanunun 713/6. maddesi hükmü kapsamında karşılık tescil talebinde bulunabilineceği, bu çerçevede davalı Hazinenin tescil talebinde bulunduğu halde, mahkemece bu husus gözardı edilerek Hazinenin orman bilirkişinin 03/05/2013 havale tarihli raporunda (B) harfi ile belirttiği 3117,20 m²"lik kısmına ilişkin tescil talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da yerinde olmamıştır. "" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak, davanın kısmen kabul - kısmen reddine, ... ili, ...ilçesi, ...beldesi, ...mahallesi, ...Caddesi mevkiindeki ; doğusu... ait bir kısmı tapulu bir kısmı tapusuz tarla, kuzeyinde ilk önce ... ve ..."a ait 750 ve 751 parsel sayılı taşınmaz, sonrasında ... Nehri, güneyinde yol, batısında ..."e ait tapusuz tarla ile bilirkişi heyetinin 13/04/2016 tarihli raporunda belirttiği 9598,57 m2 olduğu tespit edilen taşınmazın, bilirkişi raporunda (A) harfi ile belirtilen, 6481,37 m2 lik kısmının son parsel numarası verilerek davacı ... mirasçıları olan davacılar adına tesciline, aynı bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 3117,20 m²"lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1967 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmaz, devlet ormanı vasfıyla tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Çekişmeli taşınmaz ... İlçesi... Mahallesinde kaldığı orman kadastrosu açısından Karasu ilçesi, ... mahallesinde kaldığı ve ... ilçesi,...mahallesinde 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 2/B çalışması 27/02/1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiş, ... ilçesi,... mahallesinde ise orman kadastrosu ve 2/B çalışması 27/02/1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup aynı Kanunun 713/3. maddesinde tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı belirtilmiş olmasına karşın mahkemece çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil edilmeden davaya devamla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir. 4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Mahkemece 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, davalı taşınmazın idari sınırları içinde bulunduğu Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 19/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.